En Sıcak Konular

Emre Aköz


Emre Aköz
0 0 0000

Korkmaya başladım



Almanya'nın eski Dışişleri Bakanı Joschka Fischer, Türkiye hakkında önemli saptamalar yapıyor. Bakalım neler demiş:
- " Irak Savaşı kaybedildi. Yeni ABD Başkanı'nın asıl görevi, Irak'tan çekilmek olacaktır."
- "Irak'taki bölünme, İran'ın işine geliyor."
- "Türkiye önümüzdeki dönemde Ortadoğu'da çok önemli bir 'oyuncu' haline gelecek.
- " Avrupa Birliği liderleri Türkiye'yi kucaklamalı ve en kısa sürede Birliğe almalıdır."
- "Türkiye'yi almamak siyasi miyopluktur."
- "Avrupa'nın ittiği bir Türkiye'nin Rusya'ya doğru kaymakta olduğunu görmek gerekir."

Rusya'ya doğru kaymak mı?
Hadi geçmişi hatırlayalım:
2002'nin Mart ayı. Harp Akademileri Komutanlığı'nda bir sempozyum var. Başlık: " Türkiye'nin Etrafında Barış Kuşağı Nasıl Oluşturulur? " Bazı konuşmacılar " Avrupa Birliği, Türkiye'yi almayacak " diyor.
Bunun üzerine Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri Orgeneral Tuncer Kılınç, " Bence de almayacaklar " dedikten sonra ekliyor:
"Türkiye'nin yeni birtakım arayışlar içinde olması kesinkes ihtiyaç. Bunun da en doğru yöntemi, zannediyorum, Rusya Federasyonu ile birlikte, ABD'yi göz ardı etmeksizin, mümkünse İran'ı da içerecek şekilde arayış içinde olunması."
Org. Kılınç bu fikirlerin 'kişisel görüşleri' olduğunu özellikle belirtiyor. Dönemin Başbakanı Ecevit de, " Generalin kişisel fikridir " yorumunu yapıyor. Mesut Yılmaz ise " Bu bir vizyon değil kâbustur " diyor.
Ancak bir süre tartışıldıktan sonra konu medyada unutulup gitti. Çünkü Kasım 2002'de iktidara gelen AKP hükümeti var gücüyle AB sürecine asıldı. Gündem değişti.

Sizi bilmem ama 5 yıl önce o haberi okuduğumda benim kulağıma kar suyu kaçmıştı.
Çünkü bir ' kişisel fikir', bu kadar üst düzeyde dillendirilirse, bunun anlamı, zirvede hararetli bir tartışma/kapışma olduğudur.
Belli ki devletin tepelerinde, " Bize AB'den hayır yok, ABD ile de sorunlar var. Gelin Rusya-İran-Çin eksenine yakınlaşalım " sözleri dolaşmaya başlamıştı.


Gelelim günümüze...
Cumhurbaşkanlığı süreci başlamadan önce Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar Büyükanıt, ABD'ye gitmişti.
Döndükten sonra "Köşk'e çıkacak kişi cumhuriyetin değerlerine 'sözde değil, özde bağlı' olmalıdır" dedikten sonra eklemişti: "Tabii cumhurbaşkanının kim olacağına Meclis karar verir."
Büyükanıt'ın konuşması 'şahin' yorumcularca ' yumuşak' bulunmuştu: Ne demek, "son karar Meclis'in?" O yazarların sadece 'kişisel görüşlerini' dile getirmediğini biliyoruz.
27 Nisan muhtırasının AKP'den başka Büyükanıt'ı da yıpratmaya çalıştığını sanıyorum.
Acaba " Almanya'da ve Fransa'da, Türkiye karşıtlığı güçlenmişken, AB sürecine bir darbe de biz buradan vuralım " mı dendi?
Yoksa Köşk seçimini bahane ederek Türkiye'nin yüzünü Batı'dan başka yönlere döndürmek isteyenler mi vardı?
Bir soru daha: Kuzey Irak'taki PKK güçlerine karşı, 1990'lardaki gibi bir " gir, vur, çık " operasyonu, ABD'nin de onayıyla yapılabilir elbette.
Peki ya iş büyür de... " Girdim ama çıkamıyorum " ya da " Hazır girmişken, çıkmasam mı " durumu hasıl olursa? Eğer Kuzey Irak'ta tutunmak zorunlu hale gelirse; bunun siyasetteki karşılığı otoriter-militer bir rejim olur.
O atmosferin siyasi partileri de, tabii eğer seçim yapılabilirse, MHP, GP ve BBP'den başka, artık iyice belirginleştiği gibi, CHP'dir.
8 Mayıs'ta ' Tüyler ürperten olasılık'tan laf olsun diye mi söz ettiğimi sanıyorsunuz?
Not 1: Tabii olay basit bir " AB itince, ben de Doğu'ya döndüm " meselesi değil. Dünyanın geleceğini şekillendirmekte olan enerji kaynaklarıyla (petrol ve doğalgaz) ilgili.
Not 2: Mitinglerde insanların eline "Ne ABD, Ne AB" yazılı pankartların tutuşturulması tesadüf olmasa gerek.


 
sabah



Bu yazı 793 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 23 Ağustos 2012 Yeni Anteplere dikkat!
    • 28 Haziran 2012 Suriye aynı zamanda Rusya'dır!
    • 21 Haziran 2012 Bunlar bizi kandırıyor
    • 23 Mayıs 2012 Tek emperyalist ABD mi?
    • 15 Mayıs 2012 Silivri izlenimleri (1)
    • 10 Mayıs 2012 Başkanlık sistemi: Valiyi halk mı seçecek?
    • 6 Mayıs 2012 Aşk olmadan meşk olur mu?
    • 3 Mayıs 2012 Çelişik mesajlar kafa karıştırıyor
    • 27 Nisan 2012 27 Nisan'ın da hesabı sorulacak mı?
    • 24 Nisan 2012 Stalinci olmak suç mu, değil mi?
    • 3 Nisan 2012 PKK'nın vesayet aracı KCK
    • 16 Mart 2012 Aleviler neden Sivas'ı 'yaptıranları' görmek istemez?
    • 9 Mart 2012 Hani kadınları eve kapatacaklardı?
    • 22 Şubat 2012 Seçilmişler, atanmışların kulu değil... Ya seçenler?
    • 16 Şubat 2012 Krizler bitmeyecek
    • 14 Şubat 2012 O ajanlara bir de böyle bakın
    • 10 Şubat 2012 2014 kavgası
    • 8 Şubat 2012 Kemalistler ve İsrail lobisi
    • 5 Şubat 2012 Müsamere kardeşliği
    • 25 Ocak 2012 Kemalistlerin baba kompleksi

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,208 µs