En Sıcak Konular

Sami Kohen


Sami Kohen
0 0 0000

Bu fırsat kaçmamalı...



BUSH yönetiminin aslında yaptığı şey, bir U dönüşüdür... Şimdiye kadar "haydut ülke" listesindeki İran'la temas kurmak şöyle dursun, onu siyasi ve ekonomik baskılarla -hatta askeri tehditlerle- "yola getirmeyi" hedefleyen Washington, şimdi Ahmedinecad rejimine diyalog için elini uzatıyor.

Gerçi bu beklenmedik jest, koşulsuz değil. Nitekim öneriyi açıklayan Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice, "Biz İran halkının sivil nükleer enerjiye sahip olma hakkını kabul ediyoruz" derken, Tahran'ın uranyum zenginleştirme programını askıya alması şartını da açıkça dile getirdi.

Ancak Bush yönetiminin İran'la aylardan beri tırmanan nükleer krizi sadece "sopa" göstererek değil, diğer dost ülkeler gibi "havuç" sunarak, diğer bir deyişle, diplomasi yoluyla halletmeye razı olması önemli bir gelişme.

Sopa yerine havuç

Bu krizin başından beri Batı Avrupa ülkeleri, Rusya ve Çin, bu soruna barışçı bir çözüm bulmak için yoğun çaba harcıyorlar. ABD, Tahran'la direkt temasta bulunan bu ülkelerin çalışmalarının dışında kalmayı (ve sadece "sopa"yı göstermeyi" yeğledi. Şimdi Bush yönetimi yaptığı öneriyle İran'la ilgili yaklaşımını değiştiriyor ve bu gruba açık destek veriyor.

Irak'la başı derde giren, İran krizi yüzünden petrol fiyatlarındaki anormal artışlardan rahatsız olmaya başlayan ABD'nin bu tutum değişikliğinde, kuşkusuz bu grubun ve uluslararası camianın telkinlerinin de büyük payı var. Bush yönetimi, bu açılımı yaparak topu İran'a attığı gibi, dost ve müttefiklerinin desteğini de kazanmış oluyor.

Nitekim tepkiler de bu yönde. Avrupa ülkelerinden Rusya'ya ve Çin'e kadar, uluslararası camianın çok geniş bir kesimi ABD'nin bu açılımına desteğini ifade etmiş bulunuyor. Rusya Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov'un deyişiyle, "ABD'nin bu jesti anlaşmazlığın çözümü için bir şans" olarak görülmelidir.

Yaptırım yerine yatırım

Tahran'dan gelen ilk tepkiler, İran'ın bunu öyle görmediğini ortaya koyuyor. İran Dışişleri Bakanı Muttaki -ABD'nin diyalog önerisinin önemini belirtmekle beraber- zenginleştirilmiş uranyum programından vazgeçmenin söz konusu olamayacağını, bunun İran'ın "doğal ve meşru hakkı" olduğunu öne sürüyor.

Bu, İran'ın "son kararı" mı?

Umarız değildir. Çünkü bölgede büyük tehlikeler yaratabilecek olan nükleer anlaşmazlığın halledilmesi için böyle bir fırsat bir daha gelmeyebilir.

* Eğer İran hükümeti bu şansı iyi kullanırsa, ABD dahil uluslararası camiadan ekonomisine ve hatta enerji programına aktif destek sağlaması mümkün olacaktır. Nitekim İngiltere-Fransa-Almanya grubu İran'ın uranyum zenginleştirme projesini askıya alması halinde, özendirici bir "teşvik paketi" hazırlamıştır. O zaman, İran'a "yaptırım" değil, "yatırım" gelecektir...

* Ama eğer İran hükümeti bu öneriyi ve diyaloğu reddederse, krizi ve gerginliği önlemek çok zor olacaktır. Nitekim o takdirde mesele BM Güvenlik Konseyi'ne sunulacak, yaptırımlar veya benzer önlemler tekrar gündeme gelecektir.

Bunu kimse istemiyor. Bu nedenle şimdi ortaya çıkan diplomasi şansı kaçırılmamalıdır.



Bu yazı 943 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 3 Ocak 2012 Rusya ile ''kazan-kazan''
    • 20 Aralık 2011 Irak’taki boşluğu kim dolduracak?
    • 23 Eylül 2011 BM’nin Filistin sınavı
    • 18 Ağustos 2010 Tabular yıkılırken...
    • 6 Ekim 2009 Yorgo’nun dönüşü
    • 6 Mayıs 2009 Şimdiki öncelik Kafkasya
    • 7 Nisan 2009 Obama’dan çarpıcı mesajlar
    • 24 Şubat 2009 Araplar neden birleşmez?
    • 20 Ocak 2009 Obama neyi ne kadar değiştirecek?
    • 23 Aralık 2008 Ortadoğu’da domino oyunu
    • 19 Aralık 2008 Stratejik önem yetmez!
    • 4 Kasım 2008 Sürpriz olur mu?
    • 10 Ekim 2008 Kriz neleri ne kadar değiştirir?
    • 3 Ekim 2008 ABD’de “part-time” sosyalizm!
    • 19 Eylül 2008 Livni ile barış olur mu?
    • 16 Ağustos 2008 İran’la ilişkilerde ince ayar
    • 1 Ağustos 2008 Türkiye şimdi nasıl görünüyor?
    • 10 Temmuz 2008 Neden İstanbul?
    • 22 Şubat 2008 Sarkisyan'dan beklenen...
    • 20 Şubat 2008 Castro gitti ama Castroizm sürüyor

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,082 µs