0 0 0000

'Pornografik idam'

İngiliz Telegraph gazetesi aklımdan geçeni söylemiş bile: "Nasıl ki porno seksi kirletiyorsa, ölüm pornografisi de hayatı, ceza pornografisi de adaleti kirletir."

"İnternet icat oldu, mahremiyet yok oldu" diyebiliriz herhalde.

Saddam'ın idamının bir cep telefonu aracılığıyla kaydedilen görüntüleri ("integral-eksiksiz" versiyon) internet üzerinde rekor kırdırmış...

Merak etmedim, arayıp bulmadım tabii ki... "Eksik olsun", dedim kendi kendime, "Bu merakımı kendime nasıl açıklayabilirim sonra, eksik olsun..."

Görüntüler "YouTube" üzerinde 18 yaşın üzerindekilere tahsis edilmiş. Siz şu ikiyüzlülüğe bakın. "Yetişkinlere mahsus görüntüler" oluyor demek bunlar.

İdamın değişik video versiyonları "Google Video"da pazar günü saat 15'e kadar 1 milyondan fazla ziyaretçi çekmiş.

Fransızların internet sitesi "Dailymotion" ziyaretçi sayısı 20 binlere ulaşınca görüntüleri silme kararı almış.

Durun bitmedi, beterin beteri var:

Bazı sitelerde idam videoları "Büyük çırpınış ile" notuyla servise konmuş.

Bitmedi... Görüntülerin "remix hip- hop"u ile de karşılaşılmış.

Müthiş bir ilgi doğrusu... Meğer insanlar ölüm cezası infazını saniyesi saniyesine izlemenin hasretini çekerlermiş.

"İnternet" ile birlikte insanoğlunun bugüne kadar karşılaşmadığı türden bir "moral sınavı" ile karşı karşıya olduğu muhakkak. Bu yeni sınavın birinci sorusu şudur: İnternette masanın üzerine kadar gelen ve "aç beni" diyerek kullanıcıyı kışkırtan görüntüler karşısında nasıl bir tavır takınılacak?

(Dikkat ederseniz, internet üzerinden kolayca ulaşılan "porno siteleri"nden söz etmiyorum. Çünkü bu alanlarda karşılaşılan görüntüler (beğenin-beğenmeyin) kahramanlarının "rızası alınmadan" dolaşıma sokulmamıştır. Bu alan kendi başına bir "endüstri" olduğu için alan gibi veren de razıdır. Bizim için sorun insanların "rızası alınmadan" dolaşıma sokulan görüntüleridir.)

Bu görüntüler Saddam'ın idamı gibi "pornografik bir idam" da olabilir, bir kadının ya da erkeğin çok özel hayatının rızası alınmadan internete atılan görüntüleri de olabilir. Bu durumda ne yapılacak?

Bu köşe "ahlakçının köşesi"olmadığı için ne yapılması gerekenleri sıralayacak değilim. Benim yaptığım sadece ortaya bir soru atmak: "Moral"in giderek önem kazandığı bir dünyada, doğrudan "immoral" görüntülerle kullanıcılarını iğfal etmekten hiç mi hiç kaçınmayan bu yeni iletişim ağı ile nasıl başa çıkılabilir?

"Başa çıkılamaz" aslında. "Sınırlar"la korunan bir ekonomik ve enformatik hayat artık bir daha gelmemek üzere (iyi ki de öyle) geride kaldığı için, Saddam'ın idamının ya da bilmem hangi kadının cep telefonuyla çekilip internete atılan görüntülerini seyredip seyretmemek artık sadece, elindeki kumandaya hükmeden kullanıcının keyfine kalmıştır. Demek ki yayınlanmaması gereken görüntüleri yayınlıyorlar diye ona buna öfkelenmek anlamsız; demek ki artık herkes, ekranda sıra bekleyen görüntülerle başbaşa kalıp kalmamak hususunda sadece kendisine hesap verecek.

Bu durumda "sınav"ın belki de yeni yeni başlamakta olduğunu söyleyebiliriz herhalde... İmkansızlıklar içinde değil, imkan bolluğunun içinde bir moral....

Bu yazı 1,116 defa okundu.