En Sıcak Konular

Perihan Mağden


Perihan Mağden
0 0 0000

Baykal neden bu kadar mutlu? Sahi, biz neden mutsuzuz?



Nasıl mutlu biri Deniz Baykal!
Nasıl yerli yerinde; nasıl ışıldıyor, parlıyor mutluluktan tavandan sarkıtılan aynalıparçalı disko topları gibi.
Bi tane kırışık, buruşuk, sivilce, yara, Şarkçıbanı, samyeli, ülkerfındıkezmesi yok yüzünde. Allah tarafından botokslanmış gibi. Hatta kendine mütemadiyen maksimum özeni gösteren bu adamın kullar tarafından da düzenli olarak botokslandığı rivayetleniyor. (Ben rivayeti çıkaranın rivayetçisiyim.)
O bi kere yüzünü her gün defnesabunuyla yıkıyor.
Saçlarını da öyle.
Onun için fışır fışır dalgalanıyor saçları. Arada bir alnına düşünce, nasıl edalı işveli geriye itiyor.
Günde iki saat yüzüyor Antalya'da. Günde üç saat yürüyor Ankara'da. Tüm bu güzel güzellik aktiviteleri için bolkepçe bolkepçe vakti var. Torunlarına bile zaman ayırabiliyor. Hemen kameraları çağırıyor.
Bi sürü parası var CHP'nin. Nereye harcayacaklarını bilemedikleri kadar, Atatürk'ten filan miras, bi dolu, çil çilyon paraları var.
Hop: Akıllı Parti binası yaptırıyorlar.
Küt: içini ne biçim döşetiyorlar.
Baykal kapıda belirdiğinde Akıllı Parti 'Hoş gelmişsiniz efem' diye kapılarını sonuna kadar açıyor. Baykal o gençliği, güzelliği, dinamikliği hiç tükenmeyen adımlarıyla bi yandan Akıllı Parti'sinden içeri girerken, diğer yandan (2'si aynı anda yaaaa!) etrafa neşe saçıyor. (Kâfiye de düşmüş oldu.)
Bi ara bir Edep Ali Felsefe(ci)liği üfürmüştü.
Çok etki yaratmıştı kitlesinin üstünde. Çoook. Üfür üfür etkişanlanmalar.
Sonra unuttu.
Michael Jackson'ı da unuttu. Hani parti kongresine çalsın Michael'lar/oynasın adımlar hoplaya zıplaya merdivenlerden 1 iniş inmişti. Sis ve gece bombaları atılmıştı.
Çok havalıydı.
Michael Jackson'ı en son Japonya'da hayranlarıyla para karşılığı tanışırken, üstünde aslancıklar aslancıklar desenli kadife takım elbisesiyle görmüştük medyalamadan.
Ünlü mü ünlü 1 jinekoloğumuzun kızı Jackson'la kafayı çizdiği için, o da uçuvermişti Big in Japan'e, parayı bastırmış ilahına utkularını ve tutkularını çabucak anlatıvermişti. (O da: 'I see' demişti bilge bilgeç.)
Baykal da öyleydi. Yani: Big in Japan/Small in Turkey'di. Pardon: Small in Japan (zira Japonya'da her şeyin miniminnacığı -örn.: bonzai- makbuldür) Big in Turkey'di.
Hakikaten extra extra larj bi insandı Baykal. Gamsızlığın bu kadarı görülmemişti. Duyulmamıştı. Emsalsizdi.
Bi Allah'ın kuluna muhalefet partisi liderliği bu kadar mı yakışırdı? (Şarkı: 'Bi kulunu çok tuttum/O beni bırakmıyor').
Eh o da bunun farkındaydı. Dünyaya yakışmak için geldiğinin yani. Nasıl da girdiği her ortama, her münazaraya, her iklime yakışıyordu. Yeşertiyordu.
Mesela tutturuk yaptığı iktidara mevzular, müthişti: Hani Erdoğan vakti zamanında Öcalan'a 'Sayın' demiş.
Nasıl güzel 1 yerden yakalamış, bırakmamış da bırakmamıştı. En yakın zamandı.
301'e sahip çıkışı, ordusuna kayıtsız şartsız bağlılığı, kendinden ve partisinden aşırı memnuniyeti, Bülent Ersoy'la girdiği personalite savaşından tazminat alarak çıkması filan- her şeyiyle müthişti.
CHP hiç de 'sosyal' değildir, 'demokrat' değildir, 'solumsu' bile değildir. Hiçbir zaman olmamıştır, olmayacaktır. Devletin has partisidir: yasakçıdır, orducudur, antidemokratiktir, baskıcıdır- üstelik ta kuruluşundan beri böyledir.
İşte CHP üstünde oynanan oyunlara, CHP böyle tek parti mantığıyla kurulmuş 1 parti değilmiş de, solumsuymuş da/demokratmış da/ilericiymiş de vari illüzyon yaratma arzularına, sağolasın Baykal açıkseçiklik getirmişti. Darbeyi indirmişti.
Akla karayı hiperrealist üslubuyla, yani aşırı karman çormanlığıyla, en kara günlerde bile hiçbir şey dememesiyle/diyememesiyle, yalnızca üfürükten tayyarelere sardırıp onlarla neşe ve tutku içinde oynamasıyla-
Ay ne şen, ne gamsız, ne şahane biri Baykal. Eşini de sepet gibi yanında taşımaz. Sırtında da yumurta küfesi taşımaz.
Bi tek arka cebinde ılgıt ılgıt defnesabunu defnesabunu kokan saçlarını taramak için şimşir tarağını taşır.
E 1 şimşir tarağın ağırlığı ne ola ki bre Gaffar?
Öyle 'tez ayaklı Aşil gibi' koş oraya, koştur buraya! Bu dinamik hayat stiline ayak uydur uydurabilirsen hantal bücük! Bücükler çoğunluğu!
Ona baktıkça ne kadar şişmanız. Ne kadar bahtsız ve karamsar, ne denli umutsuz ülkemizin gidişatından, nasıl da karalar bağlamış, hakikatperver garibanlarız. ('We are freaks!' diye bağırdı Michael Jackson.)
Ne bi parti serveti var üstünde bulunmaktan kendimizi 'feel good' edeceğimiz, ne ılgıt ılgıt defnesabunu kokan saçlarımız; ne yüzümüz Made in China bebekler gibi yanakyanak kırışıksız buruşuksuz, ne hoplaya zıplaya merdivenlerden inebiliyoruz, ne de sis ve yasemin bombaları atıyor muhteşem partililerimiz. Yapayalnızız.
Baykal'la lütfen kendini kıyaslama ey yolcu! Olan sana oluyor, heba oluyor zaten başlamadan bitmiş gençliğin, güzelliğin.
Seni artık Filinsan Bülentersoy'un estetisyeni dahi kurtaramaz kaderin ellerinden. Oyuncak oldun sen. Ben nasıl kurtarayım bi hancı olaraktan? Netice itibarıyla sen ve ben aynı filikadayız. Lost'uz, Lost! dost, ey dost! eeey dost!

