En Sıcak Konular

Hasan Tevfik



Hasan Tevfik
0 0 0000

İkinci perde!



Çok savsakladık... Kendimizi bağışlatalım... Önce şu film faslını bir savalım. Ardından sürprizimiz olacak. “Kem ağızları” azıcık bükeceğiz!

“Amerikan Elçiliği rezidansının alt katındaki sinema salonuna girdik” demiştim.. Yani “salon” dediysem, bu amaçla tasarlanmadığı belli. Daha çok, Soğuk Savaş döneminde bol sigara dumanı altında netameli işlerin tartışıldığı gizli bir odadan dönüştürülmüş gibi.

Hani başka bir yerde savaşan ordunuzun propaganda haberleri oynatılırdı ya sinamalarda.. Bende böyle bir intiba bıraktı.

30-40 kişilik, rahat Lacivert koltukların sıralandığı, projeksiyon görüntüsünün, en büyük TV kaç ekransa o kadarlık bir beyaz perdeye yansıtıldığı, koltuklar arasında bir buçuk metrelik tek koridorun bulunduğu hallice bir salon işte.

Girdik yerleştik. Konuklar da gırgır-şamata yerlerini aldılar.

Ön sırada tabi bay-bayan büyükelçi oturuyor. Işıklar da karartıldı. Bekliyoruz ki film başlasın. Fakat bir türlü başlamıyor. Büyükelçi bana biraz kızmış gibi geldi.. Yerinden kalkıp arkaya doğru yürümek için hamle etti fakat önünü tam kestiremiyor. En arkaya kadar gidip ışık düğmelerini aramaya başladı. El yordamıyla bir-iki hamle etti ama olmadı. Daha yeni olduğundan yerlerini ezberleyememiş. Şimdi bu görüntüyü bizim acar muhabirler görse herkes kameralarına davranır ya..

Neyse, görevlilerden biri gelip ışıkları açtı. Elinde de bir uzaktan kumanda.. Tavana sabitlenmiş görüntü aygıtına bir-iki emir gönderdi ama yine bir değişiklik olmadı.

Biz elçi daha da sinirlenmesin diye sessiz oturuyoruz. Bunlar sinirlenince ne yapacakları belli olmaz. Daha önce sinirlenmiş ABD büyükelçisi gördüğümden değil de, kızgın büyükelçi ne yapar onu bilmiyorum. Malum, başkanları son kez kızdığında neler olduğunu hatırlıyorsunuz.

Bu arada elimize “kemirelim” diye bir Amerikan sinema geleneği olan “candy stick” verdiler. “Nedir” diye soracaksınız.. Çok ince, 15 santim boyunda, çeşitli renklerde, ısırınca sünen, elastiki bir çubuk şeker. Büyükçe bir kutunun içinde elden ele dolaştırıp yiyoruz. Serde açlık olduğundan ben bayağı yedim. Ama siz yemeyin. Öyle ahım şahım birşey değil.

Umudum, asıl Amerikan geleneği olan mısır patlaklarından verilmesiydi. İştahımız kapanmasın diye es geçtiklerini tahmin ediyorum.

Uzatmayayım... Makina “ısınınca” film başladı. Zamanın iyi filmlerinden. Ajanlık, kaçma-kovalama, bildiğiniz “aksiyon” filmi işte. Ek olarak aşk hikayesi de mevcut.
Bayan Büyükelçi’nin hevesi ise her filminin bir yerinde kendini kısaca gösteren Alfred Hitchcock’u yakalamak. Neden bu kadar heyecanlandıklarını anlamadım ama konusu çok geçti. Bu filmin özelliği Alfred’in filmin başında görünmesiymiş meğer. Tabi hanımefendi boş bulundu. Ben gördüm. Filmden sonra herkese sordu, “ben atladım sanırım, siz gördünüz mü” diye.

Kibar milletiz vesselam. Bir Allah’ın kulu çıkıp da, “yuh, nal gibi adamı nasıl ıskaladınız” demedi. Dahası, ağız birliği etmişlercesine “yav, ben de atladım..” diye sahteden hayıflandılar.

Tek çıkıntılığı, özel bir şirketin temsilcisi olduğunu sandığım bir bey yaptı.. “Ben gördüm, otobüse biniyordu” deyince, sağdan soldan öyle hışımla baktılar ki,  “Ama pekiyi çıkmamış zaten” zırvalamasıyla durumu toparlamaya çalıştı.

Hasılı bir Cuma gecesini böyle eda ettik.. Yemeğimi yedim. Film üzerine de bir kaç  cümle entellektüel fikrimi söyledim.



Bu yazı 757 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 12 Ocak 2007 Diplomatik televole turu!
    • 12 Ocak 2007 Hangi bayan diplomat kan revan içinde bulundu?
    • 12 Ocak 2007 Diplomatik eşcinseller meselesi – II
    • 12 Ocak 2007 Diplomatik eşcinseller meselesi - I
    • 12 Ocak 2007 Harlem’le özel bir gece
    • 12 Ocak 2007 Ross Wilson’la başbaşa: Kuzey-Kuzeydoğu!
    • 12 Ocak 2007 İkinci perde!
    • 12 Ocak 2007 İkinci perde!
    • 12 Ocak 2007 25 diplomatın pastırma notları!
    • 12 Ocak 2007 Bir Türk subayı ile bir Amerikan subayının farkı!
    • 12 Ocak 2007 Elçilik Bahçesi’nde havai fişek saldırısı
    • 12 Ocak 2007 Born of the fourth of July-2
    • 12 Ocak 2007 Amerikan elçisinin kapısı kimlere açılır? (4 Temmuz-1)
    • 11 Ocak 2007 Amerikan tarzı kravat ve Westmacott’un kırmızı çorapları!
    • 11 Ocak 2007 Türk kadınların elini öpün; Türkiye’deki yabancıların üzerinde kıyafet durmuyor!
    • 11 Ocak 2007 ABD Büyükelçisi’nin eşine kendi adıyla seslenin!

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,879 µs