Ismet Berkan
0 0 0000
Küreselleşme adil olabilir mi?
Dünya Bankası Başkanı Paul Wolfowitz'in bu yılki Sakıp Sabancı dersinin konuşmacısı olarak yaptığı konuşmadan hareketle yazmaya devam etmek istiyorum. Dün, Wolfowitz'in Dünya Bankası Başkanı olarak 'Daha adil bir küreselleşme olabilir mi?' sorusuna hiçbir yeni vizyon içermeyen, hatta belki aynı kurumun eski cevaplarından da geri bir cevap verdiğini yazmıştım.
Bana öyle geliyor ki, dünyanın bugün yaşamakta olduğu terörizm dahil bütün büyük sorunların kökeninde küreselleşmenin yaşanma biçimi yatıyor.
Evet, küreselleşme durdurulabilir veya engellenebilir bir şey değil. Kaldı ki durdurmak veya engellemek doğru da değil. Ama küreselleşmenin dünya üzerinde gelir adaletini bozucu olmaktansa düzeltici bir biçimde çalışması için gayret sarf etmek gerektiğine kuşku yok. Ve bu alanda da Dünya Bankası'na bence çok büyük roller düşüyor. Benim kızgınlığım, Dünya Bankası Başkanı'nın bu rolü yeterince benimsememiş olmasına.
Dünya Bankası, kardeş kuruluşu Uluslararası Para Fonu IMF gibi Amerika Birleşik Devletleri tarafından kontrol edilen ve hatta yönetilen bir kuruluş. Bu iki kuruluşun dünyanın her yerinde Amerikan çıkarlarını savunduğunu ve gözettiğini söylemek doğru olmaz, çünkü bunlar Amerikan Dışişleri değil ama öte yandan bu iki kurumun genel hareket çerçevesinin ABD tarafından çizildiğini söylemek doğru olur.
Dünya Bankası, bugün Kemal Derviş tarafından yönetilmekte olan Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı gibi, esas olarak gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkelere yardımı amaç edinmiş bir kuruluş.
Örneğin Dünya Bankası eğitimle yakından ilgili. İyi ki de ilgili. Mesela Türkiye, Dünya Bankası'nın eğitimle ilgili fonlarından her zaman yararlandı, şu an bile yararlanmaya devam ediyor. Ama mesele, bu fonların gerçek anlamda nasıl kullanıldığıyla ilgili. Benim ve dünya üzerinde çok sayıda insanın şüphesi, Dünya Bankası parasının yeterince verimli kullanılmadığı yönünde.
Dünyanın gelişmemiş veya gelişmekte olan ülkelerinde refahı artırmanın temel ve kalıcı yolu eğitimden geçiyor, bu doğru. O yüzden Dünya Bankası'nı eleştiremem.
Ama tek başına eğitim artık yeterli değil. Bu bir. Yani, yeni vizyona ihtiyaç var.
Kaldı ki Dünya Bankası gibi kuruluşların eğitim için bile olsa verdikleri paraları kullandırtırken o paraların gerçekten yerinde ve verimli biçimde harcanacağını daha sıkı denetlemelerinde de fayda var.
Yani diyelim okullarda bilgisayar eğitimi için verilen paranın gerçekten okullarda bilgisayar alımına gitmesi, o bilgisayarların ofislerde bürokratların emrine girmemesi için tedbirler alınması gerekiyor.
Ama bu yetmez. Bence Dünya Bankası'nın yepyeni bir rol üstlenip küreselleşmenin kusurlarını giderici ve tek tek sektörlere müdahale edici de olması gerekiyor. Burada da Dünya Bankası'ndaki karar alma süreçlerinin şeffaflığı ve demokratikliği sorunu karşımıza çıkıyor.
Diyelim Çin, bugün dünyayı titreten rekabet gücünü kendi vatandaşlarını köle yerine koymaktan, inanılmaz gelir dağılımı farklarına göz yummaktan elde ediyorsa, o zaman görece demokrasi ve insan haklarına saygı içinde gelişmeye çalışmakta olan ülkelere karşı ciddi bir haksız rekabet içine giriyor demektir.
Dünya Bankası bu haksız rekabeti önlemek için ne yapabilir? Bu vizyona ihtiyaç var.
Aynı şekilde, diyelim Avrupa Birliği çiftçilerine inanılmaz sübvansiyonlar uygulayarak dünya piyasasında buğdayın fiyatını çok düşük bir seviyeye çekiyorsa, Türkiye'deki veya Afrika'daki üretici aleyhine bir durum yaratmış oluyor. Burada Dünya Bankası ne yapmalı, ne yapabilir?
Daha adil ve daha eşitlikçi bir küreselleşme olabilir. Şimdi UNDP Başkanı olan Kemal Derviş bunun kitabını yazdı, nasıl olabileceğini sorguladı.
Keşke bugün bütün dünyayla kavgalı olan Amerika da Dünya Bankası Başkanlığı'na kendi kendine aynı soruları sormuş ve akılcı cevaplar bulmuş birini getirseydi.
Bu yazı 1,010 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
15 Temmuz 2012
‘Tanrı Parçacığı’ bize neler vaat ediyor?
-
10 Mart 2012
Tartışmayı içerikten biçime kaydırmak
-
25 Haziran 2011
PKK dağdan nasıl iner
-
26 Şubat 2011
1968 neden 68’de olduysa, şimdi de isyanlar ondan oluyor
-
26 Aralık 2010
Seçim soruları: AK Parti kaç alacak, ya CHP?
-
2 Kasım 2010
PKK’nın içine girdiği açmazı görmek
-
31 Ekim 2010
‘Kırmızı Kitap’efsanesinin sırları
-
27 Temmuz 2010
Askeri vesayetin hukuki altyapısı
-
24 Temmuz 2010
Enerji stratejimiz var mı?
-
21 Temmuz 2010
Sahiden 12 Eylül'ü mü oylayacağız?
-
14 Temmuz 2010
İran çelişkileri ve iç politika yansımaları
-
7 Temmuz 2010
Liderler neden görüşecek, neyi görüşecek?
-
5 Temmuz 2010
Dindar solcular
-
3 Temmuz 2010
Kılıçdaroğlu, bu kafayla hiçbir şeyi çözemez!
-
26 Haziran 2010
Hep aynı denklemin içine sıkışmak
-
24 Haziran 2010
Eşit yurttaşlığa dayalı demokratik cumhuriyet
-
13 Haziran 2010
Karpuz gibi ortasından ikiye bölünmüş ülke...
-
6 Haziran 2010
Mahkûmun açmazı: Hayattaki karşılığı
-
24 Mayıs 2010
Maalesef bizde hattı muhalefet yoktur, sathı muhalefet vardır
-
4 Mayıs 2010
Eski defterleri açmak...
Yorumlar
+ Yorum Ekle