Radikal



Bu yazı 932 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 5 Temmuz 2008 Ordu kışlaya!
    • 19 Nisan 2008 Demokrasinin pabucu
    • 22 Mart 2008 Ergenekon Çocukları
    • 5 Ocak 2008 Kanı kanla yıkamak
    • 7 Ekim 2007 Seviyeli 1 düşünür sevdim mahalleden
    • 8 Eylül 2007 İsimlerin kaderi
    • 1 Eylül 2007 Saygınlığın çökertmesi sınırsızlığın coşkusu
    • 30 Ağustos 2007 Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül!
    • 18 Ağustos 2007 Hoşgeldin! Toros Memeli Sincabım İttir Git! Gazkaçıran Adam
    • 28 Temmuz 2007 Annecim! Askeriye'den mektup var!!
    • 21 Temmuz 2007 Mavi boncuk kimdeyse BENİM OYUM ONDADIR
    • 19 Mayıs 2007 'Genç Subaylar Rahatsız'
    • 12 Mayıs 2007 Kurtulma yolları ve çözümün ruhu
    • 10 Mayıs 2007 Kamburunu yitirmek
    • 5 Mayıs 2007 'Yalnız değilmişim Atam; dekolte tişörtümü beğendiniz mi?'
    • 7 Nisan 2007 Baykal neden bu kadar mutlu? Sahi, biz neden mutsuzuz?
    • 20 Şubat 2007 Egosantrik Türk Basıncılığı
    • 15 Şubat 2007 İklimler+İklimatör Genel Ağbiler

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,186 µs