"Türkometre"yi, Türklüğü ölçen bir alet olarak düşünün. İnsanların Türklüğünü, vücuttaki kemik ve su oranını ölçer gibi, objektif kriterlere göre belirleyebilsek, Türk siyasetinin rengi ve şekli acaba nasıl olurdu?
Bu ölçüm cihazının sadece biyolojik ırk, soy veya kan özelliklerini değil; bir tarihsel kimlik ve kültür olarak da Türklüğü ölçtüğünü varsayalım. Öncelikle "Türklüğünden şüphe duyulanlar" ve "birilerinin Türklüğünden şüphe duyanlar" bu cihazdan geçirilse...
Birlikte yaşayan insanların kendi aralarında oluşturdukları bağı ve dayanışmayı iki farklı referansa dayandırmaları mümkün. İlki doğrudan kendilerine, yani topluma müracaat etmek, doğrudan o toplumun sahip olduğu bir ortak paydayı esas almak; din, dil, ırk, soy birliği veya kültür gibi. İkincisi, o toplumun dışında, o toplumdan bağımsız olarak var olan bir referansı ortak payda olarak kabul etmek; vatan veya siyasal birliğin oluşturduğu bağ olan hukuk ile kazanılan vatandaşlık gibi. Birincisi nasyonalizm, bizim Batı'dan tercüme ettiğimiz şekilde milliyetçilik; ikincisi de Batı'da pek yaygın olan eski zamanlarda solun "yurtseverlik" dediği patriotizm, yani vatanseverlik. Bugün Batı'da "nasyonalizm" siyasî rakipleri küçümsemek ve aşağılamak için kullanılan bir tabir. Üstün ırk teorilerinin iflasından sonra yerine yabancı düşmanlığı ve kültürel üstünlük iddialarına dayalı kültür ırkçılığı geçtiği için nasyonalizm, kestirmeden ırkçılık olarak niteleniyor. Bu eğilim toplumu bölen, parçalayan ve çatışmaya iten bir dinamiği harekete geçirdiği için mahkûm ediliyor, dışlanıyor. İnsanlar vatanlarına, bayraklarına, anayasalarına, siyasî birliklerine ve ülkelerine bağlılıklarını vatanseverlik olarak isimlendiriyor. Kısaca nasyonalizm ülkenin birliğine ve istikrarına karşı bir tehdit olarak algılanıyor; yerine vatanseverlik koruma ve teşvik görüyor.
Bizde ise durum oldukça farklı. Milliyetçilik olumlu bir duygu ve fikir olarak ortak kabule mazhar oluyor. Bunun iki sebebi var: Birincisi mevcut statükonun kimseyi tatmin etmemesi, ikincisi de parti politikalarının sığ popülizminin milliyetçi düşmanlıklardan medet umması.
Türkiye'nin en köklü Türkçülüğü veya Türk milliyetçiliği geleneği, bir asra yaklaşan geçmişi ile Türk Ocakları tarafından temsil ediliyor. MHP milliyetçiliğini de, zaman zaman geçirdiği esaslı değişimlere rağmen bu geleneğin siyaset sahnesindeki temsilcisi olarak görmek gerekir.
Türk milliyetçiliği veya Türkçülük, Nihal Atsız'ın meşhur vasiyetinde yaptığı gibi Türkiye'yi en küçük parçalarına ayıran bölücü bir fikir olmaktan kurtulabilmek için evrensel dengeler aradı. Ziya Gökalp'in Cumhuriyet öncesi yazılarında yaptığı gibi, bu denge İslâmiyet'in evrensel değerleri ile kuruldu. "Türklük gurur ve şuuru, İslâm ahlâk ve fazileti" deyişi veya bütünüyle "Türk-İslâm Sentezi" adı verilen fikir, bu denge halini ifade eder. MHP milliyetçiliği veya Türk Ocakları Türkçülüğü "kültür" üzerine aşırı vurgu ile birlikte muhafazakâr bir milliyetçilik türü olarak bu denge halini ifade eder.
Türkiye'de bugün "Türkometre" cihazına ihtiyaç gösteren sapma hali, sol milliyetçiliğin kendi iç bünyesinde kurduğu dengelerin yok olmasından kaynaklanıyor. Sol milliyetçilik veya azgelişmiş ülke milliyetçiliği, yerellik ile evrensellik arasında, özellikle evrensel olanın ağırlıklı olduğu dengeyi bütünüyle kaybetmiş durumda. "Türk Solu"nun anti emperyalist milliyetçiliği, Che Guevera'yı sembol olarak kabul etmesine rağmen faşizmden başka bir şey değil. Bu dengenin kurulamadığı Yeni Ulusalcılık da, basit bir şekilde otoriter bir faşizmden başka bir yere varamıyor.
"Türklüğün ölçülmesi ihtiyacı", bölücü, kin ve nefret yayıcı bir eğilim olarak Yeni Ulusalcılığın popüler siyasete taşıdığı, Baykal tarafından kullanıldığı için yaygınlık kazanan tehlikeli bir ekseni ifade ediyor. Seçim yaklaştığı için MHP geleneğine de cazip gelen bu eksen, kimilerince çok yanlış bir şekilde milliyetçiliğin yükselişi olarak anlaşılıyor.
Soy, kan, etnik köken arayışına girilmesi o toplumun çürüdüğü, bileşenlerine ayrıldığı anlamına gelir. Çünkü insanlar ancak, öfke ve kan içindeki savaş ortamlarında en büyük ortak paydaların huzurundan vazgeçip, en küçük ortak paydaların sığınaklarına saklanmak ihtiyacı hissederler.
Ceplerindeki "türkometre"lerle, önlerine çıkanın Türklüğünü ölçenlere, bu ölçümlerin Türklüğe de bir fayda sağlamadığını hatırlatmak lâzım.
zaman
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle