En Sıcak Konular

Mehmet Barlas


Mehmet Barlas
0 0 0000

Katilleri yakalamakla da kınamakla da iş bitmiyor



Önce Rahip Santoro'nun katledilmesinin, sonra da Hrant Dink suikastinin Türkiye'deki hoşgörü ortamı üzerine düşürdüğü gölge bulutları henüz dağılmamışken, Malatya'da İncil sattığı bildirilen bir kitapevinin basılıp, üç kişinin öldürülmesi, içeride de dünyada da derin yankılanmalara neden olacaktır.

   
Önce Rahip Santoro'nun katledilmesinin, sonra da Hrant Dink suikastinin Türkiye'deki hoşgörü ortamı üzerine düşürdüğü gölge bulutları henüz dağılmamışken, Malatya'da İncil sattığı bildirilen bir kitapevinin basılıp, üç kişinin öldürülmesi, içeride de dünyada da derin yankılanmalara neden olacaktır. Nitekim haber ajansı Reuters, dünyaya dağıtılan bülteninde Malatya'daki saldırının, geçen ocak ayında Ermeni asıllı Türk gazeteci Hrant Dink'in aşırı milliyetçiler tarafından öldürülmesinden sonra meydana geldiğini hatırlatıyordu dün...
Biz gazeteciler olarak olayı kınamaktan başka bir şey yapamamanın çaresizliği içindeyiz. Gerek devlet sözcülerinin, gerekse sivil toplumun çeşitli kanatları adına konuşanların, bu şiddet ve nefret ortamının oluşmasındaki katkılarına dönük özeleştiri yapmalarının artık zamanıdır.
Tarih boyunca farklı inançların birlikte yaşamalarının, inkâr edilmesi imkânsız bir gerçek olduğu bu topraklarda, 21'inci yüzyılda hoşgörüsüzlüğün cinayetlere dayanmasını anlamak çok zordur. Bu tablonun siyasi ve sosyolojik tahlilleri yapılmalı, kin ve nefreti üreten kaynaklara inilmeli ve bu tür olayları geride bırakmak için ne yapmak gerekiyorsa, onlar yapılmalıdır.
Hrant Dink suikastinde de gördük ki, katillerin veya tetikçilerin yakalanması ile sorunun temeline inilmiyor. Önemli olan bu ortamın mimarlarının ve onları yaratan ortamın da açığa çıkartılmasıdır.
Aksi halde hep aynı tür açıklamaları cinayetlerden sonra duyacağız ve benzer yeni cinayetleri bekliyor olacağız. Dünkü Malatya cinayetlerinden sonra da, yayınevi adına konuşanların "Tehditler alıyorduk. Güvenlik önlemleri istiyorduk" şeklindeki açıklamaları, bu çaresiz kısır döngünün bir yansıması değil midir?

ERDOĞAN OLMASA KAVGA BİTER Mİ?

DİYELİM ki Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı olmaktan vazgeçti. Hatta bir AK Partili'nin Cumhurbaşkanı olması kararından da cayıldı. Diyelim ki, Yargıtay Onursal Başkanı Sami Selçuk veya eski Genelkurmay Başkanı emekli Org. Hilmi Özkök veya başka bir isim Çankaya'ya çıktı.
Sanıyor musunuz ki şimdiki tartışmalar nitelik değiştirecektir.
İki kere iki dört edercesine bir sosyopolitik gerçek var bu coğrafyada. Kim olursanız olun ve ne tür bir ideolojik düşünce yapısına sahip olursanız olun, durum değişmez. Bir kamu görevi aldığınız zaman, sizi tutanların sayısı ne ise, size karşı olan ve hatta sizden nefret edenlerin sayısı da en az sizi tutanlarınki kadardır.
İktidarın ya da koltuğun sahibi kim olursa olsun, bu durum değişmez ve tarih boyu bu böyle sürer.
Sanki Fatih Sultan Mehmet padişah olunca, kardeşlerinin ona karşı nefretleri sona mı erdi?

