En Sıcak Konular

Ruşen Çakır


Ruşen Çakır
0 0 0000

“Ilımlı İslam 2.0”



Cumhurbaşkanı Sezer, Harp Akademileri’ndeki “İster ‘ılımlı’, ister ‘köktenci’ olsun, din devleti ile demokrasinin yan yana getirilmesi, tarihe ve bilime ters düşen bir yaklaşımdır. Ilımlı İslam’ın çok kısa sürede radikal İslam’a dönüşmesi kaçınılmazdır” demişti. Sezer ilk başta AKP hükümetini hedef alıyordu, ama asıl muhatabının Batı, daha çok ABD olduğu da açıktı.

Ne var ki onun bu sözlerinin altına imza atmaktan çekinmeyecek çok sayıda Amerikalı yönetici var. Mesela Başkan Bush, yardımcısı Dick Cheney, ikisinin birçok kurmayı, Savunma Bakanlığı ve ordunun tepelerinden birçok isim ve yeni muhafazakar yazar-çizer takımının nerdeyse tümü...

Bizde laikliğe duyarlı kesimler, AKP’nin tek başına iktidara gelmesi, Erdoğan’ın siyasi yasağının kalkıp başbakan olması ve en nihayet Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanlığı adaylığını, hep Washington’un “ılımlı İslam” projesinin yıllar önceden tasarlanmış aşamaları olarak görüyor. Öte yandan Washington’da yönetimde etkili çok kişi, yıllardır AKP’nin altındaki halıyı çekmeye çalışıyor.

Önce panik vardı
Başta durum biraz farklıydı. Bush yönetiminin 11 Eylül saldırılarının şokuyla giriştiği “teröre karşı önleyici savaş” ın temelinde İslam dünyasını silah zoruyla dize getirmek ve bunu yaparken aynı zamanda Müslümanların “kalplerini ve zihinlerini kazanmak” vardı.

Kabaca şöyle düşünüyorlardı: “Sorunun kaynağında geri kalmışlık, Filistin sorunu, yeni-sömürgecilik filan yok. Gençler özgürlük arayışıyla teröre yöneliyor. Bu yüzden İslam ülkelerindeki otoriter ve totaliter rejimlerin yerini demokrasiler almalı.”

“Ilımlı İslam” kavramı bu basit akıl yürütme sonucunda öne çıktı. Çünkü buralarda en etkili, kimi zaman yegane sivil güç İslami hareketlerdi. Onlarsız demokratikleşme mümkün olamazdı. Dolayısıyla İslamcılarla doğrudan ilişkiye geçmeli; dillerini, özellikle de Batı’ya bakışlarını ılımlılaştırmaları teşvik edilmeli ve belli bir aşamadan sonra merkeze taşınmalarına yardımcı olunmalıydı.

Eskiye dönüş
Bush yönetimi bu noktaya çok zor ve inanmayarak geldi. Çok kişi bu stratejinin “fazla naif ve imkansız” olduğunu, kanlı iç savaşlara yol açacağını ve İslam dünyasını (tabii bu arada enerji kaynaklarını) El Kaide türü grupların denetimine sokacağını savundu.

“Kalpleri ve zihinleri kazanma” Vietnam’da mümkün olmamıştı. Irak’ta da deneniyor, olmuyor. İslam dünyasında da iflas çoktan kesinleşti. Nihayet bunca hüsrandan sonra Bush yönetimi havlu attı. Yani ABD bir süredir, İslam dünyasında “özde değil sözde” demokrasi istiyor. BOP’un da adı var kendisi yok.

Aslında baştan bir kavram yanlışı yapılmış, “ılımlı İslamcılık” yerine “ılımlı İslam” denmişti. Bugünlerde Amerikan yönetiminde ağır basan yaklaşımı şöyle özetleyebiliriz: “İslam dünyası sadece İslamcılardan ibaret değil. Şeriat düzeni istemeyen, çağdaş dünyaya entegre olmak isteyen milyonlarca ‘ılımlı’ Müslüman var. Onların önünü açmalıyız.”

Yani eski projenin tam zıddı yeni bir sürümle, “Ilımlı İslam 2.0” ile karşı karşıyayız.

Bush yönetimi 1 Mart 2003 gününden itibaren AKP’ye tam olarak güvenmiyor, onu dengelemek için TSK ile ilişkilerini hep sıcak tutuyor. En büyük dilekleriyse AKP’ye merkezde siyasi ve sivil bir alternatifin çıkması.

Bu nedenle, her ne kadar onlar ABD aleyhtarı sloganlar atsa da, Washington’un Türkiye’nin meydanlarındaki laiklik gösterilerinden memnun olduğu, katılanları “ılımlı Müslüman” olarak görüp alkışladığı kesindir.

Vatan



Bu yazı 927 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 12 Şubat 2012 Türkiye dehşet senaryolarına hazır olmalı
    • 23 Haziran 2011 Herkes elini çabuk tutmalı
    • 13 Haziran 2011 Hoca’nın rüyasını talebesi gerçekleştirdi
    • 8 Mayıs 2011 Beş soruda Hizbullah-PKK gerginliği
    • 27 Nisan 2011 Suriye mi, İsrail mi?
    • 24 Kasım 2010 Öcalan bunu hep yapıyor
    • 20 Ekim 2010 Bir toplum mühendisliği projesi olarak KCK operasyonu
    • 28 Temmuz 2010 Ne açılım, ne referandum yüzünden
    • 23 Haziran 2010 PKK kayıtsız şartsız silah bırakmalı
    • 10 Mayıs 2010 Türklerin kaygıları, Kürtlerin haysiyeti
    • 3 Mayıs 2010 ''PKK ne yapmak istiyor?''
    • 13 Nisan 2010 Ahmet Türk Türkiye’dir
    • 12 Şubat 2010 Devletin zirvesinde koalisyon fikrine hazır mıyız?
    • 5 Şubat 2010 Cumhurbaşkanlığı seçimlerine erken ve gerekli bir bakış
    • 28 Ocak 2010 Alevi açılımında son dönemeç
    • 19 Ocak 2010 Adalet istiyoruz
    • 12 Ocak 2010 PKK nasıl silahsızlandırılacak?
    • 17 Aralık 2009 Gül nasıl devreye girebilir?
    • 4 Aralık 2009 Açılım gemisi İmralı açıklarında batmak üzere
    • 19 Kasım 2009 Dersim yanlışları

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,754 µs