Cumhurbaşkanlığı seçimi yaklaştıkça toplumda, en azından bir kesiminde, elle tutulur bir gerilim giderek artıyor.
Gidişatı tehlikeli görenler, CHP'nin sinei millete dönmesinden başlayıp yeni bir 28 Şubat modeline kadar uzanan bir seçenekler listesi koyuyor önümüze.
Cumhuriyeti korumak adına demokrasiden vazgeçmemizi istiyorlar.
Oysa, ikisini bir arada korumak mümkün.
Bunun için gerekli olan şey güçlü bir muhalefet, güçlü sivil toplum kuruluşları ve güçlü bir medya.
Cumhurbaşkanlığı seçiminin ardından genel seçime kadar süreçte ne gibi gelişmeler yaşayacağımız meçhul. Ancak bu dönemde muhalefetin kendine daha fazla çeki düzen vermesi, daha fazla çalışması ve muhalefeti sadece laiklik temelinden çıkarıp politika üretme düzeyine getirmesi şart.
Güneydoğu'dan işsizliğe, sağlıktan yoksulluğa kadar uzanan birçok sorun önümüzde ve her geçen gün listeye yenileri ekleniyor. Çocuk pornosu gibi.
Partiler sivil muhalefet odağı olarak güçlendikçe cumhuriyete ve demokrasiye güven artacaktır.
Aynı şekilde sivil toplum örgütleri ülke sorunlarına ilişkin konularda seslerini yükseltmeyi sürdürdükçe, sorunları uluslararası platformlara taşıdıkça yeni bir checkbalance sistemi yaratacaktır.
Bütün bunların sağlıklı işlemesi için gerekli olan üçüncü ayak ise güçlü bir medyadır.
Muhalefete, farklı seslere yer verebilen, sadece başörtüsüne takılmayan, okurunu ve halkını anlayan bir medya.
Bugün bu üçünün de istenen kıvamda olmadığı bir ortamda olduğumuzu kabul etmek gerekiyor.
Bunun için ilk atılması gereken adım herhalde önümüzdeki dönemde muhalefete daha az muhalefet etmek ve sesini duyurmasına olanak sağlayacak mecrayı sağlamaktır.
Sıkıntılı bir dönemi güçlenmiş ve gelişmiş bir demokrasiyle aşabilmek ancak böyle mümkün olacaktır.
Burada iktidar da muhalefeti, sivil toplum kuruluşlarını yok saymaz, toplumun geniş kesimleriyle gerileme, kavgaya yol açacak adımlar atmazsa iş daha kolaylaşır.
50 yıllık çok partili yaşamımızı belirli bir noktaya getirdik.
Elde ettiğimiz kazanımlar elbette henüz tam değil ama küçümsenecek bir yerde de değil. Bu kazanımları koruyup güçlendirmek için demokrasi dışı yolları seslendirenlere itibar etmemek, demokrasi içinde mücadele yolunu seçenlere ise destek vermemiz gerekir.
CHP lideri Baykal, son dönemde kendisini ve partisini köşeye sıkıştırmak isteyenlerin bu taleplerine yüz vermeyerek doğru bir adım attı.
Çankaya konusunda uzlaşmaya hazır olduğu mesajı veren Baykal'ın bu tavrı demokratik gelişim açısından bir güvencedir.
Türkiye bu dönemi inanıyorum ki, demokrasiye inanan kurum ve bireyleri sayesinde kötü niyetlilerin beklentilerinin aksine başarıyla atlatacaktır.
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle