En Sıcak Konular

Nuh Gönültaş


Nuh Gönültaş
0 0 0000

Saddam’ı asanlar işgalciler, Menderes’i asanlar kendi askerimizdi!



Doğrusunu isterseniz Saddam'ın idam görüntülerini izlerken benim de hatırıma, gözlerimin önüne rahmetli Başbakan Adnan Menderes'in idamı geldi.


Ne adına olursa olsun, kim idam ediliyor olursa olsun, taraflı mahkemeler tarafından verilen idam cezasının ne kadar rencide edici, insan ruhunda ne kadar yıkıcı etkiler yaptığını söylemeliyim.

Saddam'ın idamını seyredip de, Amerika'ya, İngiltere'ye, Kürtler'e, Şiiler'e, W.Bush'a, Tony Blair'e lanet okumayan insan kaldığını sanmıyorum. Bunda etkili olan elbette Saddam'ın vakur duruşuydu.

İnsanın insana düşmanlığı işte bu kadar şiddetli oluyor. Saddam elbette Irak'ı zalimce yönetti. Bunda kuşku yok. Ama konumuz bu değil. Saddam'ı asan Şiiler son sözünü, Şahadet cümlesini söylemesine bile müsaade etmediler. Şahadet kelimesini onun ağzına tıktılar! Saddam ve Adnan Menderes'in idamları...

İki olay arasında bağ kurmama yol açan çağrışım her ikisinin de bir ülkenin lideri olarak idam edilmiş olmasıydı. Saddam'ı lider yapan dikta metotlar, askeri müdahaleler, entrikalar vesaire vesaireydi. Fakat Adnan Menderes'i lider yapan ise halktı. Dikta bir sistemden sonra tercih hakkına sahip olan Türkiye'nin ilk tercihiydi Adnan Menderes.

Saddam Hüseyin'in idam edilmesi ile Adnan Menderes'in idam edilmesi arasında elbette Saddam ve Menderes kadar fark var. Her ikisinin de idamı vesilesi ile iki kişiliğin karşılaştırılması pek doğru bir yaklaşım olmaz.

Saddam'ı asanlar onun ülkesini yalanlarla işgal gerekçesi oluşturan işgalci güçler olan İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri ile onların yerli işbirlikçileri olan Kürtler ve Şiiler'di.

Ya Menderes'i idam edenler! İşte onlar bizim kendi askerimizdi. Saddam'a mücadele gücü veren şey, onu mahkûm edenlerin, onu iktidarından edenlerin, onu hücreye tıkanların düşmanları olmasıydı. O düşmanları ile mücadele ediyordu. Motivasyonunu bu itme gücünden alıyordu. Ama Adnan Menderes öyle değil.

Menderes kimin askerine "Cehenneme gidin" diye bağıracaktı. Kimin askerine "siz kimsiniz ulan, kimsiniz de beni yargılıyorsunuz" diye bağıracaktı. Adnan Menderes gibi nazik bir beyefendiden kendi ordusunun mensuplarına -darbeci de olsaböylesi ağır sözler söylemek beklentisi içinde olmak ne kadar doğrudur bilemiyorum.

Bu şöyle acayip bir durum çıkarıyor karşımıza. Adnan Menderes'ten kendi askerimize Saddam'ın işgalcilere davrandığı gibi davranmasını beklemek...

Her ikisi de adil olmayan mahkemelerce yargılanıp idama mahkûm edildi.

Her ikisinin düştüğü durumu karşılaştırırken herhalde Adnan Menderes'in durumunun daha acı olduğunu kabul etmeliyiz. Bir daha söylemek gerekiyorsa, Saddam'ı asanlar onun düşmanlarıydı, ya Menderes'i asanlar neyin, kimin düşmanıydı? Saddam ve Menderes'in kendisini asanlara karşı davranışlarını yazan yazar arkadaşa, Menderes'i "Korkak bir kedi", Saddam'ı "Cesur bir aslan" ilan edenlere bu sorunun cevabını düşünmelerini tavsiye ederim.

Bir de idam sehpasına çıkan Saddam ya da Menderes'ten başkası, mesela sen olsaydın herhalde bir anda etrafı kesif bir lağım kokusu kaplardı...

Allah kimseyi bu duruma düşürmesin! Menderes'in makamını cennet yapsın, Saddam'ı da dilediği gibi...

Daha önce yazdığımız gibi Saddam'ın idamıyla görüldü ki, halihazırdaki Irak'ın durumuyla anlaşıldı ki, bir diktatörün Irak'ı yönetmesi Amerika'yı yönetmesinden daha iyidir!



Bu yazı 999 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 8 Temmuz 2012 Delikli demir ile mertlik arasındaki ilişki...
    • 5 Temmuz 2012 İki arada bir derede ölüm!
    • 28 Haziran 2012 Dessas-ı ehli dünyanın hafiyeleri veya satılık kalemler...
    • 26 Haziran 2012 Kılavuzu NATO olanın...
    • 17 Haziran 2012 Davet ile davete icabet...
    • 5 Haziran 2012 AK Parti celladına gülümserken...
    • 31 Mayıs 2012 Kürtaj emanete ihanettir!
    • 13 Mayıs 2012 28 Şubat dalgaları ve hükümetin kıyıları...
    • 26 Nisan 2012 CHP'nin tarihi en yumuşak yeri...
    • 24 Nisan 2012 Vatana ihanetin yasal dayanağı olur mu?
    • 19 Nisan 2012 Peki, AK Parti iktidarı bin yıl sürecek mi?
    • 17 Nisan 2012 Çevik Bir nefreti, Tayyip Erdoğan sevgisi...
    • 14 Nisan 2012 Adaletin rövanşı...
    • 8 Nisan 2012 İçimizdeki darbeciler yüzünden...
    • 29 Mart 2012 Gazete kapatmak çağ dışı bir çözümdür...
    • 22 Mart 2012 Talimatla akreditasyon olur fakat demokrasi olmaz...
    • 13 Mart 2012 Liderlik cesareti...
    • 8 Mart 2012 Stratfor ve WikiLeaks gazeteciliği!
    • 1 Mart 2012 Bu ülkede 28 Şubatlar bitmez!
    • 26 Şubat 2012 15 yıl sonra yeniden ''şubat soğuğu!''

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,322 µs