Yasemin Çongar
0 0 0000
'ABD'nin Irak'taki en büyük hatası'
ABD Başkanı George W. Bush, Irak konusunda artık daha mütevazı konuşuyor, zorlukları vurguluyor ve zaman zaman hatalar yapıldığını ifade ediyor.
Kamuoyundaki desteği yüzde 30'un altına inen, çoğunluğun Irak Savaşı'nı iyi yönettiğine inanmadığı bir lider için kaçınılmaz bir üslup değişimi bu. Zaten imaj hocaları da Başkan'ın kulağına, "Samimiyet, en güçlü silahınız" diye fısıldıyorlar.
Bush, geçen hafta, Britanya Başbakanı Tony Blair ile ortak basın toplantısında, bu öğüde bir ölçüde uydu. Irak'taki direnişçilere "Hodri meydan" çekmesi türünden eski açıklamalarını "hata" saydığını, ABD'nin Irak'taki "en büyük hatasının" ise Ebu Gıreyb olduğunu ve bunun "bedelini nicedir ödediklerini" söyledi.
Bush'un açıklaması ertesinde görüştüğüm, Irak'ta görev yapmış orta rütbeli bir ABD'li asker, "Çok az ve çok geç" diyordu bu sözler için: "Irak'ta yanlış bir dizi siyasi karar verdiler. Ordunun Irak'taki en büyük hatası ise bir zamanlar Ebu Gıreyb'di. Bu, 19 Kasım 2005'te değişti."
Katliam itirafı
19 Kasım 2005'te, ABD Deniz Piyadeleri'nin 10 mensubunun bizzat rol aldığı ya da tanıklık ettiği Hadisa katliamı gerçekleşti.
Anbar vilayetinde, Bağdat'ın 240 km kuzeybatısında yer alan Hadisa kentinde yaşananlara "katliam" diyen, sadece medya değil. Bazı ABD Kongre üyeleri ve askeri yetkililer de, olayın fotoğraflarından ve tanık ifadelerinden yola çıkarak aynı sözcüğü kullanıyorlar.
Hakkında iki ayrı resmi soruşturma tamamlanmak üzere olan Hadisa katliamında, 6'sı çocuk, kadınlı erkekli 24 sivilin deniz piyadelerince öldürüldüğü konusunda artık kuşku yok.
Dahası, olaya karışan deniz piyadeleri ve üstlerinin, katliamı örtbas etmeye çalıştıkları da ortaya çıktı.
Washington'daki beklenti, Pentagon'un önümüzdeki günlerde, "katliamın resmi itirafı" sayılabilecek olan soruşturma sonuçlarına dayanarak, ilgili deniz piyadelerini askeri mahkemeye sevk edeceği yönünde. Sanıklardan bazılarının "cinayet" suçundan yargılanacağı, bunun cezasının da "idam" olabileceği belirtiliyor.
Dönüm noktası
Hadisa katliamı, Time dergisinin olaya ilişkin bilgileri ve Iraklı bir gazetecilik öğrencisinin çektiği videoyu Pentagon'a iletmesi sonrasında, dört aydır soruşturuluyor.
Sonuçlar, özetle, 19 Kasım günü Hadisa'da devriye gezen Deniz Piyadeleri 3. Taburu'na bağlı Kilo Bölüğü'nün, 20 yaşındaki bir arkadaşlarının bindiği askeri aracın bombalanması sonucu ölmesi üzerine, önce olay yerindeki bir taksideki silahsız 5 kişiyi, daha sonra çevredeki evlere girerek, bazıları yatağında uyuyan, 19 erkek, kadın ve çocuğu öldürdüklerini ortaya koyuyor.
Olaya ilişkin ilk resmi rapor ise, 24 Iraklı'nın dökümünü, "15 sivil, araca konulan bombanın etkisiyle, 8 direnişçi silahlı çatışma sırasında öldü, 1 direnişçi yaralandı" diye veriyor.
Gerek katliam, gerekse bu örtbas girişimi, Washington'daki birçok kaynağa göre, ABD halkının Irak Savaşı'na verdiği destek açısından "dönüm noktası" oluşturabilir. Pentagon'ın Hadisa konusunda Senato Silahlı Hizmetler Komitesi'ne ilettiği bilgilerden haberli bir Kongre kaynağı, "Çok daha sert,'Ne gerek vardı' ve 'Neden hâlâ bitmedi' sorularıyla sınırlı kalmayabilecek bir muhalefet yükselebilir" diyor.
Rumsfeld'in kaderi
İster istemez, 1968'de, 500 Vietnam köylüsünün ABD askerlerince öldürüldüğü My Lai katliamını akla getiren Hadisa sonrasında, Irak Savaşı'nın başından beri ilk kez, doğrudan ABD ordusuna yönelik bir toplumsal öfkenin oluşabileceği uyarısında bulunan başkaları da var. Bu tehlikeyi sezen Pentagon'un, sadece olaya karışan erleri değil, bölük ve tabur komutanı subayları da yargılaması bekleniyor.
Yetecek mi? Ebu Gıreyb rezaleti sonrasında istifayı öneren, ancak Bush'un hararetle sahip çıktığı Savunma Bakanı Donald Rumsfeld yerinde durmayı sürdürebilecek mi?
Hadisa katliamının, ordu bünyesinde sadece muazzam bir etik zaafı değil, aynı zamanda derin bir moral çöküntüsünü yansıttığını düşünen bazı asker ve sivil ABD'lilere göre, Rumsfeld'in gitmesi şart. Bu kervana en son, Irak'taki Sünni Üçgeni'nde tam bir yıl komutanlık yapan Tümgeneral John Batiste de katıldı. Batiste , Irak'taki hesapsız ölümlerden "Rumsfeld'in stratejik yanılgılarını" sorumlu tutuyor.
Başkan Bush, Irak muhasebesinde gerçekten samimi olabilse, üslup hataları ile Ebu Gıreyb (ve Hadisa) gibi kara lekelerin ötesine geçip en üst düzeydeki yanlış kararlardan da söz ederdi. Rumsfeld'in gitmesi ancak böyle bir samimiyetle mümkün.
Bu yazı 924 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
20 Ağustos 2007
Kucaklamanın da bir sınırı var!
-
13 Ağustos 2007
Gül, çünkü...
-
5 Ağustos 2007
Lobi Bush'u pes ettirdi
-
9 Temmuz 2007
İkinci büyük Irak pazarlığı
-
25 Haziran 2007
'Oyun' içinde oyun
-
18 Haziran 2007
'Oyun' ve sorular
-
4 Haziran 2007
Büyükanıt, Bağdat, Barzani
-
28 Mayıs 2007
Sınır ötesi
-
21 Mayıs 2007
Kılıfına uydurmak
-
14 Mayıs 2007
ABD ve "AB-Türkiye modeli"
-
2 Nisan 2007
TSK ile ABD farklı telden...
-
15 Ocak 2007
Sınırımızda ABD askerine hazır mıyız?
-
1 Ocak 2007
'Türkiye'yi artık generaller yönetemez'
-
6 Kasım 2006
ABD'nin seçimi
-
23 Ekim 2006
Amerikan demokrasisinin kara sayfası
-
16 Ekim 2006
Türk-Amerikan ilişkileri çok zorlanacak (2)
-
9 Ekim 2006
Türk-Amerikan ilişkisi çok zorlanacak (1)
-
2 Ekim 2006
Beyaz Saray'da gündem PKK
-
10 Temmuz 2006
Gül'ün ardından 10 gözlem
-
3 Temmuz 2006
Meşal, Esad, Bush, Erdoğan
Yorumlar
+ Yorum Ekle