En Sıcak Konular

Ahmet Hakan


Ahmet Hakan
0 0 0000

Ben oynamıyorum



EN son söylenmesi gerekeni en başta söyleyeyim:

Ne eline silah alıp Danıştay yargıçlarına kurşun yağdıran o "avukat", hükümetin ve hükümetin arkasında duran kesimlerin temsilcisidir...

Ne de ordu mühimmatını çalıp suikast planları falan yapan, asker ve sivil kişilerin oluşturdukları "Atabey" adlı çete, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin temsilcisidir.

Eğer...

Birileri önümüze serdikleri belge ve bilgilerle, "Bütün suç hükümette" sonucunu çıkarmamızı sağlamaya çalışıyorsa...

Bilin ki:

Bunu yapanların amacı, gerçeği ortaya çıkarmak değil, siyasi bir sonuç almaktır.

Eğer...

Birileri önümüze getirdikleri bilgi ve belgelerle, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yıpratılmasına aracılık yapıyorlarsa...



Bilin ki: Bunu yapanların amacı, kendi pozisyonlarını korumaktır.

***

Şunu fark etmeliyiz:

Avukata "Hükümetin adamı", çeteye "Ordu’nun temsilcisi" muamelesi çekmek, bu ülkeye yapılabilecek en büyük kötülüktür.

Ne yani?

Bir taraf, "Sizin bir katiliniz var" diye bağıracak.

Öbür taraf da buna karşılık, "Sizin çeteniz var" diye haykıracak.

Ve bu kavgayı izleyen bizler de, siyasi meşrebimize göre, bu seslerden birinin yanında hizalanacak mıyız?

Eğer hükümete yakınsak.

"Avukat" odaklı komplo teorilerinin peşinden mi koşacağız?

Eğer hükümet karşıtıysak...

"Çete" konulu komplo teorilerinin peşinden mi koşacağız?

Yani... Ya "Hükümete komplo kuruluyor" diyenlerden...

Ya da "Türk Silahlı Kuvvetleri’ne komplo kuruluyor" diyenlerden mi olacağız?

Peki buradan ne çıkacak? Huzur mu? Barış mı? Mutluluk mu? Zenginlik mi? Refah mı?

Kısacası...

Bize sunulan bu iki "zalim seçenek"ten birine teslim olmak dışında bir şansımız yok mu?

***

İşte buradan ilan ediyorum:

Ben bu oyunda yokum!

Ne "katil"den yola çıkılarak yapılan siyasi analizlerin ve yönlendirmelerin dolduruşuna gelmek istiyorum...

Ne de "çete"den yola çıkarak yürütülen yıpratma kampanyalarının ve çarpıtmaların peşine takılmak.

Benim için olay, iki açıdan da çok nettir:

BİR: Bu topraklarda "yanlış bir dini bilinç"in etkisiyle, kendisini Allah’ın askeri sayan bir "beyinsiz" çıkar ve yargıçlara kurşun yağdırır. Bunun için gerekli olan iklim yaratılmıştır.

İKİ: Bu topraklarda "yanlış bir ulusal bilinç"in etkisiyle, kendisini "vatan kurtaran aslan" sanan beyinsizler çıkar ve ordu mühimmatını çalarak eylem planı yapar. Bunun için de gerekli olan iklim yaratılmıştır.

O halde...

Ne "katil"in sunduğu imkanlardan yararlanarak siyasi ikbal peşinde koşanların oyununa gelelim... Ne de "çete"nin sunduğu imkánlardan yararlanarak, mevzi sağlamaya çalışanların gazına gelelim.

***

İşte buradan bir kez daha haykırıyorum:

"Ben bu kirli oyunun figüranı olmak istemiyorum."

Talebim nettir:

Eline silah alıp "Türban" için yargıç öldürmeye yeltenen o avukat, hangi siyasi iklimden yararlanmıştır?

Başbakan işte bu soruyu sormalı ve manyaklara cesaret veren o siyasi iklimi ortadan kaldırmalıdır.

Ankara’nın göbeğinde ordudan çaldıkları mühimmatla suikast planları yapan "Atabey" çetesi, hangi siyasi gazlamanın etkisinde kalmıştır?

Her fırsatta "Vatan elden gidiyor" diyenler, "Devletimiz için kaygılanıyoruz" diyenler, işte bu soruyu kendilerine sormalı ve bu mühimmat hırsızlarına cesaret veren siyasi iklimi ortadan kaldırmalıdırlar.

Bu yazı 933 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 1 Temmuz 2010 Yeter ki Tayyip gitsin duygusu
    • 3 Eylül 2009 Umreden mahrem notlar
    • 26 Şubat 2009 28 Şubat bitti mi?
    • 22 Şubat 2009 Aydın Doğan’la bir fasıl gecesi
    • 9 Şubat 2009 Hastasıyım bu istismarın
    • 18 Ocak 2009 Benim gözümle Kemal Gürüz
    • 24 Kasım 2008 CHP’nin Tayyip’i
    • 6 Ağustos 2008 Ahmedinejad’ın Anıtkabir’de ne işi var
    • 23 Temmuz 2008 Kandıra’dan mesaj var
    • 9 Temmuz 2008 Gaza gelme Latif Abi
    • 4 Haziran 2008 Önder Sav’a açık mektup
    • 25 Mayıs 2008 Kısa Türkiye tarihi
    • 19 Mayıs 2008 Ağustosta rapsodi
    • 7 Mayıs 2008 Asılmışların paylaşımı
    • 5 Mayıs 2008 Biri Tayyip’e fısıldadı: Parti kapatılmayacak
    • 10 Nisan 2008 Organize’de iki saat
    • 13 Mart 2008 Bayan Çölaşan yalan söylüyor
    • 7 Mart 2008 Da Vinci Baykal’ın şifresini çözdüm
    • 2 Mart 2008 Yaşar Paşa’ya da bir şey söylenir mi?
    • 17 Şubat 2008 Artık şu İranlılara yüz vermesek diyorum

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,560 µs