Ana muhalefet lideri, el altından darbe teşvikçiliği yapıyor. YÖK siyasî gündemli toplantı ayarlıyor. Yargıtay Başsavcılığı seçimleri alelacele öne alınmaya çalışılıyor. Üniversiteler, öğrencilerin mitinge katılmaları için sınavları iptal ediyor. Darbe günlükleri, andıçlar, 1,5 liraya piyasada satılıyor. Medya, antidemokratik müdahaleleri 'devletin meşru savunma hakkı' diye pazarlamaya çalışıyor. Ve, yıllarca sokak kurgulu darbelerle şapkasını alıp gitmek zorunda kalan, öğrencilerin deyimiyle 'Morison Süleyman' da öğrencileri sokağa dökmeye çalışıyor...
Peki, bütün bunların sebebi nedir? Türkiye, bağımsızlığını ve egemenliğini mi kaybediyor? Vatan mı satılıyor? Korkunç bir ekonomik kriz mi yaşanıyor? Türkiye'nin rejimi mi değişiyor? Demokratik hak ve hürriyetler mi çiğneniyor?
Kocaman bir 'Hayır!..' Sadece, görev süresi dolan Cumhurbaşkanı yerine yenisi seçilecek. Anayasa'da bu seçimin nasıl yapılacağı belirtilmiş. Anayasa'ya göre, milletin seçtiği temsilciler, Cumhurbaşkanı'nı seçecekler. 15 Nisan'da adaylar açıklanacak ve 16 Mayıs'ta da seçim yapılacak. Mesele bundan ibaret...
* * *
Yani şimdi ne yapalım? Milletin, iradesini bir tarafa bırakıp azınlığın iradesiyle mi hareket edelim? TBMM'nin üçte ikisine yakın çoğunluk Cumhurbaşkanı'nı seçmeyecek de, emekli darbeci generaller, YÖK üyeleri, yüksek yargı organları ve köşe yazarları mı millete dayatmada bulunacak?
Sonra da kalkıp siz bu zorbalığa hiç sıkılmadan 'demokrasi' mi diyeceksiniz?
Şu utanç veren siyasî tabloya yakından bakalım:
Hiçbir dönemde milletin oyuyla iktidara gelememiş ve her zaman orduyu kışkırtarak egemenliğini korumaya çalışan CHP, ne yazık ki gene 'CHP+Ordu=İktidar' formülü peşindedir. Baykal, aklı sıra Erdoğan Cumhurbaşkanı olsa da, olmasa da siyasî kazanç hesabındadır. Başbakan aday olmadığı takdirde onu korkutup engellediğini söyleyecek, aday olunca da aleyhinde jakobenizmin bütün toplarını ateşleyecektir. Bu keşmekeşin ülkeye vereceği zararsa umurunda bile değildir.
Atatürk'ü istismar ederek ortalığa düşen darbe meraklısı bazı generaller ve ifşa edilen günlüklerde açıkça suç işledikleri iddia edilen, darbe teşebbüsünde bulunduklarına dair yayın yapılan TSK mensupları hakkında C. savcıları suspus beklemektedirler. Kim bilir, belki yarın darbe yapılır da başımız belaya girer diye düşünüyorlardır herhalde... Andıç rezaleti için Genelkurmay tarafından açılan soruşturmanın, andıçın nasıl sızdırıldığı hakkında olduğu anlaşılıyor. 'TSK karşıtı' ilan edilen bizler de safiyane oturup suç teşkil eden andıçı hazırlayanlar hakkında soruşturma açılmasını bekliyorduk.
Cumhurbaşkanı adaylarının açıklanacağı 15 Nisan'dan bir gün önce YÖK, Anayasa'yı ve kanunları hiçe sayarak devlet içinde devlet gibi davranıp, gerçek gündemi Cumhurbaşkanı seçimi olan toplantı düzenliyor. Anayasa'nın 130. maddesinde ve 2547 sayılı kanunda, 'Cumhurbaşkanı seçimini yönlendirme' gibi bir hüküm var mıdır? Ya, iki yıl önce Üniversite Senatosu kararıyla TSK'yı 'koruma kollamaya' çağıran İnönü Üniversitesi Rektörü'nün, 14 Nisan'daki mitinge katılmak için sınavları iptaline ne demeli? Öyle ya, Ankara'da 'Ordu Göreve' yazılı pankartları taşımak için adam lâzım...
Bu arada, hukuk adına bizi en fazla esef ettiren durum, sırf Sezer'in Cumhurbaşkanlığı dönemine yetiştirebilmek için Yargıtay C. Başsavcısı'nın seçiminin öne alınmaya çalışılmasıdır. Hukuku siyaset gözlüğünden görenlere sormak lâzım: TBMM tarafından seçilecek bir halk çocuğunun Cumhurbaşkanı olması sizi neden bu kadar rahatsız ediyor?
* * *
Ankara'nın son günlerdeki bu utanç verici tablosu, millet iradesine karşı bir avuç oligarşik bürokratın antidemokratik dayatmalarını çok iyi anlatıyor.
Bayanlar, baylar, iddia ettiğinizin aksine, bu millet demokrasiyi çok iyi anladı ve benimsedi. Lâkin, sizler bir türlü milletin tercihlerini horlamaktan vazgeçmediniz. Demokrasiyi asla içinize sindiremediniz ve daima bu millete, bu ülkeye ayak bağı oldunuz.
radikal
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle