En Sıcak Konular

Rüşdü Paşa



Rüşdü Paşa
0 0 0000

Denetim iktisadına geçiliyor yeni bir felaket daha



“faşizmi çocuklar da anlayabilir
dayak yemektir serseri bir babadan”
ergin günçe

Türkiye’de bir kriz yaşanıyor. Kriz her yerde. Okulda, ailede, bürokraside, hastahanede, hapishanede. Doğru anlamda tüm ‘içerilerde’ kriz var. Krizin genel nedeni, reformdur.

İlk

Anlatıldığına göre, Mustafa Reşid Paşa ve takımı, yakın geçmişte bir reform devri başlattı.

Başlama ile birlikte ise, toplumsal ilerlemeye geçildi. Reform üstüne reform yapıldı. Türkler ise yapılan işlerin içeriğine değil, yapılış tarzına ve sonuçlarına bakarak Tanzimatçıları tutmadı. Üç adam, Tanzimatçı, Mustafa Reşid, Ali ve Fuat, halk tarafından öldürülme korkusu ile yaşadılar. Reform yapanlar Türklerin kendilerini öldüreceğinden korktular. Mustafa Reşid, Ali ve Fuad, reform işini ciddiye aldılar mı? Ahmet Cevdet Paşa’ya göre, kimsenin birşeye inandığı yoktu. Tarihçi’ye göre tanzimat partisi üyeleri için Tanzimat Fermanı, bir tekniktir, Batılılardan para tırtıklamak tekniğidir.

19.yüzyılda ne yapıldıysa bugün de o yapılıyor. Aynı olanlar şunlar: Reformların içeriği, reformcuların fayda fonksiyonu, Türklerin reformculara bakışı, Batılıların reformlar hakkındaki söyledikleri ve reformların sonuçları.

‘Model’, hatta ‘plan’ olarak algılanan şey, aynı anda işleyen ilişkiler bütünüdür. Gerçekte, her toplumdaki ilişki sistemidir. Kendi halinde olan toplumlar uzun süre aynı kaldılar. Modernite, müdahale anlamına geldi. Modernleşme, model olarak kullanıldı. Kendi halinde yaşayan kültürlere, toplumlara, kabilelere, kelimenin doğru anlamıyla, girildi. Kendiliğinden, doğal olan herşey yok edilmeye başlandı. Süreç, bugün globalleşme olarak devam ediyor.

Tezler

1.Mustafa Reşid, büyük tüccardır. İnanmadığı metni okudu, para kazandı.

2.Reform partisi üyelerinin tamamı, süreç içinde, zengin oldu.

3.Irak'ta yaratılan belirsizlik orta doğu'da yaratılacak belirsizlik sadece kontrol içindir.

4.Şeytan'ın en büyük numarası olmadığına inandırmasıdır. 

5.Kahramanlar, kapatılma döneminde ortaya çıktılar. Hastane, hapishane, aile ve bürokrasi kapatılma kurumları sayıldı.

6.Türklerin kahramanları vardır. İlk kahraman, büyük kurtarıcıdır. İkincisi, Nazım. Üçüncüsü, Menderes. Son Kahraman, Deniz Gezmiş.

6.Kapatılma dönemi sona erdirildi. 1990’lı yıllarda. Artık kahraman yok. Bundan sonra kimse de tutuklanmayacak.

7.Denetim dönemi başladı. Yenidir.

8.Türkler, denetim altındadır.

9.Denetim, doktrin ve sermaye ile sağlanıyor. Sermaye, borçlanmanın ve yolsuzluk iktisadının genel adıdır.

10.Bundan sonra, belirsizlik ortamında denetim inşaa edilecektir. 

Dönüşüm

Reform, imkansızdır. Reform yaparak toplumsal hayat değiştirilemiyor.  Türkiye’de reform süreci bir müdahale tarihidir. Açık yazılırsa şudur: Batı’nın Türkiye’ye müdahale tekniğinin adı, reform oluyor.

İçerideki reformları kim yapıyor? Yaptıran Batılıdır. Yapan ise tüccarlardır. Mustafa Reşid, tüccar idi. Özal da öyledir.  Kaçınılmaz olan reformlar ilan edildi. Bunların gerçekleştirilmesi için, Türklerden bedel istendi. Türkler, reformculara inandıklarından değil onlardan kendilerini korumak için istenen bedeli hemen ödeyerek paçayı kurtarmak istediler. Kurtarabildiler mi? Çok hayır.

