Serdar Turgut
0 0 0000
Cumhurbaşkanı adayı
TÜSİAD Başkanı Ömer Sabancı önceki gün 'Cumhurbaşkanlığı hassas bir makam, bu makama kimin oturacağının uzlaşmacı yaklaşımla belirlenmesini istiyoruz' dedi.
İş dünyası için makama kimin oturacağından çok nasıl oturacağı daha önemli. Bu son derece net ve haklı bir talep, bir anlamda hükümete bir uyarı niteliği de taşıyor. Aslında Başbakan Erdoğan'ın da bu tür bir uzlaşmacı yaklaşımı istediğine eminim ben. İstiyor ama onun da şimdiden yapamayacağı bazı şeyler var, bunları da görmek gerekiyor.
Başbakan da Cumhurbaşkanlığı konusunun sistem ve kendisi üzerine yarattığı baskı ve stresten kurtulmak istemez mi; gayet tabii ki ister. Ama diyelim ki; Başbakan, TÜSİAD Başkanı'nın istediği gibi uzlaşmayla, çözümü sağlayacak bir ismi şimdiden ortaya attı. O zaman belki sistem üzerindeki gerginlik azalır ama bu sefer de AKP gerilir. İsim ortaya çıktığında partide Cumhurbaşkanlığı için adaylığı düşünenler hemen hareketlenecek ve kulis faaliyetine başlıyacaklardır. Bunun yaratacağı gerginlik AKP'den ayrılmaların bile yaşanacağı koşulları ortaya çıkarabilir. Yani anlayacağınız; Başbakan'ın üzerindeki stresi atması ihtimali hiç görülmemektedir. Sistemdeki stresi içselleştirerek yaşayan Başbakan bu durumda da parti içindeki stresi içselleştirmek zorunda kalacak, üstelik de partiden kopma, bölünme riskini üstlenmiş olacaktır
Başbakan da bu riski gördüğünden Cumhurbaşkanlığı için uzlaşmayı sağlayacak ismi şimdiden ortaya atma yoluna gitmemekte-gidememektedir. Kendisi mi aday olacak yoksa başka isim mi ortaya atacak, bu Başbakan'ın elindeki kozdur ve partisinde düzeni sağlamak için bu kozu sonuna kadar kullanacaktır.
Bu nedenle Başbakan, TÜSİAD Başkanı ile Cumhurbaşkanlığı konusunda yüzde 100 anlaşma içinde olsa da o tavsiyenin gereklerini uygulamaz. Zaten Başbakan da 'herkesin üzerinde olumlu görüş bildireceği bir şahsiyeti aday' göstereceklerini daha önce vurgulamıştı. Bu da TÜSİAD Başkanı'nın talebi ile aynı şeydir.
Cumhurbaşkanlığı seçimi AKP üzerinde hayli yük olacağa benzemektedir. Cumhurbaşkanlığına getirilecek isim üzerinde bir konsensüs sağlanması gerekiyor. Çünkü o makamın asıl işi ülkede konsensüsün sürekli kılınmasıdır. AKP bu gerçeği görmez de konsensüsü tek taraflı yıkmaya girişir, Cumhurbaşkanlığı'na sistemin hazmetmeyeceği ismi oturtmaya çalışırsa bundan en fazla zarara uğrayan AKP olur, iktidar bile sallanabilir. Başbakan bence bu gerçeği çoktan gördü de zorunluluklar-koşullar arasında sıkıştığından gerçeklerin gerektirdiği şekilde davranmaya henüz geçemiyor.
Bu yazı 890 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
20 Nisan 2009
Cemaat ile TSK diyaloğa girmeli
-
22 Aralık 2008
Erdoğan’ın kızının resmini görünce utandım
-
11 Aralık 2008
Modernizmin ölümü ve anlamsızlık
-
11 Kasım 2008
Fehmi Koru’nun yazısının şifreleri
-
3 Kasım 2008
Acımasız düzen
-
31 Ekim 2008
Medya Faşizmi nedir?
-
28 Ekim 2008
THY’nin devrimci kararı
-
24 Ekim 2008
Krizi fırsata çevirmek
-
22 Ekim 2008
Kriz komplo olabilir mi?
-
2 Ekim 2008
New York şehrinin kapanması
-
16 Eylül 2008
Doğan’ın büyük kötülüğü
-
17 Ağustos 2008
Medya da temizlenecek
-
7 Ağustos 2008
Taşlar yerine böyle oturur
-
27 Temmuz 2008
Faili meçhul hayatım
-
17 Haziran 2008
Derin devlet gurusu
-
23 Mayıs 2008
S-muhtıra
-
1 Mart 2008
ABD’ye nanik yapılmaz
-
29 Şubat 2008
Bölgenin ‘Büyük Abi’si
-
9 Şubat 2008
Fakirlik ebedi oldu
-
15 Ocak 2008
Enerji güvenliğinde stratejik ortaklık
Yorumlar
+ Yorum Ekle