En Sıcak Konular

Deniz Ülke Arıboğan


Deniz Ülke Arıboğan
0 0 0000

Yeni yüzyılın düzeni 



20. yüzyılın bir Amerikan yüzyılı olduğu ve bu dönemde gerçekleştirilen tüm büyük çaplı savaşların ABD lehine bittiği doğruydu. Bir-iki küçük! Vietnamvari başarısızlık söz konusu olsa da, genç irisi ABD’nin gücü dünyanın hemen her noktasında hissedilmişti. Güçlü kollarıyla tüm yerküre coğrafyasına el atmış, askeri ve ekonomik üstünlüğünü herkese kabul ettirmişti. Birçokları 21. yüzyılın da böyle geçeceğini, yeni dönemin yeni bir Amerikan çağı olacağını düşünüyordu. Samuel Huntington’un “endism”ciler olarak nitelendirdiği, “nihai zafer” iddiasındakilere göre tarihin sonu, Amerikan rüyasının başlangıcı olacaktı. Fena halde yanıldılar.

Bir başka grup ise ABD’nin çok ciddi bir çöküşe doğru gittiğini ve Amerikan rüyasının bir kabusa dönüşeceğini söylüyorlardı. Huntington’un “declinism”ciler olarak tanımladığı “çöküş” iddiasındaki bu grup, askeri konulardan ziyade ekonomik verileri gündeme getirerek, yeni rakiplerin gücünden, dış ticaret açıklarından, giderek artan dışa bağımlılıktan bahsediyorlardı. İşler iyi gitmiyordu ve ABD bir dünya gücü olarak var olamazsa, sadece var olması mümkün değildi. Kısa dönemde bu çöküşü bekleyenler de yanıldılar. Uzun dönemde ne olacağını ise hep birlikte göreceğiz.

Lakin bu aralar ABD için tatlı rüyaların, kâbuslara döndüğü bir dönem olarak anılmaya pek müsait. Askeri başarısızlıklar, siyasi bir çekilmeye doğru giderse, ki öyle görünüyor, ekonomik üstünlüklerin bir kısmının kaybedilmesi kaçınılmaz. Gerçek müttefik olarak görülen AB ile aradaki iplerin gevşemesi ve enerji merkezli yeni jeopolitik düzenlemelerde AB’nin öteki dünyayla yakınlaşması, ABD açısından büyük bir sorun. Ülke içerisindeki siyasi huzursuzluğun boyutları ve demokratların Ortadoğu’dan hemen çekilme konusundaki iddiaları, yalnızca Irak’taki işgal güçlerinin performansını etkilemekle kalmayıp, bütün Ortadoğu’daki Amerikan varlığını sorunlu hale getiriyor. İran faktörü, bir karabasana dönüşüp, Amerikan rüyasını orta yerde kesiyor ve uyan diyor.

Rüya ve kâbus arasında çırpınıp, yatağında bir o yana bir bu yana dönüp duran ABD, yüzünü öteki tarafa çevirdiğinde ise, bir başka kâbusla yüzleşiyor. Ağzından alevler çıkaran ejderha, yani Çin, bütün azametiyle ininden çıkıp, Asya Pasifik bölgesine yerleşiyor. Afrika’dan Ortadoğu’ya, Avrupa’dan Latin Amerika’ya kadar her noktaya elini uzatarak tüm dengeleri altüst ediyor. Üstelik 1997’den bu yana giderek yakınlaştığı Rusya ile de yeni bir kucaklaşma arayışında.

Esasen 10 yıl önce yapılan “çok kutupluluğun canlandırılması ve yeni bir dünya düzeninin acilen oluşturulması yolundaki” ortak Çin-Rus açıklaması, önümüzdeki dönemde her iki ülkenin de nasıl bir pozisyon takınacağının göstergesiydi. 1999’daki Rus ve Çin liderlerinin beyanatı da bu yöndeydi. Bir yandan Kırgızistan, Kazakistan ve Tajikistan’ın da dahil olmasıyla oluşturulan Şanghay Beşlisi övülmüş; diğer yandan da dünyada tek kutuplu bir modelin empoze edilmesi ve hukukun yerini askeri zorlamaların alması yerilmişti. 2005 yılındaki ortak açıklamada da “dünyanın lider ülkeler ile ardından gelenler biçiminde ayrılmasının adaletsizliği vurgulanarak, uluslararası toplumun siyasette tekelleşmeye ve hegemonyaya karşı duracağı” belirtilmişti. Çin ve Rusya artık birlikte tavır almayı tercih ediyorlar ve giderek gelişen ilişkilerini somut adımlarla süslüyorlardı.

Bugünlerde gerçekleşen Çin Devlet Başkanı Hun Jintao’nun Rusya gezisi, bu bakımdan son derece önemli bir ziyaret. İki ülke, stratejik ortak görüntüsü çizerek, İran’da mutlak barışçı çözümden yana duruyorlar. Irak’taki durumun düzeltilmesi için uluslararası işbirliğinin gerekliliğini, Kuzey Kore’nin nükleer silahsızlanma görüşmelerinde 6 taraflılığın devamını ve Arap-İsrail konusunda da BM kararlarına uygun tavırları desteklemeyi vaat ediyorlar. Ekonomik alanda ise 4.5 milyar dolarlık bir anlaşma imzalanmış durumda; kısaca bahar rüzgarları esiyor.

Geçen yıl Çin’de Rusya yılı ilan edilmişti. Bu yıl ise Rusya tarihindeki ilk Çin yılı kutlanmakta. ABD’nin 21. yüzyıl rüyaları sona ermiş görünüyor. Saatin alarmı acı acı çalmakta. Peki bizim bu yüzyıla ilişkin rüyamız neydi sahi?
 
akşam



Bu yazı 969 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 21 Eylül 2012 Düşünce ve ifade özgürlüğünden nefret söylemine
    • 17 Eylül 2012 Ciddi bir temizlik harekatı yapılıyor
    • 31 Ağustos 2012 Terörle mücadele meselesi!
    • 29 Ağustos 2012 Neymiş bu sıfır sorun?
    • 27 Ağustos 2012 Suriyeli mülteciler ve tampon bölge
    • 17 Ağustos 2012 Hüseyin Aygün'ün kaçırılması konusu
    • 13 Ağustos 2012 Türkiye'de iç siyasetin dönüşümü
    • 3 Ağustos 2012 Dünya nereye gidiyor?
    • 4 Temmuz 2012 Kürt sorunu mu?
    • 8 Haziran 2012 Kılıçdaroğlu-Erdoğan görüşmesi
    • 6 Haziran 2012 Suriye'de son tango!
    • 2 Mayıs 2012 Yeni Ortadoğu'nun İsrail'i
    • 20 Nisan 2012 Dış politikada ilkeler
    • 28 Mart 2012 Nükleer Güvenlik Zirvesi ve Suriye
    • 23 Mart 2012 Ekonomik kriz milliyetçiliği besleyecek mi?
    • 21 Mart 2012 Afganistan ne için?
    • 7 Mart 2012 Putin'in üçüncü dönemi
    • 22 Şubat 2012 Xi Jinping Türkiye'de!
    • 10 Şubat 2012 Devlet devletin kurdu mu?
    • 8 Şubat 2012 Suriye sadece iç meselemiz mi?

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,587 µs