En Sıcak Konular

Serdar Turgut


Serdar Turgut
0 0 0000

Türban meselesi çözülüyor 



Hayrünnisa Hanım, muhafazakâr olabilir ama moderndir de... O kendi kişiliğinde ikiye bölünmüş Türk kadınını birleştirmek, buluşturmak gibi bir misyon üstlendi şimdi

Dün bu köşede Türkiye’deki asıl siyasi tartışmanın söylemini kadınların belirlemekte olduğunu, en can alıcı tartışmanın ise türbanlı kadınlar ile türbansız kadınlar arasında yaşandığını, bu açıdan Türkiye’de siyasetin hayli feminenleştiğini yazmıştım.

Dün ise Başbakan ilginç bir hamle yaparak veya yapmak zorunda kalarak eşi türbanlı bir ismi cumhurbaşkanlığına aday gösterdi. Bunun meseleyi nasıl çözmek anlamına geldiğini ilk bakışta anlamak güç olabilir. Aksine sorunun asıl şimdi başladığını düşünenler de olacaktır doğal olarak. Ama ben böyle düşünmüyorum. Dünkü yazımda dediğim gibi, siyasetin femininleşmesi sürecinde Türk kadınları arasındaki kesin bölünme türban meselesi nedeniyle olmuştur. Kendilerine ‘modern’ diyen kesim kendilerini türbana karşı pozisyonlandırarak meşruluk kazanıyor.

Eğer bu çevreler türbanın kendileri için sadece bir ‘yaşam stili’ meselesi olmadığını, ‘modern’ görünüm konusundaki bir style bakışından ibaret olmadığını kanıtlayamazlarsa tartışmayı kaybedeceklerdir. Ortada bir tartışmanın olabilmesi için düşünce biçimlerinin tartışılması gerekir. Türban tüm düşünceyi ve tartışmayı bir kılık-kıyafet tercihi meselesine indirger.

Türkiye’de modernite daima yaşam stilleriyle sınırlı kalınarak ifade edilmiştir. Örneğin; içki içmek veya dekolte giyinmek modernliğin bir ölçütü sayılmıştır. Durum böyle olunca, fikri bu kadar fakirleştirince modern Türk insanı tarifini tutarlı bir şekilde yapmak mümkün olmamıştır. Bu tarife girişenlere bir bakın; mutlaka kılık-kıyafet tanımı yapmakta veyahut şarap içip içmediğini anlatmaktadır (Başbakan’ın uçağındaki şarap ikram tartışmasını hatırlayın...)

Şimdi kendisini ‘modern’ diye konumlayan insanların karşısına Hayrünnisa Gül çıktığında ve ona ‘işte modern Türk kadını’ denildiği zaman ne cevap verecekler merak ediyorum... Onu da sadece türbanı ile indirgemeye çalışanlar buna giriştikleri anda tartışmayı kaybetme sürecine gireceklerdir. Çünkü modernlik hayata karşı daha karmaşık tavırların bir bütünü ele alınarak tanımlanmalıdır. Hayrünnisa Hanım, muhafazakâr olabilir ama moderndir de... O kendi kişiliğinde ikiye bölünmüş Türk kadınını birleştirmek, buluşturmak gibi bir misyon üstlendi şimdi.

Bu konuda ilginç tartışmalar olabilir ama kriz olmasını beklemiyorum. Aksine, Türkiye bir rahatlama sürecine girmiştir bile. Yıllardır ülkeyi içten içe kemiren türban meselesi de nihayet söylem dışına çıkarılmakta, kriz nedeni olarak ortadan kalkmaktadır. Türkiye kamusal alanın demokratlaşması sürecine çoktan girmiştir. Hayrünnisa Hanım, türban takmayan ve takmayacak kadınlarla iyi bir diyalog kurar, güven ortamını oluşturur ve bölünmüşlük görünümünden bizi kurtarırsa kocasından daha fazla bu memlekete hizmet etmiş olacaktır.

Bir de not: Ben Hayrünnisa Hanım’ın eşinin görevine rağmen Türk Devleti’ni İnsan Hakları Mahkemesi’nde dava etmiş olmasını hayli de modern bir davranış olarak görüyorum. Sokağa kocasının izni olmadan çıkamayan çok sayıda kadının var olduğu bir ülkede bu yüzden bu modern bir davranıştır, ileriye doğru açılımdır.
 

akşam



Bu yazı 1,088 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 20 Nisan 2009 Cemaat ile TSK diyaloğa girmeli
    • 22 Aralık 2008 Erdoğan’ın kızının resmini görünce utandım
    • 11 Aralık 2008 Modernizmin ölümü ve anlamsızlık
    • 11 Kasım 2008 Fehmi Koru’nun yazısının şifreleri
    • 3 Kasım 2008 Acımasız düzen
    • 31 Ekim 2008 Medya Faşizmi nedir?
    • 28 Ekim 2008 THY’nin devrimci kararı
    • 24 Ekim 2008 Krizi fırsata çevirmek
    • 22 Ekim 2008 Kriz komplo olabilir mi?
    • 2 Ekim 2008 New York şehrinin kapanması
    • 16 Eylül 2008 Doğan’ın büyük kötülüğü
    • 17 Ağustos 2008 Medya da temizlenecek
    • 7 Ağustos 2008 Taşlar yerine böyle oturur
    • 27 Temmuz 2008 Faili meçhul hayatım
    • 17 Haziran 2008 Derin devlet gurusu
    • 23 Mayıs 2008 S-muhtıra
    • 1 Mart 2008 ABD’ye nanik yapılmaz
    • 29 Şubat 2008 Bölgenin ‘Büyük Abi’si
    • 9 Şubat 2008 Fakirlik ebedi oldu
    • 15 Ocak 2008 Enerji güvenliğinde stratejik ortaklık

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    8,924 µs