TARİH DİYOR Kİ
Bakın tarihe... Fatih İstanbul'u kuşattığında, Marmara kıyısına bakan surları Osmanlı ordusuna karşı Şehzade Orhan'ın komutasındaki askerler savunmuyor muydu? İstanbul fethedilince, bu Şehzade Orhan'ın bir keşiş cüppesiyle kaçmaya çalışırken yakalandığını ve boğularak idam edildiğini tarih kitaplarında okumadınız mı?
Arada geçen yıllardaki saray darbelerini atlayıp, 2'nci Abdülhamid'e gelelim. Hâlâ bugün bile "Abdülhamit'i sevenler" ve "Abdülhamit'ten nefret edenler" kamplaşması yok mu siyaset ve düşünce dünyamızda?
Ya da Kurtuluş Savaşı'nın silah arkadaşları olan Ali Fuat (Cebesoy), Refet (Bele), Kazım (Karabekir) Paşalar, Mustafa Kemal (Atatürk) Paşa'yı mı desteklediler Cumhuriyet sonrasında? Güneydoğu Cephesi'nin komutanı Selahattin (Adil) Paşa ile Atatürk'ün arasında sevgi ve dayanışma bağları mı vardı? Cumhuriyet sonrasında neden Halide Edip ve Adnan Adıvar'larla yollar ayrıldı, neden Rıza Nur öfkelerle dolu kitaplar yazdı?
İsmet İnönü demek herkes için "Milli Şef" değildi ki, onun iktidarında CHP'den hem Demokrat Parti hem de Millet Partisi çıktı. CHP'nin karizmatik Genel Başkanı "Karaoğlan" Ecevit neden, kendi partisini geride bırakıp DSP'yi kurdu? Veya Ecevit'in hem sağ kolu, hem de emini olan Hüsamettin Özkan, sonunda İsmail Cem'e ve Kemal Derviş'e katılıp, DSP'yi bölmedi mi?
Bugün bile hâlâ Turgut Özal'ı içlerine sindiremeyenler yok mu? Onun başlattığı ihracat, turizm, iletişim, ulaşım, bilişim hamleleri hâlâ bazılarınca "Tuzak" olarak görülmüyor mu? Hem siyasetin hem de hayatın kuralıdır bu durumlar.
Askerleri düşünün. Kuleli'den başlayıp, Harp Okulu'nda devam eden, Kurmay Okulu'nda da süren sıra arkadaşlıkları vardır komutanların yaşamlarında. Ama her YAŞ toplantısında birbirlerine rakip olmazlar mı? Neticede birinin terfi etmesi için, bir diğerinin emekli olması gerekir.
Bu gerçekleri özellikle siyasetçiler çok iyi bilir.

ORTAK AKIL
Bir ülke seçmenlerinin tümünün iktidar sahibi bir siyasetçiyi desteklemesi mümkün değildir. Bu arada bazıları o siyasetçiye karşı olmaktan öteye, ondan nefret de ederler. Ağzıyla kuş tutsa bile, o siyasetçinin kendisine karşı olan kesimlere sevimli görünmesi mümkün değildir.
Bu bakımdan demokrasinin sağlığını saplantısız, "Yüzer-gezer oylar" sağlar.
Edirne'den Kars'a uzanan alandaki "Ortak akıl", o dönemde kimin ülkeye daha fazla hizmet edeceğine karar verir. Bakarsınız bu ortak akıl bir dönemde birinci olan partiyi, bir başka dönemde sonuncu yapar.
O ortak akıl, bir dönemde "Hain" ilan edileni, ilk fırsatta en güçlü makamlara getirir. Yaşarken ve icraat yaparken insafsızca yıpratılanları, ölümü üzerinden yıllar geçse de, sevgi, saygı ve hasretle anar.
Demokrasinin erdemi de budur zaten. "Bu halk cahil, kime oy vereceğini bilmez" diyenler, bu ortak akıl her sandığa gittiğinde, kendi akılsızlıkları ile baş başa kalırlar.

sabah



Bu yazı 1,021 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 29 Eylül 2012 Sakın "Erdoğan'sız AK Parti" hesabı yapmayın!
    • 28 Temmuz 2012 "Büyük Kürdistan" bir Amerikan sorunudur
    • 16 Ocak 2012 Kıbrıs'ı da Kwai Köprüsü'ne benzetmedik mi?
    • 9 Ocak 2012 Orta yaş sınırı yükselirken artık kimse yaşlanmayacak mı?
    • 4 Ocak 2012 AK Parti başarılı olursa tüm Türkiye başarılı olacaktır
    • 29 Ekim 2011 Cumhuriyet Bayramımız hepimize kutlu olsun
    • 31 Ağustos 2011 Yeniden açılım günlerinin üslubuna dönülmelidir
    • 17 Temmuz 2011 Asıl sorunumuz acaba ''Şarklılık'' mı?
    • 9 Temmuz 2011 Siz değişmezseniz koşullar sizi değiştirir...
    • 26 Şubat 2011 İktidar iddiası bulunmayan muhalefet olur mu?
    • 25 Kasım 2010 CHP'nin sivil paşalarının sivil darbe ürküntüsü...
    • 11 Ekim 2010 Kılıçdaroğlu'nun önündeki tarihi fırsat
    • 22 Eylül 2010 Sentetik beyaz Türklerin dayanılmaz hafifliği
    • 11 Eylül 2010 Kim yalancı? Anayasa Mahkemesi mi, CHP lideri mi?
    • 9 Eylül 2010 İktidarı 'Evet' mi yoksa 'Hayır' mı güçlendirir?
    • 28 Haziran 2010 Üslubu tırmandırınca kelimeler kifayetsiz kalabilir
    • 12 Haziran 2010 Yeni dünyada eksen de merkez de farklı yerlerdeler
    • 7 Mayıs 2010 Teşekküre karşı benden de bir teşekkür...
    • 5 Ocak 2009 Basın ''Medya'' olmadan önce kol kırılır yen içinde kalırdı...
    • 3 Kasım 2008 Türk demokrasisinin sabırla imtihanında geçer not alabilecek miyiz?

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,087 µs