Batılı, Türkiye’de neden reformdan yana? Kurumların işinin bittiği biliniyor. Söz konusu olan yeni kontrol sistemine kadar bu kurumların can çekişmesini sağlayıp Türkleri oyalamakır. Batılı işini iyi yapar.

Dönüşüm yok. Dönüşenler iktisadi anlamda, reformculardır. Para kazandılar. Yedikleri içtikleri dışardan geldi. Ayarlandılar. İş, iktisat alanında vahim bir hal aldı. Reform partisi, Türklere piyasa iktisadı kavramını dayattı. Türkeli’nde olacak olanın ne olacağını reformcular biliyorlardı, tam da o oldu: Piyasanın ele geçirilmesi ve mafia iktisadı. Yeniden dağıtımcı model olarak mafia iktisadına geçiş Türklerde yalnızca adalet duygusunun ortadan kalkmasına yol açmadı aynı zamanda adalet ile ilgili kurumların yok olmasına neden oldu. Piyasanın girmediği her alan mafia iktisadına devredildi. Piyasa ise ele geçirildi. Sömürgeleştirmeyle, fiyatların düşürülmesiyle ve borçlanmayla piyasayı yabancılar ele geçirdiler. Türkeli’nde kapitalizm üretim için değidir. Tüketim içindir. Batılı, kurduğu üretim tesislerini Türklere vermedi. Türklere para vedi, Türkler Batılıdan mal aldı. Para, borç olarak yazıldı. Faizinden Batılı gelir elde etti. Batılı başkenttekiler ise borç üzerinden Türkleri kontrol etti. Hadise budur.

Gelecek

İki asırdır reform yapılıyor. Reformcuların sermaye stoku ve halkın soyulması dışında ne değişti, sorulmalıdır.

Nafer Ermiş’in yazdığı şudur: “Newton’un yaptığı gibi soruyu tersine çevirerek yüzyıllardır çözülemeyen bir meseleyi çözebiliriz. Newton’dan önceki son üç yüz yıl içinde bilim adamları ‘Maddeyi hareket ettiren nedir?’ sorusunun yanıtını aradılar ve bulamadılar. Bilim adeta tıkanıp kalmıştı. Newton soruyu tersyüz etti ve sorun hızla çözüldü. ‘Bir maddeyi durduran nedir?’ Çünkü maddenin doğal hali hareket haliydi.”

İki soru sorulmalıdır.

Bir: Türkiye’de neden reform yapılıyor? Reformcuların yanıtı açık. Söyledikleri, doktrindir. Türkeli’nde doktrin dışında görüş bildirmek dahi vatana ihanet sayıldığından Türklerin ne dediği şu ana kadar hiç duyulmadı.

İki: Türkler neden kısa vadeli düşünüyor? Kısa vadeli düşünmek, tarihsiz ve geleceksiz olmak olduğuna göre Türkler yok olmaya neden razı oluyorlar?

Soru sormadan ve uzun vadeli düşünmeden bir gelecekten söz edilemez. Aksi, delirmektir. Herkesin kendi tarzında.

rusdupasa01@hotmail.com



Bu yazı 1,186 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 4 Temmuz 2012 korku zamanın kaybedilmesidir
    • 4 Nisan 2012 Nietzche bir gelecek tarihçisidir
    • 7 Mart 2012 Mesele Bir Şapka Meselesidir
    • 6 Şubat 2012 Yerliler 1986 Nereye
    • 26 Ocak 2012 Bakış açın yoksa, sen yoksun
    • 9 Ocak 2012 kıyamam sana
    • 22 Kasım 2011 İtalyan Düşü
    • 16 Kasım 2011 evine dön
    • 3 Kasım 2011 İktisatçı
    • 1 Kasım 2011 Arzu
    • 27 Ekim 2011 Ayakta kalmak
    • 11 Ekim 2011 Yöntem
    • 29 Eylül 2011 yalan
    • 16 Temmuz 2011 Kendin olmak bir saldırıdır
    • 22 Haziran 2011 kaçış
    • 26 Mayıs 2011 obama’ya açık mektub
    • 23 Mayıs 2011 kafka’nın dûnyasındayım (*)
    • 18 Mayıs 2011 geçmiş sonradan gelir
    • 14 Mayıs 2011 hakikatin rengi yeşildir
    • 11 Mayıs 2011 halk günü

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    9,595 µs