Nazlı Ilıcak
0 0 0000
Öyle milliyetçilik olmaz
İki kutuplu dünya dengesinden, tek merkezli dengeye geçildiğini kabulleniyoruz. Nedir o merkez? Tabii ki ABD. Avrupa Birliği de onun uydusu gibi bir konumda, her ne kadar öyle değilmiş gösterileri yapma ihtiyacından vazgeçmiyorsa da.
Ve biz yeni dünya dengesinin merkezine şiddetle muhalifiz! Peki hangi denge hesabı ve stratejisi adına? Varmak istediğimiz hedef noktalar ve onları belirleyen istikamet çizgisi nedir?
Uzaktan bakınca şöyle bir izlenim edinirsiniz:
Bizim zengin kaynaklarımız var, onları değerlendirecek bilgili kadrolara da sahibiz; fakat ABD ve Avrupa Birliği buna izin vermiyor ve bir müstemleke gibi bizi sömürüyor. Onlarla olan bağlarımızı koparıp ilişkilerimizi kesersek her şey kendiliğinden çözülür ve yoluna girer.
Böyle midir durum? Böyledir de onun için mi sabahtan akşama bunlar şöyle batırırlar, şöyle parçalarlar, şöyle sömürürlerle yetinen ve ha bire aynı şeyleri tekrarlayan yazılar yazılıp nutuklar çekiliyor?
İyi ve sağlıklı ilişkiler kurmanın yollarını aramıyoruz. Öyle olsaydı, üslup böyle olmazdı. Peki, dünyanın en büyük siyasî-ekonomik gücüne karşı reddiyeler düzüp adeta felsefeler üretir isek; (Kurun şişkinliği nazara alındığında) 3-4 bin dolarlık millî gelirle, bu tarımla, bu dış ticaret açığıyla, bu işsizlikle, bu bölücülük mazarratıyla, bu aydın yoksulluğuyla, bu demokrasiyle biz hangi alternatif projenin takipçisi olacağız?
... Bulgaristan yeni bir anlaşma yaptı; uzun yılların Demir Perde ülkesi, Varşova Paktı üyesi, Amerikayla iyi olmak için her fırsattan yararlanıyor. Yarın, öbür gün; Trakyayı sular altında bırakan baraj açma uygulamalarına ayrı bir küstahlık eklerse hiç şaşırmam.
... Bireysellik övülür. Bizde bireyselliğin en aşırı sivrilikleri mizacımıza işlemiş haliyle var. Düşünce diye ifade edilenlerin çok büyük bir kısmı bizde, bireysel ve tepkisel tatmin ihtiyaçlarıyla ilgilidir. Böyle olursa bu toplum ne kazanır, şöyle olursa ne kaybeder?in muhasebesi yapılıyor falan değil. Bozulmuş adamın kafası! Çekilip gitsinler, sinirime dokunuyor. İstemem onlardan gelecek hayrı! psikolojisi, ciddi bilinen veya hiç değilse öyle olması umulan kişilere bile hakim.
... Batı, Filistine yardımı kesti ve Filistin halkı çok dramatik haller yaşamaya doğru hızla sürükleniyor. Filistinin eylemler yaparak yaşayabilmesi bile Batının yardımına bağlı! Filistinin eylemlerini hamasetle destekleyenlerin cebinde akrep var! Onlardan para çıkmaz; sadece bireysel eşantiyonlarla caka satarlar ve önemli yardımlarda bulunuyormuş havasını verirler.
... Kim kime, niçin, nasıl güveniyor, anlamak mümkün değil.
Şimdi Amerikanın Ortadoğu masasında; Peşmerge var, Yahudi var, Bulgaristan var. Onlara dayanarak strateji geliştirmeye çalışıyor. Biz de diyoruz ki: Ya onay ver, Irakın Kuzeyine girelim; yahut da sen temizle şu PKKyı. Amerika istese, Iraktaki kampları vurup dağıtır, elebaşlarını da birkaç kamyona bindirip bize teslim eder. Apoyu teslim ettiği gibi... Ve bir diplomatik manevrayla biz bunu sağlayabiliriz. Ama şartlar hiç öyle değil ve karşılıklı görüşmelerimiz, hiçbir şey söylemeden, söyleyemeden, müphemiyetle örülüp dokunan sıkıntılı ve boş mükalemelerden ibaret. Temennileşiyoruz ve ilişkilerimizin iyileşmesine dair umut belirten nezaket cümleleri teati ediyoruz! Bir siyasetçi de diyor ki: Böyle olmaz. Çözüm, bizsiz yapamayacaklarını hatırlatıp vurgulayan dinamiklerimizi harekete geçirmemizle bulunur. Soğukluk yetmiyor; biraz da endişe uyandırmamız lazımmış. Amerikaya demeliymişiz ki: Bak İranda Türkler var, Orta Asya zaten bizden, benim canımı daha fazla sıkarsan, oralardaki dengelerini bozarım senin.
Hasmane davranma yolu iyice açılırsa, senin borsanı bir günde altüst eder adam. Bunu düşünemiyor musun?
... Böyle milliyetçilik olmaz. Milliyetçilik; bu milletin, bu toplumun, bu ülke insanlarının bugününü, yarınını, işini-aşını-ışığını-huzurunu, mutluluğunu, sağlığını, eğitimini, birliğini, dirliğini düşünmek demektir. Mutedil, müspet, hayırlı milliyetçilik; sağlam bilgiyle, ufuklu akılla, sorumluluk şuuruyla, medenî ve fikrî cesaretle, ihata ve terkip özgünlüğüyle, gerçekçilik vukufuyla olur.
Bu yazı 1,124 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
31 Ağustos 2012
AK Parti geriliyor mu?
-
24 Ağustos 2011
Hasdal toplantısı... Balyoz Çalıştayı
-
10 Ağustos 2011
Bilgi Destek Dairesi'ndeki bilgisayarlar niçin silindi?
-
5 Ağustos 2011
YAŞ'ta uyum sağlandı
-
30 Temmuz 2011
Asker-sivil ilişkileri ve toplu istifa
-
26 Temmuz 2011
BDP'ye empati tavsiyesi
-
11 Haziran 2011
Kılıçdaroğlu ve yolsuzluk
-
21 Mayıs 2011
Kasetler, tahminler ve siyaset mühendisliği
-
9 Mayıs 2011
Şiddet mi, barış mı?
-
2 Mayıs 2011
Subay eşlerine siyaset dersi
-
1 Mayıs 2011
1 Mayıs Bayramı
-
21 Nisan 2011
Maddelerdeki çelişki ve kafa karışıklığı
-
20 Nisan 2011
YSK'nın, ''memnu haklar'' gerekçesi
-
18 Nisan 2011
Şener, tek başına
-
19 Mart 2011
Medya 2010 ve mantık
-
9 Mart 2011
Ulusal Medya 2010/Amaç ve Strateji
-
5 Mart 2011
Zekeriya Öz'e soruşturma açılamaz mı?
-
24 Şubat 2011
Oda TV, Nedim Şener ve Ahmet Şık
-
8 Şubat 2011
Kâğıttan kaplan!
-
17 Ocak 2011
Türkiye'de sivil vesayet mi var?
Yorumlar
+ Yorum Ekle