Ekrem Dumanlı
0 0 0000
Türkiyenin çetelerle son imtihanı
Sıcak tartışma konularının dayattığı küçük parçalardan kendimizi kurtarıp büyük fotoğrafa bakmak zorundayız.
Ne yazık ki, son aylarda ortaya çıkarılan çeteler ciddi bir analize tabi tutul(a)madı. Oysa ortada bir gerçek var: Bir ucu mafyaya dayanan ve diğer ucu devletin bahşettiği kimlikle korunan organizeler var. Bazen de karşımıza itirafçı diye tanımlanan kişiler çıkıyor. Medyaya yansıdığı şekliyle biliniyor ki bu çeteler sadece mafyavari operasyonlar yapmıyor; bir fırsatını bularak memleket kurtarma sevdasını (!) da sürdürüyor.
Sauna Çetesi diye bilinen organizasyon için savcılık 74 yıl hapis cezası istedi. Bakmayın Sauna ismiyle anıldığına; iş gayet ciddi. Ele geçirilen dokümanlara göre çete, başkent Ankaranın krokilerini çıkarmış, neresi kaç dakikada ele geçirilir diye hesaplar yapmış. Gazetelere yansıdığına göre örgütlenme Özel Harp Dairesinde görevli bir subaya, eski bir emniyet genel müdür vekiline ve mafya diye bilinen bir isme kadar uzanıyor. Olabilir, ne var bunda, her ülkede böyle şeyler oluyor. Hiç mi Hollywood filmi seyretmedin? nevinden bir azara çoktan razıyım. Ancak bir şartla: Benzer bir örgütlenme başka bir yerde de karşımıza çıkmayacak.
Ne yazık ki Sauna Çetesi modeline uygun bir örgüt de Bursada ele geçirildi. Aralarında subay ve emniyetçi bulunan 51 kişi hakkında çete suçlarından dava açıldı. Şemdinliye hiç girmek istemiyorum. İddianameden sonra öyle bir hava oluşturuldu ki kimse, meselenin aslını hatırlayıp şu soruları yöneltemiyor: Bu olay ortaya çıktığında Türk medyası koro halinde Susurluk benzetmesi yapmamış mıydı? Bu işin sonuna kadar gidilecek nevinden nutuklar çekilmemiş miydi? Danıştaya yönelik düzenlenen hain saldırı sonrasında ortaya atılan çete söylentileri yok sayılamayacak kadar bilgi içeriyordu. Devam eden bir soruşturmadan bir tahliye çıktı diye çete bağlantılarını görmezden gelmek yanlış olur.
Çete muamması böylesine yaygınlık kesbetmişse, birilerinin oturup düşünmesi gerekmiyor mu? Kim bunlar, maksatları ve metotları nedir? Arkalarındaki güç kimdir? Şayet çeteler arasında bir bağ varsa durum kötü; demek ki hiyerarşik ilişki ile yönetilen örgütler var karşımızda. Birbirinden bağımsızsa daha da kötü; çünkü -El Kaide örneğinde iddia edildiği gibi- genel maksadı aynı, ancak birbirinden bağımsız hücrecikler faaliyet halinde demektir.
AK Parti hükümeti bu tür konularda ağır kalıyor maalesef. Başbakan, Kanlı komplonun arkasından bir ihanet çetesi çıktı. Şimdi daha iyi görülmüştür ki bu çetenin hedefi, Türkiyedeki istikrardır, huzurdur, gelişmedir, kalkınmadır. diyor, Abdullah Gül Çeteyi anlamak için fotoğrafa bakın. diyor, Mehmet Ali Şahin çeteyi gladyoya benzetiyor. Bu arada İçişleri ve Adalet bakanları bambaşka bir şey söylüyor ya da sessiz kalmayı tercih ediyor. Oysa konuya en yakın makamda oturan onlar. CHPnin böyle gündemlerde zaten gözü yok. Daha baştan ıvır zıvır diyerek Türkiyeyi tehdit eden bu tür oluşumlara karşı gereken tavrı takınmıyor.
Medyanın yaklaşımı da ilginç. Çete iddialarını araştırma yerine, olayı kapatma telaşı görülüyor. Hayatı boyunca kendisine haber servis edilen duayenler bile sızdırılıyor diyerek kapatın bu dosyayı demeye getiriyor. Hatta bu örgüt tarafından bombalanan gazete bile faillerin bağlantılarını duymak istemiyor. Oysa karışımızda yeni bir oluşum var. Ne sağcı diyebiliyorsunuz bunlara ne solcu, İslamcıya da benzemiyorlar. Eğer her yönüyle mercek altına alınıp bağlantıları bir bir şerh edilemezse Türkiyenin, tabii ki en başta demokrasimizin ufku kararır. Çünkü bahsi geçen örgütler hakkında çok geniş bilgi sahibi olunamadığı gibi, bu tip örgütlerin sayısı da bilinmiyor. Bu durum demokrasiye inanan herkesin uykusunu kaçırmalı; ancak maalesef herkes kendi lay lay lom çizgisinde al gülüm-ver gülüm sadedinde yaklaşıyor olaylara. Yakın siyaset tarihimiz şahittir ki çeteyle baş edemeyen, çeteye boğun eğmek zorunda kalabilir. Bunu vaktinde anlamak çok mu zor?
Bu yazı 1,120 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
24 Eylül 2012
Ne gereği vardı?
-
11 Haziran 2012
Cuntalarla nasıl mücadele edilecek?
-
30 Nisan 2012
Şiddet!
-
16 Nisan 2012
'28 Şubat'çılardan panik atak hamleleri
-
10 Nisan 2012
Çin'den bakınca Türkiye'nin gücü
-
9 Nisan 2012
Darbede tanıdığım dört subay
-
2 Nisan 2012
Suriye İran... İşte çetin imtihan!
-
26 Mart 2012
Terlik
-
13 Şubat 2012
Aman dikkat!
-
6 Şubat 2012
Bu yüzden mi susuyorsunuz?
-
23 Ocak 2012
Hem Hrantçı hem Ergenekoncu olunabilir mi?
-
16 Ocak 2012
Kaç kafatası bir manşet eder?
-
9 Ocak 2012
Hesap vermek
-
26 Aralık 2011
Çanlar Avrupa için çalarken
-
19 Aralık 2011
Militan
-
12 Aralık 2011
Maazallah!
-
5 Aralık 2011
Global Ergenekon
-
28 Kasım 2011
Dersim'den alnımızın akıyla çıkmak
-
23 Kasım 2011
İngiltere'yi yeniden keşfetmek
-
21 Kasım 2011
Dersim'in şifreleri
Yorumlar
+ Yorum Ekle