En Sıcak Konular

Mehmet Altan


Mehmet Altan
0 0 0000

Senaryo öngörüldüğü gibi mi? 



Çok değil...

10 Mayıs’ta yazdığım ‘Şimdi Provokasyon Zamanıdır’ adlı yazıdan tam bir ay önce de...

Yani 10 Nisan’da da ‘Provokasyonun üç sıcak noktası...’ başlıklı bir yazı yazmıştım. Bir bölümü aynen şöyleydi:

‘Dün Bingöl’ün Yayladere kırsalında...

Bir uzman çavuş daha şehit oluyor...

Üç günde ölen askerlerimizin sayısı ona çıkıyor.

Sanki bir el... Hem içerde...

Hem de dışarıda Kürt meselesini eş zamanlı kaşımakta...

***
Dış politika nedeniyle sinsice gösterilen kırmızı bir kart mı?

Cumhurbaşkanı seçimi arifesinde şahinlerin ‘derin’ dayanışması mı?

İkisi birden mi?

İlkbaharda beklenen...

Kürt sorunundaki muhtemel provokasyonlar da başladı.

Sürpriz maalesef yok.

***
Statükocuların...

Değişime karşı en çok medet umdukları nokta olan...

Kürt meselesi hareketlenmeye başladı.

Türkiye’yi öfke dolu bir ıstıraba doğru sürüklemek amaçlanmakta.’

***
Şimdi sanki öngördüğümüz bu kanlı senaryo adım adım yürümekte...

Önceki gün 1979 doğumlu Güven Akkuş, intihar bombacısı olarak ortaya çıkıyor...

Ankara’da altı kişinin öldüğü, 100’e yakın insanın yaralandığı bombayı patlatıyor.

Hemen ertesinde...

Bakıyoruz...

Şırnak’ta...

Besler Dereler mevkiinde mayın patlaması sonucu altı askerimiz şehit oluyor...

Bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak, devletin birinci görevi ‘can güvenliğini korumak’ değil midir, diye düşünüyorsunuz.

Ankara’da 24 saatte kimliği teşhis edilen, üstelik de sabıkalı birisi, bir katliamı bu kadar rahatlıkla nasıl gerçekleştirebiliyor?

Şırnak’ta ise...

Bunca gelişmiş teknolojiye rağmen mayınlar askerlerimizi bu kadar rahat nasıl yok edebiliyor?

***
Koruma altındaki sınırlardan...

Silahlar...

Bombalar...

Silahlı unsurlar...

Rahatlıkla geçmekle kalmıyor, elini kolunu sallayarak etrafa mayın da döşeyebiliyorsa...

Bununla da yetinmeyip kentin göbeğinde katliam yapabiliyorsa...

Üstelik Genel Kurmay Başkanı da ‘bunların devam edebileceğini’ vurguluyorsa...

Bir vatandaş, önceliği can güvenliğini korumak olan devleti için ne düşünür?

Askeri... Polisi... Jandarması...

İstihbaratçısı... Bakanı... Başbakanı...

Bunları önlemekle görevli değil mi?

Doğrusu Türkiye’nin genel seçimler öncesinde kanlı bir ortama çekileceğini düşünenler açısından...

Olup bitenler sürpriz değil.

Bunun önlenmemesi...

Hatta artarak sürmesi halinde...

Öngörülen hedefler şu şekilde tahmin edilebilir: Ülkenin askeri bir yönetime doğru kayması... Seçim olanağının kaybolması...

AB sürecinin dinamitlenmesi.

***
Türkiye’yi kanlı bir ortama sürüklemek en çok kimin işine yarar?

Türkiye’nin değişimini, dönüşümünü, yenileşmesini ve demokratikleşmesini isteyenlerin işine tabi ki yaramaz.

Bu kanlı arena görüntüsü, Türkiye’yi eskisi gibi tutmaya, değişimin önünü kesmeye, silahların ve silahlıların öne çıkmasına hizmet edecektir.

***
10 Nisan’da uyarmışız...

10 Mayıs’ta tekrar yazmışız...

Şimdi yeniden söylüyoruz:

Kürt kartını oynayarak Türkiye’yi öfke dolu bir ıstıraba doğru sürüklemek isteyenler bu oyunun senaristi ise...

Türkiye’deki bu kanlı vahşetin büyüyerek ve taşınamaz bir noktaya doğru hızla götürüleceğini de bugünden söylemek mümkün...

Daha önce yanılmadık, ama inşallah bu sefer yanılıyoruzdur. Ama bizim yanılıp yanılmamızdan öte, ülkenin güvenliğinden sorumlu olanların da artık biraz ‘sorumlu’ davranması gerekmiyor mu? 

star
 



Bu yazı 780 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 11 Ocak 2012 ‘Tanırım, iyi çocuklar’
    • 9 Ocak 2012 Genelkurmay’a o istihbaratı kim verdi?
    • 6 Ocak 2012 Demokrasi ile ‘biat sistemi’ arasındaki fark
    • 30 Aralık 2011 Bombalama emrini kim verdi?
    • 24 Aralık 2011 Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım’ın adresi
    • 16 Aralık 2011 Susurluk’ta faili meçhul reytingi...
    • 14 Aralık 2011 Ergenekon büyürken uyuyamam...
    • 4 Aralık 2011 Şikeci siyasetin kirli çamaşırları
    • 2 Aralık 2011 Var mı bu yasayı çıkaracak babayiğit?
    • 30 Kasım 2011 Yüzde 3 Türkiye’yi keser mi?
    • 29 Kasım 2011 Devlet-ulustan ulus-devlete geçemeyince
    • 23 Kasım 2011 Ergenekon’un farkında mısınız?
    • 21 Kasım 2011 Birinci Cumhuriyet Dersim’dir...
    • 14 Kasım 2011 Kozinoğlu kalp krizinden mi öldü?
    • 9 Kasım 2011 Kararı alkışlıyor, Bakan’ı kutluyorum
    • 3 Kasım 2011 Almanya’daki Türkler, Türkiye’deki Kürtler
    • 31 Ekim 2011 Cinayet işlemeye özgürlük savaşı mı diyorsunuz?
    • 26 Ekim 2011 Hırsızlar da kardeşiniz mi?
    • 20 Ekim 2011 Keşke gerçek bir ordumuz olsaydı...
    • 19 Ekim 2011 Bir İsrailli kaç Filistinliye bedel?

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,707 µs