En Sıcak Konular

Toktamış Ateş


Toktamış Ateş
0 0 0000

Ayağına kurşun sıkmak



Yıllardan beri, iktidarıyla ve muhalefetiyle ayağımıza kurşun sıkıp duruyoruz. Ve bu nedenle en haklı olduğumuz davalarda bile haksız görülüyoruz ya da en azından haksız olduğumuzdan kuşku duyuluyor.


Geçtiğimiz günlerde yaşanan iki olay, bu söylediklerimin somut örneklerini oluşturuyor. Bunlardan biri, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ndeki Lokmacı Üstgeçidi çerçevesinde çıkan anlamsız tartışma ve sürtüşmeler, ikincisi ise, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin bağışlanan gayrı menkuller konusunda, Fener Rum Lisesi'nin (Merkez Lisesi) başvurusunu haklı bularak aleyhimize karar vermesi. Şimdi ayrıntılar arasında boğulmadan, bu iki konuyu ele almak istiyorum.

***

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, en azından bizim açımızdan bağımsız bir devlettir. Ve KKTC'yi bağımsız bir devlet olarak gören Türkiye, dünya devletlerine de bu izlenimi vermenin ve KKTC'yi resmen tanıtmanın gayreti içindedir. Geçmişte, gerçekten Türkiye'nin samimi dostu olan birkaç ülke, örneğin Pakistan, Azerbaycan, KKTC'yi tanımaya razı olmuşlar, fakat Türkiye bunlara "ödettirilebilecek" cezaları düşünerek, teşekkür etmiş ve bu jestleri erteletmiştir. KKTC bağımsız bir devlettir ama, ekonomisi ağırlıklı bir biçimde Türkiye'den aktarılan paralara bağlıdır ve bunun çok önemli bir bölümü, memur maaşlarına gider. Aslında böyle bir ekonomik yapı sağlıksız bir yapıdır ama, maalesef durum budur. Türkiye'nin 1974 Temmuzunda "garantör" devlet olarak Kıbrıs'a müdahale etmesi ve Nikos Sampson adında "ne idiğü belirsiz" bir maceraperest'in, Atina'daki Yunan Cuntası hesabına gerçekleştirdiği darbeyi etkisiz kılması, sonuna kadar haklıdır ve yasaldır. Zaten, Kıbrıs Cumhuriyeti'ne hayat veren Londra ve Zürih Andlaşmalarına "garantörlük" kurumu, bu gibi durumlar nedeniyle konulmuştur.

Kaldı ki; 1963'ten itibaren Kıbrıs Anayasası'nı ihlal eden Kıbrıs Rumlarına ve bunların lideri Makarios'a çok daha önce "dur" denilmesi gerekirdi. Fakat o günlerin dünya dengesi içinde, bu yapılamadı. KIBRIS Barış Harekâtı sonrasında, Kıbrıs Rumları ve Yunanistan uzlaşmaya bir türlü yanaşmadı. Kıbrıs Türkleri; önce, "Kıbrıs Türk Federe Devleti" adıyla bir devlet kurdular. Burada amaç, Kıbrıs Rumlarını federal bir yapıya ikna etmekti. Fakat Rumların uzlaşmaz tutumu devam ettiği için, sonunda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kuruldu. Ve bence, çok iyi oldu. KKTC bizim gözümüzde bağımsız bir devlettir. Ama kimi Kıbrıslılar bu devleti, "babalarının malı" saymakta ve şu anda KKTC halkının oylarıyla belirlenen siyasal yapıyı, içlerine sindirememektedirler.

Bunların başında da; maalesef, eski cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ve Denktaş'ın sevenleri gelmektedir. Eski defterleri karıştırmayı şimdilik istemiyorum ama, Sayın Denktaş'ın Kıbrıs Türklerinin efsanevi lideri Dr. Fazıl Küçük'ü, nasıl ve kimlerin desteğiyle devirip Kıbrıs Türklerinin lideri olduğu unutulmamalıdır. (Zaman zaman "Dr. Fazıl Küçük'ün kemikleri sızlamakta", gibisinden çıkışlar yapmasını, çirkin ve haksız bir duygu sömürüsü olarak değerlendiriyorum.) Şu anda KKTC'nin seçimle gelen meşru devlet başkanı, Mehmet Ali Talat'tır ve bence, makamına layık bir siyasetçidir. Annan Planı konusundaki, (bence) yapıcı tavrı, sonuç ne olursa olsun bunu göstermektedir.

Birkaç gündür gündemimizi meşgul eden "Lokmacı Üst Geçidi" konusundaki yaklaşımını da yanlış bulmuyorum. Fakat kimileri, Sayın Talat'ın KKTC'nin Devlet Başkanı olmasını içine sindirememekte ve akıllarınca tanımamaktadırlar. Aslında KKTC Anayasası'nın geçici 10. maddesi KKTC'nin güvenliği konusundaki yetkiyi Türk Silahlı Kuvvetleri'ne vermiştir ve bu nedenle, Sayın Talat'ın Genelkurmay'la ilgili tartışmalarını değerlendirme dışı tutuyorum. Fakat kimi gazetecilerin ve muhalif siyasetçilerin bu konudaki üsluplarını, yanlış ve zararlı buluyorum. Kıbrıs Rumları ve Papadopoulos, "KKTC diye bir devlet yoktur", propagandası yaparken ve Talat'ı bir devlet başkanı olarak tanımazken; bu "üslup", bunların ekmeğine yağ sürmektedir.

***

Ele almak isteyeceğim ikinci husus, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin, Fener Rum Lisesi'nin başvurusunu haklı bularak, bu okula vakfedilmiş bulunan bazı gayrı menkullerin iade edilmesi ya da eğer iade edilmesi mümkün değilse, tazminat ödenmesini karara bağlaması, oluyor. AİHM'nin bu kararı, doğru bir karardır. Türkiye'de kimi siyasetçiler Yunanistan'ı "ütekabiliyetkarşılıklılık" konusundaki tutumundan ötürü kınamakta ve bu türden kamulaştırmaların, yani Türkiye'de yapılan kamulaştırmaların haklı olduğunu düşünmektedirler. Yunanistan'ın Batı Trakya'daki Türk cemaatine olmadık baskılar uyguladığı doğrudur ve bu baskılar, Yunanistan'ın ayıbıdır.

Fakat Türkiye'de karşılıklılık adına baskı uygulanan gayrımüslim azınlıklar, özbeöz Türk vatandaşıdır ve bu toplumun tüm bireyleriyle mutlak eşitlik içindedirler. Peki o zaman hangi mütekabiliyetten söz edebiliriz? Yerim bittiği için, bu konuyu burada kesiyorum. Ama ileride gene döneceğim.
 



Bu yazı 823 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 2 Ekim 2008 Tartışmanın kazandırdıkları...
    • 12 Temmuz 2008 Korkular ve yalanlar
    • 10 Nisan 2007 Sayın Doğramacı’ya ödül...
    • 14 Ocak 2007 Ayağına kurşun sıkmak
    • 6 Ocak 2007 ABD’nin Ortadoğu planları

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    16,446 µs