Şuyuu vukuundan beter derler. Bu da böyle bir şey.. Akreditasyon düzenlemesi yapıyoruz diye gazeteciler hakkında teferruatlı fişler tutmuşlar..
Kimini 'TSK'nın karşıtı', kimini 'yandaşı' diye ayırmışlar.
'Dinci' parantezine aldıklarını ayrı değerlendirmeye tâbi tutmuşlar..
Hakkımızda ne yazılıp ne döktürülmüş, şimdilik bilmiyoruz.
Anlayacağınız, daha baştan mahkum etmişler abiler..
Okula almadılar ki karne vermediler diye üzülelim.
Bu durumda İlhan Selçuk'la aynı sepete koymadıkları için sevinmeli miyim...
Tuncay Özkan'la aynı kaderi paylaştığım için üzülmeli miyim?..
"Satmışım babasını bu dünyanın" deyip gülüp geçmeli miyim..
Jean Genet gibi "beni nasıl tanımlıyorsanız, oyum" deyip isyan mı etmeliyim?.
En iyisi Tuncay Özkan'a dönüp "İstersen Menemen'de poponu yırt, istersen ağzınla kuş tut. Sonunda aynı sepete koydular. Geçmiş olsun birader" mi demeliyim?..
***
Kurtuluş Savaşı komutanlarından Ali Fuat Cebesoy Paşa vardı..
Atatürk'le küs idi. Nutuk'ta "Komplocular" arasında zikredilmişti.
O zamanlar muhaliflerin arkasına türlü hafiyeler takmışlar..
"Müstemirren takip edilen zatlar" başlıklı fişler tutarlarmış.
'Müstemirren' eski dilde 'ara vermeksizin" anlamına geliyor..
Gel zaman git zaman.. "Silah arkadaşıyız. Şu oldu bu oldu.. Ölüleri gömelim, geçmişi de unutalım" deyip barışmışlar..
Böylece Ali F. Paşa, Halk Fırkası'ndan bağımsız milletvekili seçilip 'müstemirren takip edilen' zatlar arasından çıkarılıvermiş.
Bir zamanlar sakıncalı adam olan Paşa, bakın nasıl pir u pak edilmiş..
Dolmabahçe Sarayı'nın meşhur bir somaki hamamı varmış meğer.
Cumhuriyet'te ilk kez bu Paşamızın yıkanması için şerefine ısıtılmış.. Vay ki vay..
Bu somaki hamamı ki, 1869'da Sultan Abdulaziz'i ziyarete gelen Fransa İmparatoriçesi Eugenie-Marie'nin fildişi tenini okşamış..
Atatürk'ün kadrolu maiyetinden Haldun Derin anılarında anlatır:
"O zaman, Paşa'nın geçmişteki densizliklerinden arınabilmesi için demek Gazi bu çareyi buldu diye arkadaşlar aramızda gülüşmüştük."
Tuncay Özkan üzülmesin, bir densizlik yapmış yapmasına ama..
Onu da densizliklerden arındıracak bir somaki hamamı bulunur yahu...
Ömer Hayyam'dan şu mısraları patlatmanın tam da yeridir:
Neylesem bu benim iç kavgalarımla?/Pişmanlığım, kendime düşmanlığımla?
Sen bağışlasan da ben yerim kendimi/Neylesem bu yüz karam, bu utancımla?
Unakıtan'a “Seçim taşı” hortlatması
Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'a biri şöyle diyesiymiş.
"Sayın Bakanım şu işiniz seçim için alınmış bir karardır diye koku alıyorum".
Bakan Unakıtan, hazırcevap. Anında çakmış lafı..
"Kardeşim almayın böyle bir koku. O burnunu düzelt."
Bu tiplere öteden beri aşina olduğumuz için şaşırmadık.
1950'lerde CHP de, ret ve inkara dayalı siyaset izlerdi.
Metin Toker, 1954'de Samsun Limanı'nın temel atma töreniyle ilgili bir vakayı anlatır.
Halk Partisi, limanın denize atılacak ilk taşına "Seçim taşı" demiş.
Demokrat Parti seçimleri kazanmak için liman yapıyormuş.
CHP'liler, halk törene katılmasın diye propaganda yapmış, ama başaramamışlar.
Metin Toker, gözlemlerini Zafer gazetesinde yazmış. Şöyle:
"Memleketin hayrına da olsa, yapılan işlerden, yapanlar başkaları diye memnun bulunmayanlar sadece muhalif partilerin merkezinde oturup, lafıgüzafla uğraşanlar. Yoksa, ister Demokrat, ister Halkçı, ister Millet'çi, burada. Samsun'da tek bir insan gösteremezsiniz ki, limanın ilk taşı atılırken kalbi ile sevinç duymasın; bir uzun rüyasının nihayet tahakkuku karşısında gözü yaşarmasın."
Metin Toker devam ediyor:
Pek hoş bir Samsunluya rastladım. Bir kızmış, bir kızmış ki, aman Yarabbi..
"Bana ne yahu, ne diye yaptırırsa yaptırsın, yaptırıyor ya! Ona bakarım. Parti değil mi, tabii seçimleri kazanacak. Bunun yolu sadece halka dayak mı atmak? Yaptırır limanı, alır reyleri. Öteki yaptırsaydı, o alırdı. İş yapmak da kabahat oluyor; lafa bak.."
İnkar ve ret ile muhalefet yapanlardan bir yoğurt olmaz olmasına ama..
Yapacak bir şey de yok.
Can çıkar huy çıkmaz.
yenişafak
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle