En Sıcak Konular

Hasan Tevfik



Hasan Tevfik
0 0 0000

Ross Wilson’la başbaşa: Kuzey-Kuzeydoğu!



“Mütevazı olma, inanabilirler”.. Bu film işlerinden anlarım. Eski filmlerle de aram iyidir. Hitchcock’un şimdilerde naif kalan eserlerini de pek beğenirim.

Bilmem artık belki onun için belki de kafa yorgunluğu, Amerikan elçiliğinden davetiye gelince üzerinde durmadan “LCV”nin numarasını çevirdim, “tamam geliriz” dedim.

Ben ne bileyim… Bu “Kuzey Kuzeydoğu” filmi bizim Alfred’in en uzun filmlerinden biriymiş!

Kalktık gittik.. Hepi topu 30 kişi ya varız ya yokuz zaten…

Adet şudur; resepsiyonsa zaten nevale verirler. Yok yanında bir gösteridir faaliyettir sunulacaksa ya o anda ya da öncesinden midenizi stoklarlar. Ki açlık yüzünden konsantrasyonunuzu kaybetmeyin.

Hoş.. Ağır klasik musikinin icra edildiği dinletilerde ters teper bu strateji.. Kan mideye hücum ettiğinden, müziğin rehavetiyle birlikte “şekerleme” vakalarına rastlanır.

Benzer faaliyetlerde elinden kahve fincanını düşürenlere veya eşinden dirsek yiyip devrilenlere çok rastladığımdan hep tetik olmuşumdur.

Yine böyle bir şey bekliyoruz yani..

Ben biraz tombulca olduğumdan, öğle yemeğini de es geçtiğimden büyükelçinin evine girdiğimde kan şekerim hafiften oynamaya başlamıştı.. Çünkü aç kalınca asabileşirim. Yanımdakilere ters davranmaya başlayınca acil önlem gerektiğini anladım.

Neyse efendim kapıdan girip ön holün sağındaki yemek salonunu ve hazır masaları görünce biraz serinledim. “Tamam” dedim kendi kendime, “şimdi yemeğimizi yer, ondan sonra da filmimizi seyrederiz, uyusak bile kimse sezmez.”

Nerde.. Zaten saat 19:00 civarı rezidansa avdet etmiştik.. “Önce film” demezler mi.. Elçi ve hanımefendinin sanata, kültüre merakını daha önce yazmıştım, bir an önce filme başlamak istiyorlar.

Elçilik çalışanları içinde sinema sanatına meraklı olanlar da varmış. Zaten daha kötü haberi onlardan aldım.. Bilmiş birisi, “efendim, bu Hitchcock’un en uzun filmidir. 140 dakika” buyurdu.

Yav arkadaş, saat olmuş zaten 19:30, girdik çıktık 22.. Filmin analizi, yemek servisi falan derken 22:30. O zaman kadar birini kesin doğrarım, yarınki gazetelere manşet olurum diye dertleniyorum ama ne fayda.. (Allah’tan film sırasında çok komik olaylar yaşandı da zaman akıp gitti.)

Ben bunları düşünüyorum, “sayın büyükelçinin zarif eşleri” geldiler. (Bakınız.. Kalıp budur. Diplomasi dünyasının içine girmeye hevesliyseniz, böyle hitap edeceksiniz. Yoksa banal bulurlar. Hem haber veriyorum hem eğitiyorum!)

Hakikaten alçak gönüllü bir hanımdır.. Dedi ki, “çok merak ediyorum, bakalım Alfred Hitchcock’un filmde göründüğü anı yakalayabilecek miyim?” “İnşallah” falan derken sinema salonuna davet ettiler.

Şimdi dikkatinizi rica ediyorum.. Salonun yapısını ve yerini izah edeceğim. Zira ömür boyu Amerikalılarla yatıp kalksanız elçilik rezidansının bu derin dehlizlerini hayatta göremezsiniz.

Ben 20 yıllık diplomasi muhabirleri, Amerikan büyükelçileri ile bir toplantıda tesadüfen karşılaşıp sırtından kulak kabartarak duyduklarını pehlivan tefrikası gibi yazan köşe yazarları bilirim, daha elçinin evine bile girememişlerdir.

Bakınız… Rezidansa girdiğinizde hem zemin biçimde dağılmış büyük bir hol-ki zalim bir bahçeye açılır-sağ tarafta yaklaşık 10 masalı bir yemek salonu, tam karşısında yine aynı ebatlarda kahve ve oturma odası bulunur.

Kapıdan ön hole geçerken iki sütunun ortasından geçersiniz ve burada görevlilerin sizi karşıladığı daha minik bir başka hol vardır.

İşte bu küçük holün sol tarafından dar bir koridor bulunur. Koridorun sol duvarında iki kapı mevcuttur; biri vestiyer işini görür, ikincisi ise tuvaletttir. Buraları geçtiğinizde aşağı inen spiral geniş bir merdiven karşılar sizi.

Dönerek inince bir başka diktörgen-yaklaşık 5 metre uzunluğunda-hole ulaşırsınız. Sağ tarafında ana malzamesi lakeli ahşaptan bir bar bulunur. Holün bitiminde iki-üç basamak merdiveni de indiniz mi, sinema salonunun kapısına ulaşmışsınız demektir. Bozuk paranızı hazırlayın!
 
Kapıdan girdik... Ne görelim?..

Diyeceğim de...

Yine kaptırıp gitmişiz...

Ne gördüğümüz, matrağı bol sinema serüvenimiz ve eli fenerli büyükelçi hemen sonraki yazıya.



Bu yazı 752 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 12 Ocak 2007 Diplomatik televole turu!
    • 12 Ocak 2007 Hangi bayan diplomat kan revan içinde bulundu?
    • 12 Ocak 2007 Diplomatik eşcinseller meselesi – II
    • 12 Ocak 2007 Diplomatik eşcinseller meselesi - I
    • 12 Ocak 2007 Harlem’le özel bir gece
    • 12 Ocak 2007 Ross Wilson’la başbaşa: Kuzey-Kuzeydoğu!
    • 12 Ocak 2007 İkinci perde!
    • 12 Ocak 2007 İkinci perde!
    • 12 Ocak 2007 25 diplomatın pastırma notları!
    • 12 Ocak 2007 Bir Türk subayı ile bir Amerikan subayının farkı!
    • 12 Ocak 2007 Elçilik Bahçesi’nde havai fişek saldırısı
    • 12 Ocak 2007 Born of the fourth of July-2
    • 12 Ocak 2007 Amerikan elçisinin kapısı kimlere açılır? (4 Temmuz-1)
    • 11 Ocak 2007 Amerikan tarzı kravat ve Westmacott’un kırmızı çorapları!
    • 11 Ocak 2007 Türk kadınların elini öpün; Türkiye’deki yabancıların üzerinde kıyafet durmuyor!
    • 11 Ocak 2007 ABD Büyükelçisi’nin eşine kendi adıyla seslenin!

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    8,723 µs