0 0 0000

Eylem senaryoları... 

Mart sendromu akılların kurdu oldu, kemirmeye devam ediyor. Nevruz eksenli, Türkiye içinde planlanan kışkırtma ve eylem senaryoları gündemin ilk maddesi... Bu malum kaos senaryolarına dair son günlerde birbirinden ilginç yorumlar okuyorum, şimdi bu uzman yorumlarından birini aktarmak istiyorum sizlere, araştırmacı Mehmet Z. Öztürk’ün kaleme aldıkları içimi ürpertti, diyor ki;

‘Bugün gelinen son duruma bakıldığında; malum merkezlerin desteğiyle yapılan ‘demografi mühendisliği’ sonucunda, ülkenin ve toplumun yeterli kıvama geldiği düşünülmekte ve ilk hareket için kontak anahtarı çevrilmek istenmektedir. Süreç içerisinde artırılarak uygulanmak istenen bazı plan detayları bakın neler olabilir, varsayılan hesaplara dair dinamik bir analiz yapalım;

Bir futbol takımının süper ligden çekilmesi/çektirilmesi... (İtalya benzeri bir senaryo) futbol takımlarının bazılarının veya Futbol Federasyonu içine etnik ayrımcı kişi veya kişilerin yerleştirilmesi planlanabilir.

Bazı meslek gruplarının (Örn. Pazar esnafı, minibüs şoför ve sahipleri vb.) hak kaybına uğradığı/uğratıldığı zannının yaratılması veya bu meslek grubu mensuplarının buna inandırılarak sokak eylemlerine yönlendirilmesi... 21 Mart Nevruz kutlamalarında halkın provoke edilmesi, halk içine yerleştirilen eski-sabıkalı teröristler ile topluluk içine sızdırılan silahlı militanların açık silahlı eylem başlatması düşünülebilir...

Büyük şehirlerin önemli semt ve bölgelerinde mafya-çete desteği de alarak PKK terör örgütü işbirliği ile geçici kurtarılmış bölgeler ilan edilmesi, bayrak, pankart açılması, sokak ya da binaların ele geçirilmesi, halkı yıldırıcı, kışkırtıcı eylemlerin başlatılması... Resmi makamlara ait kritik binaların korsan gösteri şeklinde ele geçirilmesi, bayrak-pankart açılması, kundaklanması (nüfusa daireleri, tapu daireleri vs.) kaos planları içinde yer alabilir...

Ve şimdi de Türkiye dışındaki planlara, yapılmak istenilenlere bakalım, Türkiye dışından içeriye yönelik tetikleyici etki yaratması istenilen muhtemel hazırlıklar da bakın neler olabilir; Barzani’nin peşmerge tugayları Bağdat’a indirilip, Irak ordusuna yamanmak ve de yaratılan Sünni-Şii çatışmasına müdahale grubu olarak Bağdat merkezli güvenlik önlemelerine memur edilmek istenebilir. Böylece Kürt Tugaylar, uluslararası sisteme çözümleyici ve barışçı ‘Kürt siyaseti unsuru’ ve ‘Kürt ordusu’ görüntüsü ile tanıtılması sağlanabilir.

Son dönemde Kerkük üzerinden ortaya atılan ‘Irak Kuzey’ (Kürt) politikaları ‘askeri stratejiler’ gereği doğu istikametinde Musul’a kadar uzatılarak, Irak Kuzeyi tartışmalı bölgesi ikinci petrol kaynağı Musul ile birleştirilebilir. Bağdat’a inen peşmerge tugaylar sayesinde Musul’da oluşabilecek bir Arap hareketi de zayıflatılmış, Bağdat desteğinden yoksun bırakılmış olacaktır.

Kerkük-Musul ‘askeri’ ve ‘enerji alanları’ stratejileri Kıbrıs adası hattı ile birlikte gündeme getirilerek birleştirilebilir, böylece Irak Kuzeyi sorunu çok uluslu sistemin sorunu haline getirilmiş olacaktır. Türkiye’nin de gelişmeler karşısında haklı olarak taraf olmasına ve tavır almasına Batı ‘sorun çıkaran ülke’ statüsü ile cevap verilecektir, verilmek istenmektedir.

Varsayılan bu plan dahilinde Talabani daha diplomatik bir tavır sergileyebilir, Barzani ise danışıklı-dövüş gereği savaşçı-şımarık lider pozisyonu üstlenecektir. Başta kendisi olmak üzere partisinin siyasi üyeleri (Irak kuzeyinde sözde Kültür Bakanı Felakedin Kakey gibi) ‘bölgesel politik söylemler gerçeği’ adı altında Türkiye’yi kışkırtmaya devam edecektir.

Irak kuzey bölgesinde Talabani-Barzani-Halilzad üçlüsü Irak merkezi yönetiminden bağımsız ve merkezi yönetimi yok sayarak Irak kuzeyi ile ilgili ortak kararlar alması da söz konusu olabilir... (Petrol ve Kerkük sorunu ile Çevre devletinin Irak’a müdahalesi hakkında şubat sonunda Süleymaniye-Dukan / Irak’ta bu üçlü toplanıp bazı ortak kararlar almıştı). Irak kuzeyinde, Barzani Kerkük’ü bahane ederek Diyarbakır üzerinden söylemlerde bulunmaya, Nevruz kutlamalarını politik polemik konusu haline getirmeyi sürdürmesi planlanmaktadır. İlaveten, peşmergenin de, sözde bir ordu gibiymiş gibi gösterilip Amerikanvari bir kahramanlaştırma haberleriyle dünya basınına servis edilmesi planlanmaktadır... Bitmedi, Türkiye ve Avrupa’da yaşayan ayrılıkçı Kürt gruplar AB kurumlarına ve yöneticilerine 2006 Haziran ayında olduğu gibi Türkiye aleyhtarı mektuplar ile yaratılan sözde ‘Kürt politikasına’ dikkat çekmesi de istenecektir.’

Evet, ötesi yorumu da sizlere bırakıyorum efendim...
 
akşam

Bu yazı 723 defa okundu.