En Sıcak Konular

Ece Temelkuran


Ece Temelkuran
0 0 0000

Paris Hilton İsyanı



Bilhassa son on yıldır gazetelerin içinden çıkamadığı bir soru var: Magazin mi medya yumurtasından çıkıyor yoksa medya mı magazin yumurtasından?
Bizler, insanlar çok istediği için mi magazin yazıyoruz yoksa biz magazin yazdığımız için mi insanlar magazin okuyor?
Biz göğüs göbek gösterdiğimiz için mi insanlar göğüs göbek meraklısı hatta bağımlısı oldu? Yoksa göğüs göbek gösterdiğimiz için mi insanların artık başka şeylere bakası kalmadı?
Bu magazin-göğüs-bacak-gözetleme sarmalı öyle bir şey ki, "popüler kültür eleştirisi" adlı son derece ciddi bir iş bile popüler kültüre dahil edildi. Bundan üç yıl önce bir yazı yazarak bu endüstriye dahil olmamaya karar verdiğimi yazmıştım. Çünkü eleştiri adı altında artık eleştiri yapanların da popüler kültür şahsiyeti haline geldiğini, güya "laf geçirerek" ünlülerin ününden faydalandığını söylemiştim.

İzlenen ve gözetlenen...
Prof. Ünsal Oskay ile TV8'de bir programa katılmıştık ve sanırım BBG gibi bir yarışmanın katılımcılarından biri de oradaydı. Bir anda gördüm ki, Oskay ve ben o "izlenen", "gözetlenen" insanlarla aynı platformda konuşuyoruz. En sonunda da BBG evinden canlı telefon bağlantısı yapmak üzere aldığım davet noktayı koydu.
Baktım ki aslında bu eleştiri işi de magazin sarmalına eklenmeye neden oluyor, bıraktım. Oysa yıllardır yazdığım yazılar içinde itiraf etmeliyim ki belki sadece onlar en çok okunanlar değildi, ama "banko çok okunan" yazılar popüler kültür eleştirisi yazılarıydı. Bir yazar için o yazarı kesinlikle çok okunacaklar listesine alacak konuları reddetmek kolay bir şey değil. Ama böyle şeylere tamah etmek de insanı başka biri yapıyor nihayetinde, göze alınacak bir risk değil. O popüler kültür eleştirilerini belli bir ideolojik pencereden yazmak bile insanı kurtarmaz, insan kendini sonunda magazin kahramanları arasında buluverir. Koşarak kaçası gelir insanın. Bu, meselenin bir tarafı. Diğer tarafı medyanın magazine isyanı.

Hilton haberlerine ambargo
Geçen haftalarda Hülya Avşar haberi yapılmazsa memlekette ne tür kalkışmalar, ne tür isyanlar çıkabileceği üzerine matrak bir yazı yazmıştım. Dünyanın en büyük haber ajanslarından Associated Press'in de aklına aynı soru takılmış olmalı ki, geçen günlerde bir hafta boyunca sosyetik güzel olarak kariyer yapan Paris Hilton'la ilgili haberlere ambargo koydular.
Denemek istemişler, bakalım kimse soracak mı, merak edecek mi diye. Kimse ne sormuş ne ilgilenmiş. Gazeteciler ve okuyucular, "Ne oldu Paris kızımıza?" diye bir an endişelenmemiş. Ajans, nihayet yaptığı numarayı açıklamış ve böylece aslında ne basının ne de okuyucuların Paris Hilton'a ihtiyacı olmadığını göstermiş oldu. Şimdi mesela bir hafta Türkiye'de de bütün gazeteler birleşip magazin-göğüs-göbek-bacak-dikizleme haberi yapmasa ne olur? Böyle bir deney yapmak için sözleşebilecek, böyle bir ortak hareketi göze alacak genel yayın yönetmenleri var mı acaba? Hiç değilse beş gün bu tür haberler vermeyince tiraj ne olacak diye deney yapacak cesur yürekliler var mı?
Star gazetesinde Mehmet Altan geçen hafta bir yazı yazdı. Kendi gazetesinin internet sitesinde, Türkiye siyasi gündeminin en yoğun olduğu günde en çok okunan haberin "göğüs güzeli" başlıklı haber olduğunu yazarak bu duruma küçük isyan etti.
Haklı bir isyan. Hele bir gazeteyi biçimlendiren aklı başında yöneticiler için fena halde kahredici bir durum. Ama hâlâ bilemiyoruz Türkiye basını olarak, insanların magazine ihtiyacı mı var yoksa biz onu gösterdiğimiz için mi insanları buna bağımlı, meraklı kıldık?
Bunu öğrenmenin tek bir yolu var. Ya halkımız isyan edecek göğüs bakamadı diye ya da bu magazin sarmalından sonsuza kadar kurtulacağız. Denemeye değmez mi ey Türk basınının yöneticileri?

milliyet



Bu yazı 977 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 20 Ocak 2008 Facebook'un ardındaki gerçek
    • 18 Ocak 2008 Kan bayrağı, bayrak kanı
    • 6 Ocak 2008 Koyu yeşil dua
    • 18 Kasım 2007 Çağrılmayan dil
    • 26 Ekim 2007 Bedelsiz söz
    • 16 Mart 2007 Rocky dönüyor! Bush da!
    • 11 Mart 2007 Paris Hilton İsyanı
    • 28 Şubat 2007 Bush evine dönecek!
    • 15 Eylül 2006 ABD'nin meselesi dünyayı gerdi!
    • 13 Eylül 2006 Biz de tuzağa düşmeyeceğiz!
    • 10 Eylül 2006 Erkekler özür dilemez!
    • 6 Eylül 2006 Başbakan'ın bittiği andır!

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,334 µs