Ahmet Kekeç
0 0 0000
Bırak saçmalayıp dursunlar...
Çok çok önceleri, "Arapça ezan yasağının kaldırılışı"nı konu edinen bir yazı yazmıştım. Yakın tarihle ilgili ansiklopedik bir çalışmada da ("ezan yasağı" maddesinin yazımı bana ihale edildiği için) meseleyi teferruatıyla anlatmıştım.
Benim açımdan kapanmış bir konuydu.
Başkaları açısından da kapanmış olduğunu düşünüyordum.
Ayrıca, ayıplı bir tartışmaydı.
Madem, ezana muhatap insanlardan hangi dille okunacağına ilişkin bir talep, bir itiraz gelmiyor, başkalarına ne oluyordu? Orhan Veli'ye neydi?
Gerçi yasa gündeme geldiğinde bazı CHP'liler ayak diremiş, bu işler için henüz erken olduğunu filan söylemişlerdi ama, sonradan fikir değiştirip "Bu yasayı genel kurula getirirseniz olumsuz oy kullanmayacağız" sözünü vermişlerdi.
Üstelik, sadece "nötr" kalmadılar, olumlu oy da kullandılar. Cumhuriyet gazetesi de haberi, "CHP'lilerin tasvibini" öne çıkararak manşetten duyurdu.
Murat Bardakçı ve Engin Ardıç'ın yazdığı gibi, "Türkçe ezanın kaldırılması" diye bir şey de yoktu; DP'lilerin önergesi, CHP'lilerin desteğiyle çıkan yasa, sadece Arapça ezanı suç olmaktan çıkarıyordu. İsteyen Türkçe de okuyabilir...
Bu kadar!
Konuyu, Hürriyet'in şair-entelektüel-külhan yazarı geçtiğimiz günlerde yeniden ısıtıp gündeme getirdi. Hem de, Orhan Veli Kanık'ın "Yaprak" dergisinde yayımlanan bir yazısını "olduğu gibi" aktararak. Özet: Şairler öngörülü olurlarmış. Orhan Veli de öngörülü bir şair olarak, Arapça ezan uygulamasına karşı çıkarak, o günlerde bugünleri görmüş...
Ben okumadım, anlattılar.
Bu arkadaşın yazdıklarını okumuyorum artık. Birincisi, tamamen kötü niyetli bir adam. İkincisi, ne yazdığının farkında değil. Üçüncüsü, yazdıklarında "empati"nin zerresi yok; son derece militanik. Dördüncüsü, herkese tepeden bakan, güya doğrucu, çürütücü bir tavrı var ve sürekli "Bakın, meseleyi nasıl yerli yerine oturtuyorum, bakın nasıl çürütüyorum! Budur işte!" havalarında. Oysa, daha "Tabula Rasa" meselesinin hesabını vermiş değil. Hadi, fena halde şiştiği "kule-minare" ve "pan-hümanizm" tartışmasını hatırlatmayalım da kafa konforu bozulmasın.
Beşincisi, okuduğu şeyi anlamıyor. Ne arkadaşım dediği Adonis'in sözlerini anlayabilmiş, ne de Hilmi Yavuz'un "gelenek" konusunda demiş bulunduklarını çözebilmiş...
Bir de ağzı bozuk...
Ertuğrul Özkök, bir tarihte feveran ediyordu, "Gelin bu şerefsiz mirası reddedelim, küfürlü yazıları mahallemizden kovalım" diyordu ama, bizimki hiç oralı değil, hâlâ yazılarında "kuş beyinli; palavra; geri zekâlı; ahmak; züppe; snob; yok öyle; kalın kafalı; herkese lo lo, bize de mi lo lo?" gibi laflar...
İşte bu yüzden okumuyorum.
Sözkonusu ezan yazısını görseydim de tepki vermeyecektim.
Bana ne!
Hem, şair-entelektüel-külhan yazarın müktesabatı neydi ki, onunla tartışacaktım? Orhan Veli çok mu matah biriydi? "Garip" adı verilen garipliğin (evet, garipliğin) ötesinde Orhan Veli neydi ki?
Kötü bir şairdi. "Yaprak" dergisinde, "Mehmet Ali Sel" imzasıyla yazdığı yazılar da son derece kötü ve düzeysizdi.
Kaldı ki, şair-enteleküel-külhan yazarın gündeme getirdiği ezan yazısı da, başkalarına (uygar dünyaya) ayıp olmasın diye gizlenmesi, hatta üstü örtülmesi gereken türden bir yazıydı. Biraz da pornografinin sınırlarına giriyordu.
Diyeceksiniz ki, madem tartışmak istemiyordun, bu kadar laf ne için?
Elbette Engin Ardıç için...
Murat Bardakçı'nın yazısından sonra, "Mahsus yazmadım, bekledim. Tepkileri görmek istedim. Tam da tahmin ettiğim gibi, tık yok. Dincilerden de yok, Kemalist kesimden de yok." diyordu.
Maksadım, hem şu "dinci" yakıştırmasına rezerv koymak, hem de neden meseleye duhul etmediğimi anlatmak...
Bitmiş, geçmiş gitmiş bir mevzu, nesini tartışacaksın usta? Hem, kiminle tartışacaksın? Bu sözümona "entelektüel düzeye" nasıl mukabelede bulunacaksın? Laftan anlar hali mi var adamların?
Bırak saçmalayıp dursunlar!
Bu yazı 819 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
26 Eylül 2012
Balyoz ve empati
-
5 Temmuz 2012
Hükümeti ve cemaati çökertecek tek isim
-
26 Haziran 2012
Ben olsam bu gazetecileri sürerdim cepheye
-
20 Haziran 2012
Bu yazıyı Kürt kardeşlerim okusun
-
4 Haziran 2012
Nerede bu inek?
-
28 Mayıs 2012
Kana kan istermiş!
-
14 Mayıs 2012
‘Kes zırvalamayı’
-
1 Mayıs 2012
Menderes de cami yıktırmış... Ne utanmaz adamlarsınız siz!
-
20 Nisan 2012
Erol Özkasnak
-
12 Nisan 2012
Suriye’yle savaşa mı giriyoruz?
-
10 Mart 2012
‘Zavallı Başbakan’
-
29 Şubat 2012
Paşa niçin kendini öptürmedi?
-
27 Şubat 2012
Bizi yormayın kardeşim
-
17 Şubat 2012
Siz kimi kandırıyorsunuz?
-
3 Şubat 2012
Rezil olmaya doymadınız mı?
-
1 Şubat 2012
İyi ki sivil vesayet varmış, şerrinizden korunuyoruz
-
19 Ocak 2012
Denktaş’ı diriltmek mi?
-
14 Ocak 2012
Hangi gazeteciler valiz hazırlıyor?
-
12 Ocak 2012
Kozinoğlu hakkında korkunç karartma
-
2 Ocak 2012
İlan ediyorum: Hiç yüzleri kızarmayacak!
Yorumlar
+ Yorum Ekle