En Sıcak Konular

Ahmet Kekeç


Ahmet Kekeç
0 0 0000

Ne içindeydi, ne dışında...



Halil Berktay’ı severim sayarım da, bizi yanlış bilgilendiriyor... Tabii ‘severim sayarım’ lafın gelişi. Sevecek kadar yakından tanımıyorum, kendisini saydırmak için de bir çaba sarfetmiyor.

Hadi, ‘müktesabatı geniş, zeki ve bilgili bir tarihçi’ diyelim de kalbi kırılmasın.

Haa, mahut ‘Ermeni Konferansı’ndaki celadetli tavrını da unutmuyorum.

Zeki, bilgili, spesifik konularda donanımlı, celadetli bir insan, tamam da, İsmet Paşa konusunda hiç de celil değil.

Üstelik, bazı şeyleri yanlış biliyor.

Daha doğrusu, ‘öyle olduğunu’ ummak istiyor.

Mesela, Radikal’den Neşe Düzel’e verdiği röportajda şöyle diyordu: ‘İsmet İnönü, askeri müdahaleyi onaylamadı ve bu sayede iktidara gelmeyi, askeri müdahalenin başbakanı olmayı hiç istemedi.’

Öyle mi?

Askeri müdahalenin başbakanı olmayı istememiş olabilir de, darbeyi onaylamadığı doğru mu?

Ben pek öyle olduğunu düşünmüyorum.

Diyeceksiniz ki, ‘Askeri müdahalenin başbakanı olmayı istemeyen İsmet Paşa, askeri müdahalenin cumhurbaşkanı olmayı nasıl içine sindirdi?’

Bilemiyorum.

İsmet Paşa bir değil, tam iki kez ayağına kadar gelen fırsatı tepmiş, darbe başbakanlığını reddetmiştir. İlk müdahale girişimi, 50 seçimlerinin hemen ertesindedir, cihet-i askeriyeden gelen ‘isterseniz müdahale edelim, iktidarı bunlara vermeyelim’ önerisine yüz çevirmiş, öneri sahiplerinin tasfiyesine de ses çıkarmamıştır. İyi ki de öyle yapmıştır.

İkinci müdahale girişiminde de pek ortalık yerde durmak istememiştir.

Fakat, Atatürk’ün ölümünden sonra, Birinci Ordu Komutanı Fahrettin Altay’ın yarattığı oldu-bittiye (darbe girişimine) seyirci kalmış, hatta bir anlamda darbeyi desteklemiştir.

Böylece, hem köşk için yarıştığı rakiplerinden (Celal Bayar, Fevzi Çakmak, Fethi Okyar’dan) kurtulmuş, hem de hiç hesapta yokken Çankaya’ya çıkmıştır.

Berktay’ın, İnönü’yü ‘anlayan ve kollayan’ yaklaşımını, geçmişteki ideolojik mensubiyetine veriyorum, dolayısıyla yadırgamıyorum.

Demek istediğim şu:

Darbe başbakanlığını içine sindiremeyen İsmet İnönü, 27 Mayıs müdahalesini onaylamıştır. Onaylamakla da kalmamış, yaptığı sert muhalefetle darbe sürecini hızlandırmıştır.

Hemen aklıma, 27 Mayıs’ın kudretli yarbayı Orhan Erkanlı’nın anlattıkları geliyor.

Şöyle diyordu Erkanlı: ‘Bizi İsmet Paşa yönlendirdi. Darbecilere tesir eden daha ziyade İsmet Paşa’nın ‘şartlar tamam olursa darbe meşrudur’ sözleriydi...’

Nitekim İsmail Cem, bir kitabında (sonradan bu bölümü kitabından çıkarmıştır) bazı cuntacı subayların İnönü’nün konuşmalarını bildiri yapıp halka dağıttığını yazacak, malumu ilam edecektir.

Emin Aytekin de, ‘27 Mayıs ilerici bir harekettir, bir devrimdir, tamamen TSK patentlidir’ iddialarına karşılık, ‘Hayır’ diyordu, ‘27 Mayıs tipik bir askerî darbedir ve tamamen CHP’nin eseridir...’

Değerli tarihçi Halil Berktay İsmet Paşa’yı işin içinden çekip çıkarmaya çalışıyor ama, nafile.

Belgeler ve tanıklar tam tersini söylüyor.

Evet, idamlara üzülmüştür, üzüldüğünü (infaz sürecine müdahale edemediği için üzüldüğünü) biliyorum, insandır elbette üzülecektir, ama bu İsmet Paşa’nın ‘27 Mayıs’a gerekçe hazırlayan’ siyasi aktörlerden biri olmadığı anlamına gelmiyor.

Fiilen darbenin içinde değildir ama, büsbütün dışında da değildir.
star



Bu yazı 755 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 26 Eylül 2012 Balyoz ve empati
    • 5 Temmuz 2012 Hükümeti ve cemaati çökertecek tek isim
    • 26 Haziran 2012 Ben olsam bu gazetecileri sürerdim cepheye
    • 20 Haziran 2012 Bu yazıyı Kürt kardeşlerim okusun
    • 4 Haziran 2012 Nerede bu inek?
    • 28 Mayıs 2012 Kana kan istermiş!
    • 14 Mayıs 2012 ‘Kes zırvalamayı’
    • 1 Mayıs 2012 Menderes de cami yıktırmış... Ne utanmaz adamlarsınız siz!
    • 20 Nisan 2012 Erol Özkasnak
    • 12 Nisan 2012 Suriye’yle savaşa mı giriyoruz?
    • 10 Mart 2012 ‘Zavallı Başbakan’
    • 29 Şubat 2012 Paşa niçin kendini öptürmedi?
    • 27 Şubat 2012 Bizi yormayın kardeşim
    • 17 Şubat 2012 Siz kimi kandırıyorsunuz?
    • 3 Şubat 2012 Rezil olmaya doymadınız mı?
    • 1 Şubat 2012 İyi ki sivil vesayet varmış, şerrinizden korunuyoruz
    • 19 Ocak 2012 Denktaş’ı diriltmek mi?
    • 14 Ocak 2012 Hangi gazeteciler valiz hazırlıyor?
    • 12 Ocak 2012 Kozinoğlu hakkında korkunç karartma
    • 2 Ocak 2012 İlan ediyorum: Hiç yüzleri kızarmayacak!

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,320 µs