En Sıcak Konular

Hasan Cemal


Hasan Cemal
0 0 0000

Yalman ve Şenuygur Paşalar!



Türkiye'nin AB'ye uyumu, özellikle demokratikleşme adımları, askeri baştan itibaren rahatsız etti.
Bu uyumun, Türkiye'de Kürt ayrılıkçılığı ile Şeriatçılığı güçlendireceğine dair askerde yer etmiş yanlış inanç, AKP'ye yönelik rahatsızlığı gitgide körükledi.
Böylece askerde, "Bu AB belasından nasıl kurtulacağız?" havası ciddi olarak yaygınlaştı.
Bu havanın 2003'le 2004'de, komuta kademesinde özellikle zamanın Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Aytaç Yalman'la Jandarma Komutanı Orgeneral Şener Eruygur'un karargahlarında estiği söylenebilirdi.
Bu yıllarda asker içinde hükümete karşı bazı tertipler kendini belli etmeye başladı. Hükümeti tökezletmek ve AB yolunu kesebilmek için ilk yığınak Kıbrıs'ta yapıldı.
Asker ve statüko, Kıbrıs'la ilgili Annan Planı'nın reddedilmesi için çok çalıştı. Aralarında benim adımın da bulunduğu 24 kişilik vatan haini listeleri el altından Ankara'da dağıtıldı, basına da yansıtıldı.
Bir yandan psikolojik savaş yöntemleriyle Annan Planı'nı savunanlar sindirilmek istenirken, öte yandan hükümete baskı uygulandı. Komuta kademesiyle Erdoğan-Gül ikilisi arasında ilişkiler gerildi. Çankaya, hükümete karşı askerin yanında yer aldı.
Genelkurmay'la Dışişleri kurmayları arasında ciddi görüş ayrılıkları çıktı. Kıbrıs konusunda hükümetteki siyasal kararlılığı gören Dışişleri, Türkiye'nin AB yolu darbe yemesin diye, hem Çankaya'da hem Genelkurmay'da hükümete yardımcı bir tavır aldı.
Asker gerildi!
Özellikle Rauf Denktaş ve Ankara'daki Denktaşgiller, özellikle zamanın komutanları Yalman ve Eruygur Paşalardan çok şey beklediler.
Bu iki komutan, ellerinden gelebilse, ikinci bir 28 Şubat başlatacaklardı. Bunun için medyanın ve iş dünyasının büyükleriyle temaslar yürütüldü, ikna çabaları sarfedildi.
Ama sonuç alınamadı.
Çünkü büyük iş dünyası, hükümetin hem AB, hem de ekonomi politikalarından memnundu. Ayrıca, Türkiye'nin AB yolu üstünde duran Kıbrıs sorununun öteden beri çözülmesini istiyordu iş dünyası...
Bunun üzerine asker kendi iç dünyasına döndü. Kıbrıs meselesinde Annan Planı'yla ilgili en kritik New York Zirvesi sırasında bir bildiri yayınlanması fikri gündeme getirildi.
Bu konuda başı, Aytaç Yalman Paşa'nın çektiği söyleniyordu. Denktaş ve yakın çevresi, New York'ta etekleri zil çalarak askerden gelecek bildiriyi beklemeye koyulmuştu.
Denktaşgiller umutluydu.
Çünkü Rauf Denktaş'ın, 2003 başlarında Annan Planı'nı hükümetle Çankaya'da varılan mutabakata rağmen reddetmesinde, yine aynı askeri odakların kendisine telefonla verdikleri güvence rol oynamıştı. Ama bu kez hayal kırıklığına uğradı Denktaş...
Ankara'dan asker bildirisi çıkmadı.
Bunun yerine Varşova'dan New York'a Dışişleri Bakanı Gül'ün faks talimatı ulaştı. Dışişleri Müsteşarı Büyükelçi Uğur Ziyal, Annan Planı'yla ilgili resmi talimatı Denktaş'a verince yelkenler suya indi.
Yapacakları bir şey kalmadı.
Denktaşgiller ve statüko, Kuzey Kıbrıs'ta Annan Planı'na çıkan yüzde 65 evet ile büyük bir yenilgiye uğradılar. Türkiye'nin AB ile müzakere kapısını resmen açmasını engelleyemediler. Ancak, Güney'de Rumların planı reddetmesiyle de rahat bir nefes aldıkları söylenebilirdi.
Burada belirtmekte yarar var:
Kıbrıs'la ilgili olarak askerin değil, hükümetin dediğinin olmasında önemli rol oynayan bir başka kişi vardı:
Zamanın Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök.
Özkök Paşa, Annan Planı konusunda hükümetle farklı görüşte olduklarını kapalı kapılar arkasında Erdoğan-Gül ikilisine bildirmiş, ancak son söz hakkının hükümet olarak onlara ait olduğunu da belli etmişti.
Özkök Paşa, bu konuda kendisini arayan Denktaş'a da "Anayasal olarak yapabileceklerimiz bu kadar!" diyerek bir demokrasi dersi verdiği kulislerde bilinir.
Yalman ve Eruygur Paşaların Özkök Paşa'dan hoşlanmadıkları sır değildi. Zamanın Genelkurmay Başkanı, hükümetle ilişkileri anayasal çerçevede ve demokrasiye yakışır biçimde götürülmesinden yanaydı. Bunun ötesindeki 'tertipler'e set çekti, muhtıra benzeri girişimlere fırsat vermedi. Bu karargahlardan sızdırılan "Genç subaylar rahatsız!" haberlerine gereken tepkiyi koydu.
Emekli olduktan hemen sonra Cumhuriyet gazetesinin Vakıf Danışma Kurulu üyeliklerine gelen Yalman ve Eruygur Paşalar ise faaliyetlerini sürdürdüler.
Özellikle Eruygur Paşa, kısa adı ADD olan Atatürkçü Düşünce Derneği'nin genel başkanlık koltuğuna oturduktan sonra -Çankaya'nın maddi ve manevi desteğini de sağlayarak- hükümete karşı 'kitle hareketleri'ni ve askerle de bağlantılı olduğu belirtilen 'sivil toplum kuruluşları'nı örgütlemeye koyuldu.(*)
Bir başka deyişle:
Bir organize çekirdek güç -ya da Tarhan Erdem'in deyişiyle cuntacılar- sahneye çıkıyor, Kıbrıs'tan sonra Çankaya savaşları için kapı açılıyordu.
Üçüncü yazı yarın.
——————————
* Nokta dergisinin kapatılmasına yol açan 2003-2004 yıllarındaki darbe tertipleri (Sarıkız, Ayışığı operasyonları gibi) konusundaki yayının bu çerçevede bir kez daha okunmasında yarar var.

