En Sıcak Konular

Hasan Cemal


Hasan Cemal
0 0 0000

Varolma değil, demokrasi mücadelesi!



Bu topraklarda varolma mücadelesi Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra verildi. İstiklal Savaşı'yla Sevr tarihin çöp tenekesine atıldı.
Atatürk ve dava arkadaşları, Lozan'la birlikte bağımsız Türkiye Cumhuriyeti'ni kurdular, laiklik atılımlarıyla çok partili demokrasiye giden yolu da araladılar.
Gerçek varoluş mücadelesi buydu.
Ya da Anadolu'nun ateşle sınavı!
Türkiye bugün varoluşsal bir tehditle karşıya karşıya değil. Türkiye ne bölünebilir, ne de İslamcı düzen değişikliğine gidebilir.
Türkiye güçlü bir ülke.
Türkiye büyük bir ülke.
Bugün erişmiş olduğu gelişmişlik düzeyi ile siyasal, ekonomik ve toplumsal farklılaşmışlık düzeyi, Türkiye açısından varoluşsal tehlike ihtimalini geçersiz kılıyor.
Onun içindir ki:
Türkiye'nin bugün bir varoluş mücadelesi içinde olduğunu öne sürmek, eski deyişle abesle iştigaldir.
Aynı zamanda tehlikelidir.
Türkiye'nin bugünkü koşullarında 'varoluş mücadelesi'nden söz etmek, böyle bir siyasal söylemi siyaset meydanında yaymaya kalkışmak, bu ülkeyi istikrarsızlaştırmak ile eşanlam taşır.
Bunun için de sakıncalıdır.
Çünkü bölücü bir söylemdir.
Türkiye'yi savaşan cephelere, karşıt kamplara bölebilecek, siyaseti siyah beyazlaştıracak bir söylemdir varolma mücadelesi...
Türkiye cepheleşmeli yılları, politik kutuplaşmaları, iç savaş benzeri kavgaları, darbeleri yeterince yaşadı. İş yapamayan, güçsüz koalisyon hükümetleriyle kayıp yılları geride bıraktı.
Bugün ülkemizin gündeminde varolma mücadelesi diye bir mücadele yok. Türkiye düşman işgalinde değil.
Ama buna karşılık Türkiye'nin gündeminde daha çok demokrasi, daha çok istikrar ihtiyacı var.
Bir başka deyişle:
Eğer daha doğru isimlendirmek gerekiyorsa, bugün Türkiye'de "varoluş mücadelesi"nden değil, "demokrasi ve hukuk mücadelesi"nden söz edilmelidir.
Siyaseti germek ve siyah beyazlaştırmaya kalkışmak, Türkiye'nin çıkarına değildir. Oyunu kuralına göre oynamaktır, Türkiye için isabetli olan.
Oyun da demokrasidir.
Kural ise son tahlilde halkın seçim sandığına attığı oydur. Demokrasi ancak böyle gerçekliğe kavuşur. Sandıktan çıkan sonuca, yani 'millet iradesi'ne saygı göstermek ise oyunu kuralına göre oynamak demektir.
Demokrasi budur.
Siyasi rejim olarak daha iyisi henüz bulunamadı.
Ve bu oyunu bozmaya kalkışmak, Türkiye'yi istikrarsızlaştırır. Türkiye'ye zaman kaybettirir. Bu konuda çok olumsuz örnekleri geçmişte fazlasıyla yaşadık.
Bu nedenle, oyunu kurallarıyla oynamaya herkesin kendisini alıştırması lazım. Şu ya da bu gerekçeyle kaç kez kuralın dışına çıktık.
Ama bir faydası olmadı.
Türkiye daha ileriye gitmedi.
Bu kadar gelişmiş ve farklılaşmış bir Türkiye'ye, varoluş mücadelesi gibi söylemlerle, bir kez daha bir deli gömleği giydirmek isteyenlerin son tahlilde herhangi bir başarı şansı yoktur.
Kuşku duymuyorum.
Türkiye'nin demokrasi yolculuğu devam edip gidecek.
Dileriz, cumhurbaşkanlığı seçimi dolayısıyla yan yollara, daha doğrusu çıkmaz sokaklara sapılmaz!



Bu yazı 926 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 16 Eylül 2012 Türkiye AB’nin, AB Türkiye’nin neresinde?
    • 13 Eylül 2012 Ve soruyorum Ak Parti iktidarına...
    • 7 Ağustos 2012 Özkök Paşa demokrasi adına bir şanstı!
    • 12 Mayıs 2012 Ak Parti’yle kadınlar, başörtüsü sorunu ve Kürt sorunu...
    • 18 Nisan 2012 Demokraside asker sorunu, sivil sorunu!
    • 15 Nisan 2012 Suriye’de akan kan ve evimizin içi!
    • 3 Nisan 2012 Suriye’de ben de tarafım!
    • 27 Mart 2012 Zamanın ruhu ve dış konjonktür PKK’ya karşı!
    • 21 Ocak 2012 İnsanlık ölmedi, karanlık sorgulanacak!
    • 18 Ocak 2012 Sanık Kenan Evren, ayağa kalk!
    • 20 Kasım 2011 ''Dersimli okşanmakla kazanılmaz!''
    • 18 Ekim 2011 Herkes ‘Atatürk milliyetçisi’ olmak zorunda mı?..
    • 5 Ekim 2011 Ak Parti, CHP, BDP uzlaşması...
    • 29 Eylül 2011 Ciğeri yanan Erdoğan’a, Öcalan’a...
    • 27 Eylül 2011 PKK, BDP, Güneydoğu’dan haberler öyle ki...
    • 22 Eylül 2011 Avrupa Birliği Türkiye'ye dürüst davranmıyor mu?
    • 21 Eylül 2011 Düşen helikopterin beynini kim söküp aldı ?
    • 7 Eylül 2011 Başbuğ Paşa da hesap vermek zorunda!
    • 2 Eylül 2011 Erdoğan’ın askeri vesayetle mücadelesi...
    • 6 Ağustos 2011 Kürt sorunu: Bardağın dolu ve boş tarafı!

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,438 µs