En Sıcak Konular

Semih İdiz


Semih İdiz
0 0 0000

Sarkozy'nin asıl korkusu gelişen Türkiye'dir



Bu yazı yazıldığında Fransa'daki cumhurbaşkanlığı seçimlerini kimin kazandığı belli değildi. Ancak gözlemcilerin ağırlıklı çoğunluğu gibi sağın adayı Nicolas Sarkozy'nin kazandığını varsayıyoruz. Yanılmışsak bunu "tatlı bir yanılgı" sayacağız.
Önce şunu bilelim. Sarkozy'nin seçilmesi Fransa açısından bir başarının değil, bir başarısızlığın göstergesidir. Kendisi Fransızların dışa vurdukları temel korkularının ve endişelerinin kaba bir ifadesini temsil ediyor.
Bu korkuların arasında ülkedeki Müslüman azınlıkların, göçmenlerin ve Türkiye'nin AB üyeliği gibi unsurların olduğunu Avrupalı siyasi yorumcular da zaten belirtiyorlar.
Ancak işin arka planında çok daha büyük sorunlar var.

Fransa eski Fransa değil
Özetle, Fransa artık eski Fransa değil. Ne Avrupa'nın öncü ülkelerinden biri ne de -rekabet yarışında zorlandığı küreselleşmiş dünyada- halkı için AB sayesinde sağladığı muazzam avantajları nasıl sürdürebileceğini bilen bir ülke.
Bunun için Sarkozy, Margret Thatcher'in İngiltere için yaptıklarını 30 yıl gecikmeyle Fransa için yapmaya çalışacak. Toplumsal ve ekonomik açıdan acı olacak bu hapın neler getireceğini bilen Fransızlar da elbette ki endişeliler.
Ancak, "son umut" olarak buna sarılarak ülkelerinin eski "muhteşem" konumuna çıkacağını umuyorlar. Fakat gerçek şu ki bu acı hap bile Fransa'yı "aleladelikten" kurtarmayacaktır artık. Zira dünya çok değişti.
Bu dünyaya ayak uyduracağına, Fransa, "doğal kültürel hinterlandı" içinde gördüğü ülkeleri bile tek tek yabancılaştırdı. Cezayir Cumhurbaşkanı Abdülaziz Buteflika'nın "Fransa'ya ihtiyacımız yok, ABD gibi dostlarımız var" çıkışı bunun en somut göstergesidir.

AB'de memnun değil
Sarkozy'nin cumhurbaşkanlığının AB'de de "hayırlı bir gelişme" olarak görülmediğini Avrupa basınını takip edenler bilir. Geçenlerde üç AB büyükelçisiyle konuşuyorduk. Biri Sarkozy'nin kesin olarak kazanacağını söyleyince, "Demek ki Fransızlar kendisini hak ediyorlar" dedim. Büyükelçinin yarı ciddi yarı şaka yanıtı, "Evet ama biz hak etmiyoruz" oldu.
Sarkozy'nin Türkiye açısından hayırsız olacağı ise peşinen belli. Zira Türkiye aleyhtarlığını seçim kampanyasının içine oturtmaktan ve her fırsatta Türkiye yönünde belden aşağı bir salvo göndermekten çekinmedi.
"Amerikancı" olmakla suçlandığında da, "Öyle olsaydım Washington'un gözdesi Türkiye'ye karşı çıkmazdım" diye de kendisini savundu. Bu çıkışların Türkiye'deki Batı karşıtlığını körüklemesinden kuşkusuz memnuniyet duyuyordur. Ancak, Sarkozy'ye bakıp "Gördünüz mü, bizi istemiyorlar" diyenlerin şunu bilmelerinde yarar var.
Sarkozy, "Anadolu köylüsünün Fransa'ya akın etmesinden" korkmuyor. Eski AB üyeleri -bırakın "aday" ülkeleri- bu açıdan yeni üyelere karşı bile tedbirler almaya başladılar.
Sarkozy ve onun gibi düşünenlerin esas korkuları, büyüyen, rekabet edebilen, üstelik de küresel anlamda stratejik önemi Fransa'dan daha büyük olan bir Türkiye'dir.
Nüfusu Müslüman olan bir ülkenin bu yükselişi ve bir gün AB'de Fransa ile eşit düzeyde söz sahibi olması "şeker kaplı kripto-faşistler" için kolay hazmedilecek bir lokma olmasa gerek.

Milliyet



Bu yazı 968 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 1 Ağustos 2011 Artık muhtıra değil, emeklilik dilekçesi veriliyor
    • 16 Mayıs 2011 Suriye karıştıkça Türkiye’den beklenenler artıyor
    • 3 Ocak 2011 ''İsrail ve Suriye için Türkiye en iyi arabulucu''
    • 13 Aralık 2010 AB’den gelen büyük desteğin nedeni
    • 13 Ekim 2010 ABD ile ilişkilerde tren kazası olasılığı
    • 4 Ekim 2010 İsrail’de yoğun Türkiye aleyhtarı Propaganda
    • 28 Ağustos 2010 Avrupalılar bile AB’ye artık inanmıyor
    • 3 Temmuz 2010 İsrail, Türk-ABD ilişkilerinin koşulu haline geliyor
    • 31 Mayıs 2010 Savunma stratejimizi etkileyecek gelişmeler yaşanıyor
    • 8 Mart 2010 ABD dış politikası amatörlerin elinde mi?
    • 2 Kasım 2009 Peki, CHP ne yapıyor?
    • 8 Haziran 2009 Obama’nın verdiği desteğin arka planı
    • 23 Şubat 2009 Batı’dan uzaklaştığımız inancı artıyor
    • 6 Ekim 2008 Aktütün saldırısıyla akla gelen sorular
    • 20 Ağustos 2008 Washington ile Montrö sıkıntısı
    • 18 Ağustos 2008 Türkiye ittifaksız kalırsa ne olur?
    • 11 Ağustos 2008 Türkiye’yi Batı’ya iten Rusya’dır
    • 2 Ağustos 2008 Batı kadar Doğu da rahatladı
    • 21 Ocak 2008 Erdoğan-Sarkozy-Merkel zirvesi bir tuzak mı?
    • 31 Aralık 2007 2008'de Türk- ABD ilişkileri

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,932 µs