En Sıcak Konular

Nasuhi Güngör


Nasuhi Güngör
0 0 0000

Çuval’ın esrarı Özkök’ün ısrarı



Şu meşhur ‘çuval geçirme’ olayı yine gündemde. Peşpeşe iki önemli gazeteci (önce Murat Yetkin, sonra Ertuğrul Özkök) Süleymaniye’de ne olduğunu sordular köşelerinde. Olayın iki taraftan muhataplarının şimdilerde ne durumda ve konumda olduğunu hatırlatarak, sonuçta herkesin aklına şu soruyu getirdiler: 4 Temmuz 2003’te küçük ölçekli bir savaş oldu ve biz kaybeden taraf mıyız? Başka bir deyişle ABD’liler kazanan taraf mıydı?

Aradan uzun yıllar geçmeden bu tür olayların perde arkasında neler olduğunu anlamak mümkün olmaz. Lakin böyle olması bugün bazı sorular sormamıza engel değil. Bizim sorumuz şu: Niçin bugünlerde yeniden ve yeniden ‘çuval’ meslektaşlarımızın gündemine düştü?

Önce bir tuhaflığa dikkat çekelim. Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt, kritik bir ABD ziyaretinden dönüyor. Birden 4 Temmuz’da ne olduğunu hatırlıyoruz. Tuhaflık sadece burada değil. Büyükanıt’ın Kara Kuvvetleri Komutanı sıfatıyla yaptığı ABD ziyaretinin ardından da bu konu bir şekilde yeniden alevlenmişti. Ertuğrul Özkök o sıralarda çuval olayının yeni bir boyutunu bize aktarmış ve ‘Tercüman olarak tanıtılan kişilerin tercüman değil, sorgucu olduklarını’ yazmıştı. (Bu arada sorgucu-tercüman arkadaşların bu işi kimin adına yaptığını halen bilmiyoruz.)

O zaman aklımıza ister istemez başka bir soru geliyor. İkide bir bu konunun gündeme gelmesinin acaba Yaşar Büyükanıt’la bir ilgisi var mı? Ya da komuta kademesinden birilerine mesaj mı veriliyor? Yahut da o dönem olup bitenler arasında bugün birilerini köşeye sıkıştıracak ve gün yüzüne çıkmamış bir ayrıntı mı var?

Dahası da var. Malum, bu çuval meselesinin perde arkasında dönemin üst düzey bir Kürt yöneticisine suikast hazırlığı olduğu yolundaki iddialar, o gün bugün ortalıkta geziyor. Şimdi Türkiye, çok da doğru bir hamleyle bölgedeki Kürt liderlerle doğru dürüst ve kalıcı bir temasın yollarını ararken; birilerinin yeniden ‘çuval’ şifresine başvurması hakikaten dikkat çekici.

Yarın (yani siz bu yazıyı okurken) Milli Güvenlik Kurulu toplanacak. Gündemin hiç tartışmasız en önemli maddesi Irak’taki gelişmeler. Bir yanda Başbakan Erdoğan’ın Türkmenistan dönüşü yaptığı önemli hamleyle ortaya çıkan ‘Gerekirse bölgedeki Kürt liderlerle ve Talabani ile temas kurulabilir’ tezi. Diğer yanda bu tür arayışların tamamen karşısında olan Cumhurbaşkanı Sezer. Bir de ‘Ben görüşmem, ama siyasetin işine de karışmam’ mesajını veren Genelkurmay Başkanı. Cumhurbaşkanı Sezer’le Genelkurmayın tavrını aynı paranteze alma gayretine rağmen, Büyükanıt’ın durduğu yerin farklı olduğunun altını çizelim. Kimbilir, belki de Büyükanıt ABD’de birilerinin beklediği performansı gösterememiştir. Kimbilir belki de birilerine Kuzey Irak konusunda inisiyatifin siyase devredilmiş olması hala kabul edilemez gelmektedir.

Tamam. 4 Temmuz’da Süleymaniye’de neler olduğunu herkes bilmek istiyor. Ama bu meselenin niçin ikide bir gündeme taşındığını bilmek de en o kadar hakkımız olsa gerek.

Doğru soruyu tekrar edelim o zaman.

Niye Süleymaniye ve niye bugün?
star



Bu yazı 1,018 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 6 Nisan 2013 Kraliyet patron, biz taşeron muyuz?
    • 27 Eylül 2012 Ordu neden değişmek zorunda
    • 21 Eylül 2012 Eylül ayının kara listesi
    • 14 Eylül 2012 Yeni Türkiye ve yeni ekonomik model
    • 13 Eylül 2012 Libya saldırısı ve Türkiye’nin kodları
    • 3 Eylül 2012 Türkiye’nin yalnızlığı ve Mısır
    • 30 Ağustos 2012 Ankara-Paris rekabeti
    • 24 Ağustos 2012 İstihbarat zaafı var mı?
    • 23 Ağustos 2012 BDP niçin çıldırdı?
    • 17 Ağustos 2012 Fırsat treni telaşı
    • 16 Ağustos 2012 Yola nasıl devam edeceğiz?
    • 10 Ağustos 2012 ‘Gergin Barış’ın sonu mu?
    • 6 Ağustos 2012 PKK’nın intiharı
    • 27 Temmuz 2012 Henüz vakit varken
    • 20 Temmuz 2012 Suriye sorunu ve Türkiye’nin özgüveni
    • 19 Temmuz 2012 Şam’daki patlama ve Moskova’daki Türkiye
    • 28 Haziran 2012 Türkiye itibar mı kaybediyor?
    • 22 Haziran 2012 Mısır, Suriye ve derin iktidarlar
    • 21 Haziran 2012 Müzakere akıldır, güçtür
    • 14 Haziran 2012 Beka endişesinin dayanılmaz cazibesi

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,557 µs