En Sıcak Konular

Fehmi Koru


Fehmi Koru
0 0 0000

Dün, bugün ve yarın…



Dün önemli bir gündü: 19 Ocak 2007 tarihinde Agos gazetesi önünde suikasta uğrayan Hrant Dink'in kâtili ve işbirlikçileri İstanbul/Beşiktaş'taki Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanmaya başladı; aynı saatlerde Sivas'taki Madımak Oteli önünde toplananlar da 14 yıl önce meydana gelmiş bir kitlesel eylemde yanarak hayatlarını kaybetmiş 33 aydını andılar.

Çoğu sanatçı 33 kişinin yakılması da gazeteci Hrant Dink'in kurşunlanarak öldürülmesi de, hepimizin, bizlerin, toplumumuzun bir ayıbıdır. Birbirinden çok farklı özellikler taşıyan iki eylemi birbirine bağlayan ilk ortak nokta bellidir: Utanç… 14 yıl önce yaşanan kitle eylemi de, altı ay önce meydana gelen suikast da -kimiz, neye inanıyoruz farkı gözetilmeden- hepimizi utandırmalı.

Sivas'ta Madımak Otel'de yaşanan olayın dâvâsı görüldü ve olaya karıştığına inanılanlar ağır cezalara çarptırıldılar; Hrant Dink suikastı fâilleri de yargılanıp muhtemelen benzer bir âkıbete düçar olacaklar. Bir 14 yıl daha geçtikten sonra, Madımak eylemi de Dink suikastı da bugünküne benzer etkinliklerle anılacak mı? Büyük ihtimalle öyle olacak: Bazılarımız 2 Temmuz günü Madımak Oteli önüne çelenk bırakacağız; bazılarımız da 19 Ocak günü Osmanbey'deki Agos gazetesinin önüne… Önümüze 'fâil' diye getirilen kişilerin uzun süreli cezalara çarptırılmaları pek azımızı tatmin edecek…

Neden acaba?

Sivas'ta olana “Alevi katliamı” olarak bakanlar var; onlara göre gözü dönmüş 'Alevi düşmanları', Madımak Oteli'ne sıkıştırdıkları aydınları gözlerini kırpmadan öldürdüler. Gaz döktüler, kibrit çaktılar, dumandan kaçmaya çalışanların dışarı çıkmasına izin vermediler; içeridekiler yanarken onlar dışarıda sloganlar attılar…

Eylemin görüntülerine bakıldığında bu hisse kapılmamak elde değil. Tek bir soru bu görüntüyü bozuyor: Aramızdaki husumet karşımızdakileri üzerlerine gaz dökerek yakacak derecedeyse, neden bu tür olaylar daha sık olmuyor? Yakın tarihimizdeki Alevi-Sünni çatışması örneklerinin farklı türden eylemler olduğu sonraki tanıklıklardan biliniyor; ya Madımak da o türden bir 'özel eylem' ise?

Ne demek istediğimiz Hrant Dink suikastına bakılarak anlaşılabilir. Suikastı, 'Ermeni' konusuna takıntılı bir gencin simgesel değerde gördüğü bir Ermeni gazeteciyi öldürmesi olarak basite indirgemek elbette mümkün; muhtemelen mahkeme de böyle bir yol izleyecek. Tetikçi, eline silâh veren, kulağına hedefin ismini fısıldayan kişiler sıradan bir ilişkiler ağı içerisindeymiş gibi gösterilecekler… Madımak Oteli'ni yakma olayına dâvâyı gören mahkeme aynen böyle yaklaşmıştı.

Hrant Dink suikastının çok daha kapsamlı bir örgütlenmenin ürünü olduğuna dair güçlü karineler var ve müdahil savunmanlar mahkemenin kuşkulu yönleri de nazar-ı itibara alması için çaba göstermeye kararlı. Hrant Dink'in suikasta uğratılmasının bir 'Ermeni aydını öldürmek' ile sınırlı olmayan bir planın sonucu olduğunu, planlayanların da suikast sonrasında meydana gelen havayı oluşturmayı hedeflediklerini düşünmeye başladığımızda, karşımızdaki eylem daha iyi anlaşılabiliyor. Aynı türden bir akıl yürütmeyi Madımak eylemi için de yapmamızın ne mahzuru var?

Sivas'la İstanbul'u, 1993 ile 2007'i birbirine bağlayan görünmeyen bir ilişki vardır belki de… 1970'leri ülkemiz için 'kara dönem' haline getiren eylemlerle Madımak'ı, 6/7 Eylül (1955) ile Hrant Dink suikastını aynı çerçeveye oturtan özellikleri ancak böyle düşünerek keşfedebiliriz.

Yarınlarımız için de ağlayıp sızlamak istemiyorsak, hislerimizi bir kenara bırakıp aklımızı kullanarak dünümüzü ve bugünümüzü değerlendirmeliyiz…

yenişafak



Bu yazı 780 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 30 Eylül 2012 Ak Parti kongresinin düşündürdükleri...
    • 28 Eylül 2012 Yalan dünya, hem de ne yalan
    • 23 Eylül 2012 Tartışma sağlık alametidir
    • 20 Eylül 2012 Darbeler, CHP ve Deniz Baykal...
    • 18 Eylül 2012 CHP’nin özrünün anlamı
    • 16 Eylül 2012 Hayasızca saldırının düşündürdükleri
    • 11 Eylül 2012 O da bir gün bitecek...
    • 9 Eylül 2012 Ne olur, ne olamaz...
    • 6 Eylül 2012 Suriye politikasına yeniden bakmak
    • 29 Ağustos 2012 Türkiye Pakistan, Hatay da Peşaver değil...
    • 26 Ağustos 2012 Hayatları oyun
    • 19 Ağustos 2012 Orhan Pamuk tiksiniyormuş, ben acıyorum...
    • 14 Ağustos 2012 Milletvekili neden kaçırılır?
    • 12 Ağustos 2012 ‘Yeni gazetecilik’ denen şey
    • 9 Ağustos 2012 Tuzak varsa tedbir nerede?
    • 3 Ağustos 2012 Komutan tanıklık yaptı
    • 31 Temmuz 2012 Abdullah Gül ‘yeniden’ ha, gerçekten mi?
    • 24 Temmuz 2012 Kılıçdaroğlu siyaseti kirli (mi) görüyor
    • 18 Temmuz 2012 CHP’nin Ak Parti açmazı
    • 17 Temmuz 2012 CHP makas değiştirirken...

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,546 µs