 

milliyet



Bu yazı 1,166 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 16 Eylül 2012 Türkiye AB’nin, AB Türkiye’nin neresinde?
    • 13 Eylül 2012 Ve soruyorum Ak Parti iktidarına...
    • 7 Ağustos 2012 Özkök Paşa demokrasi adına bir şanstı!
    • 12 Mayıs 2012 Ak Parti’yle kadınlar, başörtüsü sorunu ve Kürt sorunu...
    • 18 Nisan 2012 Demokraside asker sorunu, sivil sorunu!
    • 15 Nisan 2012 Suriye’de akan kan ve evimizin içi!
    • 3 Nisan 2012 Suriye’de ben de tarafım!
    • 27 Mart 2012 Zamanın ruhu ve dış konjonktür PKK’ya karşı!
    • 21 Ocak 2012 İnsanlık ölmedi, karanlık sorgulanacak!
    • 18 Ocak 2012 Sanık Kenan Evren, ayağa kalk!
    • 20 Kasım 2011 ''Dersimli okşanmakla kazanılmaz!''
    • 18 Ekim 2011 Herkes ‘Atatürk milliyetçisi’ olmak zorunda mı?..
    • 5 Ekim 2011 Ak Parti, CHP, BDP uzlaşması...
    • 29 Eylül 2011 Ciğeri yanan Erdoğan’a, Öcalan’a...
    • 27 Eylül 2011 PKK, BDP, Güneydoğu’dan haberler öyle ki...
    • 22 Eylül 2011 Avrupa Birliği Türkiye'ye dürüst davranmıyor mu?
    • 21 Eylül 2011 Düşen helikopterin beynini kim söküp aldı ?
    • 7 Eylül 2011 Başbuğ Paşa da hesap vermek zorunda!
    • 2 Eylül 2011 Erdoğan’ın askeri vesayetle mücadelesi...
    • 6 Ağustos 2011 Kürt sorunu: Bardağın dolu ve boş tarafı!

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,841 µs