Ergun Babahan
0 0 0000
Her şey bitti mi?
Türk Basını, çeteleşme sürecine ciddi kurbanlar verdi. Abdi İpekçi'den Çetin Emeç'e, Uğur Mumcu'ya kadar. Askeri yönetimler de medyaya ciddi hasar verdi. Darbe sonrası hemen bütün gazeteler (Hafızam beni yanıltmıyorsa bir tek Hürriyet hariç) askerler tarafından keyfe keder kararlarla kapatıldı.
Türkiye'de medyanın açmazı bu. Üzerine gitmediği çetelere kurban vermek veya desteklediği yönetimler tarafından cezalandırılmak.
Bu nedenle medyanın artık farklı bir tavır takınması büyük önem taşıyor.
Çünkü Ankara'da önemli bir yargıç öldürüldü.
Katilin veya katillerin yakalanmış olması, oyunun bittiği anlamına gelmiyor.
Eğer bir kısım odaklar Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi Türkiye'yi istikrarlaştırmak, kaosa sürüklemek, sivil iktidara güveni sarsmayı istiyorsa, bir oyunları açığa çıktı diye planlarından vazgeçmeyeceklerdir.
Türkiye, karanlık odaklar için verimli bir tarladır çünkü.
Kaşınacak yarası fazla bir coğrafyadır burası.
Mezhep çatışmalarından, etnik kavgaya kadar geniş oyun alanları vardır.
O nedenle iktidardan gelen açıklamaları belirli bir kuşkuyla karşılamakta yarar var.
Ortada büyük bir bulmaca vardır ve sadece bir kareye doğru cevap vermekle tümünü çözmüş olamazsınız.
Türkiye'de seçilmiş iktidarlar zaten bulmacanın tamamını çözmekten ziyade kendilerini ilgilendiren kareye cevap bulmakla yetinmişlerdir. Son 40 yıldır yaşanan sıkıntıların bir nedeni de budur.
Medya da bulmacanın tamamını çözmek için ciddi efor sarfetmedi.
Bugün bile üzerinden bir hafta geçmeden Özbilgin suikasti bir kenara itilmiş görünüyor.
Onun için size sıkıcı geliyor olabilse bile bu konuyu bir süre daha gündemde tutmak gerekir diye inanıyorum.
Türkiye'nin önünde şiddetsiz bir demokrasi için büyük bir fırsat var. Bunu kullanabilme görevi büyük ölçüde iktidara düşüyor.
İktidar, demokrasiden, Avrupa Birliği hedefinden taviz verdikçe, oy kaybı korkusuyla milliyetçi çizgiye kaydıkça demokratik ittifakı zayıflatacak, bunun sonucunda da her geçen gün kendisine yönelik girişimler karşısında daha zayıf noktaya düşecektir.
İktidarın bu kavgada sırtını dayanması gereken yer demokratik ittifaktır. Bu ittifak da sadece AK Parti'ye yakın fikirlerdeki insanlardan oluşmamaktadır.
O nedenle, iktidarın demokratik çözüm yolları için kararlılığını sürdürürken kendisini destekleyen kesimlerle arasına mesafe koyacak adımları atmaktan çekinmesi gerekir.
Son gelişmeler gösterdi ki, iktidar ne yaparsa yapsın, ister Terörle Mücadele Yasası çıkarsın, ister AB sürecini askıya alsın, belirli kesimlere kendisini beğendiremeyecektir.
Büyük oyunun sadece bir hamlesini gördük.
Kimsenin kuşkusu olmasın yeni hamleler gelecektir.
İktidarın bu hamleler karşısında sırtını dayabileceği bir zemin olması gerekir. Bu zemini zayıflatmak kendi ayağına kurşun sıkmak olur.
Bu yazı 997 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
6 Mayıs 2012
Adalet talebinden tahrik olan bir ordu! Astsubaylar direnin
-
4 Nisan 2012
Benim darbecim insanlık suçu işlemez
-
24 Mart 2012
Ergenekon ve psikolojik savaş
-
14 Mart 2012
Kürt meselesinde tarihi uyarı
-
7 Mart 2012
Türkiye, AB için neden önemli!
-
4 Mart 2012
Medya nasıl kurtulur?
-
3 Mart 2012
Medya eliyle hükümet devirmek de darbedir!
-
19 Şubat 2012
Sayın Başbakan 3’üncü dönemler hep zor geçer!
-
15 Şubat 2012
Washington’ın Türkiye’ye bakışı
-
14 Şubat 2012
Gazetecinin suç işleme özgürlüğü
-
7 Şubat 2012
Tencere dibin kara
-
5 Şubat 2012
Sadece ordu yetmez devleti sıfırdan kurmalı
-
22 Ocak 2012
Barlas, Özkök’ü neden uyarmıştı!
-
3 Ocak 2012
Bu facia AK Parti için çok ciddi alarm
-
13 Aralık 2011
Siyaset ve sadakat
-
11 Aralık 2011
Bu iddianamede ciddi şike var!
-
6 Aralık 2011
İşte kahramanınız Kozinoğlu!
-
22 Kasım 2011
CHP, Dersim ve Ermeni kırımı!
-
19 Kasım 2011
Atatürk milliyetçiliği ‘Ne Mutlu Türküm’ demektir
-
15 Kasım 2011
Ulusalcılara bir iyi bir de kötü haber
Yorumlar
+ Yorum Ekle