Ergun Babahan
0 0 0000
Veli Küçük, dünya büyük
Türkiye Susurluk Olayı'nı aydınlatamamasının bedelini hala ödüyor. Danıştay'a yönelik alçak saldırı da bunun son göstergesi.
Danıştay saldırısı, Susurluk'un ünlü isimlerinin hala oyunun içinde olduğunu açıkça ortaya koydu. İbrahim Şahin, Korkut Eken ve şimdi de Veli Küçük .
Tetikçiler, tetikçileri yönlendirenler ve onların abileri değişik bir ilişki ağı oluşturuyor.
Meclis Susurluk Komisyonu'na ifade vermeye gitmeme cesareti gösteren iki generalden biri olan Veli Küçük yine sahnede. Üstelik hakkındaki en ağır ithamlar hafızalardan henüz silinmemişken.
Küçük, Kocaeli İl Jandarma Alay Komutanı iken yaptığı faaliyetlerle meşhur. Resmi raporlara göre, bu görevi sırasında mafyacılarla sıkı ilişkilere girmiş, Yeşil'le çalışmış, tetikçi Doğan Erşahin onun görev başında olduğu sırada jandarmanın elinden kaçmış vs.
İbrahim Şahin'i unuttunuz mu bilmem ama yine de hatırlatayım. Özel Harekat Dairesi eski Başkanvekili. Ömer Lütfü Topal cinayetiyle gündeme gelmişti.
Korkut Eken, eski MİT'çi emekli yarbay. MİT muhabiri Tarık Ümit' in öldürülmesinden birinci derecede sorumlu olduğu iddia edilmişti.
Özel timci Ayhan Çarkın'dan Bahçelievler Katliamı sanığı Haluk Kırcı'ya daha pek çok isim günlerce gazete manşetlerinde kaldı. Meclis soruşturmalarına konu oldu, mahkemeler açıldı. Ancak gerek mahkemeler, gerek sivil ve seçilmiş güçler, bu adamların ilişkilerini ortaya çıkaramadı.
Hukukun dışına çıkan ilişkilerin üzerine gidilemedi. Herkes, Susurluk ortaya çıktı, olaylar bitti havasına girdi veya girmek işine geldi.
Medya unuttu, siyasetçi unuttu, toplum unuttu.
Bir tek onlar unutmadı. Haklarındaki onca ağır suçlamaya rağmen bir kenara çekilmediler.
Kendilerini ülkenin sahibi görenlerle kol kola çalışıp, kendilerini sahiplikte hisse sahibi kabul ettiler.
Halkın seçimine saygı duymama alışkanlıkları devam etti.
Sivil iktidar ne kadar ürkekse, onlar o kadar cüretkardı.
Soğuk Savaş sonrası bir çok Avrupa ülkesinde, bizimkine benzer çete yapıları ortaya çıktı. Demokrasiler, bu çetelerle hukuk düzeni içinde mücadele edip hesabını gördü, bir Türkiye hariç.
Türkiye, bu dönemin hesabını soramadı.
Onun içindir ki, bu adamlar yeniden ortaya çıkıp kendilerinden hesap soramayan Meclis'i, meşru hükümeti köşeye sıkıştırmaya çalışabiliyor.
Umarız, Danıştay saldırısı geçmişteki olaylara benzemez. Bu kez gerçekten gittiği yere kadar gidilir.
Meclis bu cesareti göstermeli yoksa herkes ve her şey gidip duvara toslayacak.
Bu yazı 1,170 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
6 Mayıs 2012
Adalet talebinden tahrik olan bir ordu! Astsubaylar direnin
-
4 Nisan 2012
Benim darbecim insanlık suçu işlemez
-
24 Mart 2012
Ergenekon ve psikolojik savaş
-
14 Mart 2012
Kürt meselesinde tarihi uyarı
-
7 Mart 2012
Türkiye, AB için neden önemli!
-
4 Mart 2012
Medya nasıl kurtulur?
-
3 Mart 2012
Medya eliyle hükümet devirmek de darbedir!
-
19 Şubat 2012
Sayın Başbakan 3’üncü dönemler hep zor geçer!
-
15 Şubat 2012
Washington’ın Türkiye’ye bakışı
-
14 Şubat 2012
Gazetecinin suç işleme özgürlüğü
-
7 Şubat 2012
Tencere dibin kara
-
5 Şubat 2012
Sadece ordu yetmez devleti sıfırdan kurmalı
-
22 Ocak 2012
Barlas, Özkök’ü neden uyarmıştı!
-
3 Ocak 2012
Bu facia AK Parti için çok ciddi alarm
-
13 Aralık 2011
Siyaset ve sadakat
-
11 Aralık 2011
Bu iddianamede ciddi şike var!
-
6 Aralık 2011
İşte kahramanınız Kozinoğlu!
-
22 Kasım 2011
CHP, Dersim ve Ermeni kırımı!
-
19 Kasım 2011
Atatürk milliyetçiliği ‘Ne Mutlu Türküm’ demektir
-
15 Kasım 2011
Ulusalcılara bir iyi bir de kötü haber
Yorumlar
+ Yorum Ekle