En Sıcak Konular

Nazlı Ilıcak


Nazlı Ilıcak
0 0 0000

“Stratejik Vizyon” ne demek?



Ziyaretten çıkan belki en önemli sonuç, iki ülke dışişleri bakanlıklarının üzerinde bir süredir çalıştıkları “Stratejik Vizyon” belgesi olacak. “Stratejik Vizyon” ne demek?

Benim anladığım şu: Soğuk Savaş sonrasında önemini kaybedeceği ileri sürülen Türk-Amerikan ilişkileri, Birinci Körfez Savaşı’ndan sonra yeniden önem kazandı. Bir önceki ABD Başkanı Bill Clinton 1999’da, önce Başbakan Ecevit’i Washington’da ağırlarken, sonra Ankara’yı ziyareti sırasında Türk - Amerikan ilişkilerini pek çok alandaki işbirliğini ifade eden “Stratejik Ortaklık” kavramıyla nitelendirdi. Türkiye’nin Irak’ın işgalinde ABD ile işbirliği yapmaması üzerine “Stratejik Ortaklık” kavramı kullanılamaz oldu; her şeye rağmen devam eden işbirliği, “Enhanced Partnership / İlerletilmiş Ortaklık” kavramıyla anılmaya başladı. Fakat iki ülke arasındaki ilişkilerin tanımı yapılmadığı için, iki ülke arasındaki ilişkilerin niteliği, Irak, PKK, Hamas, İran gibi tek tek konulara göre tanımlanmaya başladı.

Bunun sakıncalarının giderilmesi için, işbirliğinin genel çerçevesinin, üzerinde anlaşılacak bir metin ile tarif edilmesi ihtiyacı ortaya çıktı. Bu metin imzalanmayacak, hukuki bir bağlayıcılığı olmayacak, ama kamuoyuna açıklanacak bir referans kaynağı olacak. Gerçekte Türkiye’nin Rusya’dan Tunus’a kadar uzanan birçok ülke ile ikili ilişkilerini düzenleyen ve eylem planı olarak anılan belgeler mevcut. Ancak Türkiye ile ABD arasındaki ilişkilerin stratejik niteliği, bu belgenin “Stratejik Vizyon” belgesi olarak anılmasının gerekçesi. Yakında açıklanması beklenen bu belgenin belki en temel yararı şu olacak: İki ülke arasındaki üst düzey temaslar belirli bir düzene bağlanacak, danışma mekanizmaları güçlendirilecek ve böylelikle ilişkilerde “sürpriz”lere yer kalmayacak.

Üst düzey dışişleri yetkililerinin verdiği bilgilere göre, Rice’ın İran’la ilgili olarak Ankara’ya verdiği mesajlar şunlar: Askerî seçeneği elde tutuyoruz; ancak İran’a saldırmak gibi bir kararımız yok. Esas amacımız İran’ın nükleer silahlanmasını önlemek için oluşan uluslararası ittifakla birlikte davranmak. Ankara’nın Rice’a mesajları ise şunlar olmuş: İran’ın nükleer silah edinmesini kesinlikle istemiyoruz; ama nükleer enerjiden yararlanma hakkı vardır. Uluslararası toplulukla birlikte davranmaya hazırız; fakat İran’ın komşumuz olması nedeniyle hareket alanımız sınırlıdır. Yaşanan krizde ne askerî müdahale, ne de yaptırımlar netice verebilir; doğru olan Tahran’la diyalog yoluyla netice alınmaya çalışılmasıdır. Yalnız İran’ın nükleer silahlanmasının önlenmesi değil, bütün bölgenin nükleer silahlardan arınması hedef olmalıdır.

Türk - Amerikan ilişkilerinin sağlıklı bir temelde yürümesinde elbette ki her iki ülkenin de yararı var. Irak’ın işgali dolayısıyla yaşanan bütün olumsuzluklara rağmen, Ankara kadar Washington’un da ilişkilerin düzeltilmesine önem vermesinin nedeni, muhakkak ki büyük ölçüde örtüşen değerler ve çıkarlar. İki başkent arasında uyumsuzluklara ve “sürprizler”e mahal bırakmayacak danışma mekanizmalarının kurulması ileriye dönük olumlu bir adım. Ne var ki Washington, Türk kamuoyundaki itibarının yerlerde sürünmesinin sorumluluğunu hâlâ Türk hükümetinin “ilişkilere sahip çıkmamasına” ya da “Türk medyasındaki anti-Amerikanizm”e yüklüyorsa, fena halde yanılmaya devam ediyor. Eğer Türkiye kamuoyunda Washington, görülmemiş ölçüde büyük bir itibar kaybına uğramışsa, bunun nedenini Irak’ta öldürülen on binlerce masum insanın vebalinde, Abu Gurayip’deki işkencehanelerde, Guantanamo’daki hukuksuzluklarda, PKK’nın yalnız Kandil Dağı’nda yuvalanan militanlarında değil Bağdat’a kadar bütün Irak’a yayılan faaliyetlerinde aramalı.

Bu yazı 1,479 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 31 Ağustos 2012 AK Parti geriliyor mu?
    • 24 Ağustos 2011 Hasdal toplantısı... Balyoz Çalıştayı
    • 10 Ağustos 2011 Bilgi Destek Dairesi'ndeki bilgisayarlar niçin silindi?
    • 5 Ağustos 2011 YAŞ'ta uyum sağlandı
    • 30 Temmuz 2011 Asker-sivil ilişkileri ve toplu istifa
    • 26 Temmuz 2011 BDP'ye empati tavsiyesi
    • 11 Haziran 2011 Kılıçdaroğlu ve yolsuzluk
    • 21 Mayıs 2011 Kasetler, tahminler ve siyaset mühendisliği
    • 9 Mayıs 2011 Şiddet mi, barış mı?
    • 2 Mayıs 2011 Subay eşlerine siyaset dersi
    • 1 Mayıs 2011 1 Mayıs Bayramı
    • 21 Nisan 2011 Maddelerdeki çelişki ve kafa karışıklığı
    • 20 Nisan 2011 YSK'nın, ''memnu haklar'' gerekçesi
    • 18 Nisan 2011 Şener, tek başına
    • 19 Mart 2011 Medya 2010 ve mantık
    • 9 Mart 2011 Ulusal Medya 2010/Amaç ve Strateji
    • 5 Mart 2011 Zekeriya Öz'e soruşturma açılamaz mı?
    • 24 Şubat 2011 Oda TV, Nedim Şener ve Ahmet Şık
    • 8 Şubat 2011 Kâğıttan kaplan!
    • 17 Ocak 2011 Türkiye'de sivil vesayet mi var?

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,034 µs