En Sıcak Konular

Mahir Kaynak


Mahir Kaynak
0 0 0000

Uzun vade



Güncel olayların çekiciliği, yarattığı heyecan ve endişeler uzun vadedeki eğilimlerin göz ardı edilmesine neden olur. Herkes olayları en ince ayrıntılarına kadar tartışırken bunun nasıl bir eğilimin işareti olduğunu fark edemez. Oysa güncel olaylar bir sel gibidir, geriye sadece kum ve molozlar kalır.

Yaşadıklarımız uzun vadeli gelişmelerin ipuçlarını veriyor mu? Hangi değerlerin egemen olacağı, çatışmaların ne için yapılacağı ve hangi araçların belirleyici olacağını biliyor muyuz? Ülkemiz dünya ölçeğindeki gelişmelerden mi etkileniyor yoksa sadece iç dinamikler mi belirleyici rol oynuyor? Uzun vadeli öngörülere ihtiyaç var mı yoksa karşılaştığımız sorunları çözerek bütünü istediğimiz yöne çevirebilir miyiz?

Şu anda egemen görüş çatışmaların hem amacının hem de aracının ekonomik güç olduğu yönünde. Geçmişte tek belirleyici olduğu sanılan askeri güç ve bu alanda üstünlük sağlamak için yapılan ittifaklar çok anlamlı sayılmıyor. Tüm karşılaştırmalarda iktisadi faktörler göz önüne alınıyor ve bu güç rakamlarla ifade ediliyor. Geçmişte asker sayısı, silahların kapasite ve miktarıyla yapılan karşılaştırmaların yerini ekonomiyi anlatan sayılar alıyor. Mesela Çin’in geleceğin en büyük gücü olacağı bu eğilimler ölçülerek hesaplanıyor ve üstüne bir de nüfus faktörü eklenerek geleceğin egemeni tahmin ediliyor.

Bu genel eğilimden ülkemiz de payını alıyor ve ekonominin tek belirleyici olduğu genel bir kanıya dönüşüyor. Üstelik ekonomi niteliği ve geleceğe yönelik performansıyla değil rakamlardan ibaret olarak algılanıyor.

Durum buysa ve bu anlayış doğruysa askerin konumunun giderek alt sıralara düşmesi hem olağan hem de gerekli oluyor. Sonucu belirleyemeyen neden ön saflarda bulunsun ki? Üstünlük ve amaçları gerçekleştirmenin kansız ve daha az masraflı bir yolu varken, ekonomik araçlarla istenilen hedeflere kolayca varılabiliyorsa bu vahşi gücü hala sürdürmenin anlamı ne?

Geçmişte ordularla yapılan savaş arkasında bir kan denizi ve harabeye dönmüş ülkeler bırakır ve hemen ekonomik sorunlar ön plana çıkardı. Şimdi ekonomiyle yapılan savaş sonunda harap olmuş ekonomik yapılarla karşılaşırsak yeni sorun ve önceliğimiz ne olacak?

Türkiye’de askerin siyasi gücünün azaltılması mücadelede etkilerinin azalmasının bir sonucu mu yoksa çatışmada hala belirleyici olacağını düşünenler onu saf dışı mı etmek istiyor?

Ben önümüzdeki dönemde askeri gücün, özellikle bölgemizde, hala etkili olacağını düşünüyorum ve askerin etkisizleştirilmesini demokrasinin savunulması olarak değil, bu gücün rolünün azaltılmasını amaçladığını sanıyorum. Bu nedenle askerin, çeteleşme iddiasıyla yıpratılmasının yanlış olduğunu, eğer ortada görüş ayrılıkları varsa, bunun taraflardan birinin yenilgiyle çözüleceğini düşünmenin gerçekçi olmayacağını düşünüyorum.

Uzun vadede değer yargılarının aynı kalmayacağını, başarının ve insanın değerinin zenginlikle ölçüldüğü dönemin sonuna yaklaştığımızı söylemek tarihin seyrine aykırı mı sayılmalı yoksa bu değer yargılarının da tarihi bir kategori olduğu ve değişmesinin zamanının geldiği mi düşünülmeli? Bence günümüz, biz farkına varmasak bile, böyle bir değişimin işaretlerini taşıyor. Bir silah olarak kullanılan ekonomik güç, uğradığı ve uğrayacağı yenilgiler nedeniyle, etkisini sürdürmekle birlikte, belirleyici olma vasfını kaybediyor. Türkiye sahip olduğu ve etkinlik açısından kimsenin göz ardı edemeyeceği askeri varlığını, ekonomik ve düşünce gücüyle destekleyerek önemli bir aktör konumuna gelme şansına sahip. Bunu iç politikanın ve güncel sloganların etkisiyle kaybetmesi ciddi bir hata olur.

Bu askerin her yaptığının doğru olduğu anlamını taşımaz. Yanlış düzeltilir ama bu yanlışlar nedeniyle sahip olunan bir değer yok edilemez.



Bu yazı 923 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 5 Ağustos 2012 Yeni değil
    • 1 Temmuz 2012 Dünden bugüne
    • 13 Mayıs 2012 Yönlendirme
    • 14 Nisan 2012 28 Şubat
    • 8 Nisan 2012 Dış güçlerin rolü
    • 25 Mart 2012 Kürt sorunu
    • 11 Mart 2012 İstihbarat operasyonu
    • 4 Mart 2012 Zayıf yanımız
    • 19 Şubat 2012 Ekonomik kriz
    • 12 Şubat 2012 Suriye’de neler oluyor?
    • 29 Ocak 2012 Görüntü ve gerçek
    • 1 Ocak 2012 Siyaset ne işe yarar?
    • 25 Aralık 2011 Kim seçilecek?
    • 23 Ekim 2011 Ekonominin geleceği
    • 16 Ekim 2011 Ülkenin gücü
    • 17 Temmuz 2011 Karşı tarafın rolü
    • 10 Temmuz 2011 Yeni Osmanlıcılık
    • 25 Haziran 2011 Bakış açısı
    • 19 Haziran 2011 Değişen muhalefet
    • 11 Haziran 2011 Darbeyle hesaplaşmak

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,418 µs