En Sıcak Konular

Cengiz Çandar


Cengiz Çandar
0 0 0000

K.Irak'a 'sadece asker olarak' ve 'siyasi' olarak bakmak



Önce Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, Kuzey Irak’a “askeri müdahale” konusunda, kelime kelime, ne dedi; ona bakalım


“Şu soruyu bana sorabilirsiniz: ‘Peki Kuzey Irak’a bir askeri operasyon yapılmalı mı?’ Yapılmalı. Olayın iki boyutu var. Birincisi sadece asker olarak baktığım zaman, evet yapılmalı. Fayda sağlar mı? Evet sağlar. Olayın ikinci boyutu siyasi olaydır. Bir hudut ötesi operasyon yapılması için bir siyasi kararın ortaya çıkması lazım. TSK, yasal zeminde görev verildiğinde bu operasyonları yapma gücüne fazlasıyla sahiptir.”

Bu açıklamada iki altı çizilmesi gereken noktanın biri, Büyükanıt’ın olayın “iki boyutu”ndan söz etmiş olması: Askeri ve siyasi.

Buradan hareketle “anahtar sözcükler”  şu: “Sadece asker olarak baktığım zaman, evet yapılmalı.”  Daha da daraltalım anahtar sözcükleri: “Sadece asker olarak baktığım zaman.”

Yani, “olay”, kendisine “sadece asker olarak” bakılamayacak özellikler taşıyor. Siyasi boyutu da var. Bunun için de yine Büyükanıt'ın kullandığı sözcüklere bakılırsa bir hudut ötesi operasyon yapılması için “bir siyasi kararın ortaya çıkması lazım.”

Bir siyasi kararın henüz “ortaya çıkmamış olduğunu” da anlıyoruz.

Önemli basın toplantısının sonlarında, Orgeneral Büyükanıt’a “TSK sınır ötesindeki bir harekât için Meclis’ten bir talepte bulundu da verilmedi mi? Yoksa siz bir siyasi iradeden bahsettiniz, böyle bir talebi oldu mu TSK’nın” sorusu yöneltiliyor.

Büyükanıt’ın cevabı gayet kısa ve kesin: Hayır.

Bu basın toplantısından topu topu 48 saat önce Milli Güvenlik Kurulu toplantısı vardı. Toplantının birinci ve başlıca gündemi, Kuzey Irak’taki durumdu. Nasıl oluyor da Genelkurmay Başkanı, “Kuzey Irak’a askeri operasyon yapılmalı” talebini, MGK’da “siyasi karar sahipleri”nin yani hükümetin önüne getirmemiş?

Basın toplantısında, nedense, kimsenin aklına bu asıl sorulması gereken soruyu sormak gelmedi. Öyle olunca da bir başka soru kendiliğinden üredi: Yaşar Büyükanıt, milyonlarca kişiyle ekranlarda paylaştığı yaklaşımını, bir talep olarak hem de MGK toplantısında hükümete niçin iletmedi?

Bu sorunun cevabı, meraka değer.

Ancak, ortaya çıkan manzara, Kuzey Irak’a “eli kulağında” bir askeri operasyonun söz konusu olmadığını da ortaya koyuyor. Bu nedenle Orgeneral Büyükanıt’ın sözleri, daha ziyade, hükümet, ABD ve Iraklı Kürtler üzerinde bir “baskı aracı” haline dönüşmüş oluyor.

 

***             ***         ***

 

Nitekim, Genelkurmay Başkanı’nın açıklaması, bir anlamda hedefine ulaşmış da sayılabilir; çünkü Batı dünyasının en nüfuzlu medya organlarında “alarm zilleri”ni çaldırdı. İki örnek alalım. Önce New York Times. Şu satırları izleyelim:

“Türkiye’nin silahlı kuvvetlerinin başı, perşembe günü kamu önünde, bugüne dek askerin en keskin dilini kullanarak Kuzey Irak’a yönelik olarak, oradaki Kürt isyancıları ezmek için operasyonlara girişmeye hazırlandığını söyledi.

Bu, Irak’taki savaşı ülke sınırları dışına taşmaktan önlemeye uğraşan ABD için korkutucu bir durum. Ve tehdit  (askeri operasyon) acil değilse de ülkenin çok renkli parlamentosunun onayını gerektiriyor. Konu, son haftalarda burada asilerle çatışmalarda öldürülen askerlerin gösterişli cenazeleri ve her tür politikacının eyleme geçilmesi çağrılarından ötürü acillik kazanmış durumda...”

Şu satırlar ise Financial Times’dan:

“Türkiye’nin en üst konumdaki generalinin Kuzey Irak’a askeri müdahale çağrısı, Türk ve Kürt liderlerinin bir dizi sözlü atışmasından sonra zaten yüksek olan bölgesel gerilimleri artırıcı nitelikte. Orgeneral Büyükanıt, ‘Askeri açıdan Kuzey Irak’a operasyon yapılmalı’ dedi ama parlamentoya böyle bir talep iletmediğini ve ‘Bu konuda henüz bir siyasi karar verilmediğini’ de ekledi.

ABD, Irak’ı ve bölgeyi daha da istikrarsızlaştıracağına inandığı böyle bir operasyonu engellemek arzusunda. Ancak, Orgeneral Büyükanıt’ın sözlerinin, önümüzdeki ay bir cumhurbaşkanlığı seçimiyle yüz yüze bulunan Türkiye’nin siyasi yöneticilerini ve hem de böyle bir adıma izin vermesi için Amerika üzerinde baskıyı artırmayı amaçladığı görülüyor.

Bush yönetimi, sürekli olarak Ankara’ya böyle bir adımın yararlı olmayacağını bildirdi. Washington, Türk askerinin söyleminin bir bölümünün, cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde Türkiye’nin iç politikasıyla bağlantılı olduğuna inanmakla birlikte, ABD yetkilileri, çok acilen olmasa da Türkiye’nin Kuzey Irak’a girme ihtimali bulunduğunu değerlendiriyorlar.

Türkiye’nin üyelik müzakerelerindeki sıkıntılardan ötürü Ankara üzerindeki ağırlığını azaltmış olan AB de Türkiye’nin Kuzey Irak’a girmesini istemediğini açıkça ortaya koydu...”

Bütün bu “bilgiler”den yola çıkarak Türkiye’nin, şu dönemde, Kuzey Irak’a “askeri operasyonu”nun, ABD’den de AB’den de “yeşil ışık” almadığını ve almayacağını tahmin etmek çok zor değil.

***        ***         ***

 

Türkiye, güvenliği söz konusu olursa ABD’den veya AB’den “yeşil ışık” almak zorunda mıdır?

Cevabı belli bir soru: Elbette değildir.

Ama iş, Türkiye açısından “varoluşsal”  ve Kuzey Irak’a askeri operasyon yapmadan önlenemeyecek bir “acil risk”  noktasına gelmiş midir? Şüpheli. En azından, tartışmaya değer.

Kaldı ki, ABD ve AB “yeşil ışığı”  olmadan, Irak’ta girişilecek bir “askeri operasyon”un, sadece Irak Kürtlerinin “silahlı direnmesi” bir yana, Bağdat’taki Şii ağırlıklı iktidar yapısı tarafından ve giderek Arap dünyasınca da “sempati”yle karşılanmayacağını kestirmek, bununla ilgili “siyasi hesap” yapmayı gerektiriyor.

“Siyaseten” Türkiye’yi güçlendirmeyecek, tersine zayıflatacak bir “askeri operasyon”un çok kesin “askeri sonuçlar” alabileceği de ister istemez, kuşku altına giriyor. “Siyasi karar sahipleri”, elbette, “olayın siyasi boyutu”nu kayda alarak karar verirler.

Şu dönemde ve şu siyasi gündemde, Türkiye’de hiçbir makul “siyasi karar sahibi”nin “Kalkın ey ehl-i vatan; Irak’a giriyoruz” cinsinden bir “siyasi karar” vermesi beklenemez.

Sonuç: Birkaç hafta içinde, Kuzey Irak’a “askeri operasyon”, bazı çevrelerin beklentisi ve temennisi olabilir ama gerçekleşmesi muhtemel bir durum değildir...

 

referans



Bu yazı 1,120 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 2 Mart 2012 'İç savaş salgını' ve 'korunma yolları'...
    • 8 Şubat 2012 Türkiye, Suriye'de savaşa mı gidiyor?
    • 13 Temmuz 2011 Diyarbakır DTK'nın, BDP Ankara'nın
    • 22 Haziran 2011 Türkiye'nin doğru Suriye pusulası
    • 14 Haziran 2011 Yeni anayasa için AK Parti-BDP-CHP uzlaşması
    • 13 Mayıs 2011 İktidar Kürt sorununu anlamalı
    • 16 Nisan 2011 AK Parti'nin Güneydoğu'da 'siyasi ricatı...'
    • 12 Nisan 2011 Aday listelerini okuma kılavuzu
    • 1 Mart 2011 Hoca ve 28 Şubat'ın cenazesi
    • 22 Şubat 2011 Libya: Osmanlı dominosu ve Bingazi'deki kan davası
    • 19 Şubat 2011 Ergenekon faturası
    • 5 Şubat 2011 Mısır'ın tarih yazdığı gün...
    • 8 Ocak 2011 Hizbullah tahliyesi mi rönesansı mı?
    • 5 Kasım 2010 TAK, ne kadar PKK, ne kadar 'Ergenekon?'
    • 29 Ekim 2010 'Tek Cumhuriyet'in iki Ankara'sı
    • 26 Ekim 2010 Bu gidişle katilden çocuk yaratılacak
    • 6 Ekim 2010 Washington'daki Türkiye
    • 1 Ekim 2010 Daha seyahatin başı, çözümün eşiği değil...
    • 29 Eylül 2010 Türkçeye onurunu iade edin
    • 21 Eylül 2010 Hakkâri provokasyonuna inat

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    7,644 µs