Bir operasyon var (mı) bu gece?

27 Kasım 2008 15:56 tsi
Hepsi tamam da asıl soru şu: bu belge neden sızdırıldı ve neden Sabah'a sızdırıldı? Senaryo çoksa da özellikle iki tanesi ilgi çekiyor. Birisi bir devlet kurumunu Ergenekon'da 'aktif' olmaya davet ediyor, diğeri eski bir siyasiye 'kımıldama' diyor!

Belki de bu olayda en "önemsiz" ayrıntı, Tuncay Güney'in MİT'le "bir şekilde" bağlantısını gösteren belge.

Bunun yanında, belgenin Sabah Gazetesi'nde yayınlanması-bu da ayrı bir cesaret işi. Çünkü MİT belgesi yayınlamak ciddi suç. 2-8 yıl arası hapis isteniyor-MİT ile Güney arasında bağlantı ihsas etmesi, MİT'in belgeyi kabul edip suçlularla adli yoldan hesaplaşacağını söylemesi ve elbette işin MİT bünyesinde bir zamanlar adı sık duyulan Kontr-Terör Merkezi ve Mehmet Eymür'e sıçraması "belgeden'' çok daha manidar bulunmalı mı?

Sabah Gazetesi ve ATV'nin, AKP'ye yakınlığı bilinmeyen bir konu değil. Ve yine iyi bilinen bu basın organlarının bu vektörde yayın yapmaları.

Ergenekon Davası ve ilişkili haberlerde de durum belirgin olarak böyle. Ancak Sabah, neredeyse tüm Ergenekon sürecinde Milli İstihbarat Teşkilatı'nı şimdiye kadar ana odağa hiç oturtmadı.

Esasen iktidara yakın hiçbir yayın organı bunu yapmadı. İlginç konulardan biri de buydu. Zira, böylesi bir davada MİT'in isminin pek az geçmesi, konuyla şu veya bu şekilde "nadiren" bile ilişkilendirilmemesi bir çok yazarın merakını çekti.

Bu kadar hassas bağlantılar içeren, açık biçimde milli güvenlikle de ilintilendirilen yapılanmaya ilişkin MİT'den ses çıkmaması garipsendi. Hoş, bir ülkenin istihbarat servisinden ses çıkması çok rastlanan bir olay da zaten değil.

Ancak soruşturma ve belgeler sürecinde de MİT'in sahnede pek yeralmaması merak konusu oldu. İşte böyle bir sürecin sonunda MİT, dün Sabah tarafından yayınlanan ve kanun gereği muhtemelen davalık olacak belge üzerinde gündeme geldi.

Belge doğal olarak yeni tartışmalar açacak denli önemli. Bunda beis yok. Tuncay Güney'in istihbarat teşkilatları ile ilişkisi hep sorgulanan bir konuydu ve böylece ilk kez resmi bir belge üzerinde "tali" bir bağlantı ortaya çıktı.

Gayr-ı resmi zarflar?

Neticede ana soru şu; bu belge neden sızdırıldı? (Kim olduğu ise çok önemli değil. MİT bu konuda idari soruşturmasını yapacağını zaten söyledi.) Bu sorunun birden fazla yanıtı bulunuyor. Hepsi birden doğru ya da hepsi birden yanlış olabilir.

MİT, Başbakanlığa bağlı bir kurum. Bu kurumdan iktidara yakınlığı ile bilinen bir gazeteye belge gidiyor. (MİT belgenin kendisine ait olduğunu açıkladı.) Fakat mesele şu ki MİT, bu gelişmeden-doğal olarak-rahatsız. Rahatsızlığını da uzun aradan sonra yaptığı resmi açıklama ile duyuruyor.

O halde, en azından hükümete karşı halisâne duygular beslemeyen bir köstebek tarafından ve aynı gerekçe ile sızdırılmış olması muhtemel. Senaryolardan biri bu. Öyleyse neden Sabah'a veriliyor?

Hükümete muhalif bir başka gazete daha uygun olmaz mıydı? İlk paradoks burada. Bu çelişkiyi aşmak için üretilen senaryolardan biri, MİT ile hükümet arasında Ergenekon konusunda bir "yavaşlık" tartışması olup olmadığı sorusu.

Bugünkü Hürriyet'te Enis Berberoğlu bu düşünce çizgisi üzerine şu satırları yazmış; "Sabah’ta yayımlanan haberin zamanlaması da önemli. Ergenekon davasında ilk iddianame okundu, çapraz sorgulara geçildi. Ama henüz 1 Temmuz’dan itibaren içeri alınan zanlılara ilişkin iddianame mahkemeye sunulamadı. O yüzden Sabah’ın dünkü haberini okuyan deneyimli bir istihbatçı şu yorumu yaptı: "Sanki birileri MİT’i gayrete getirerek, yeni operasyonlara, gözaltılara veya en azından iddianameyi tamamlamaya yardım edecek bilgi ve belge bekliyor gibi geldi bana..."

Bu da garip çünkü, Başbakanlığın veya mahkemelerin herhangi bir talebinde MİT'in gerekli bilgileri vermesi normal. Kaldı ki daha önce MİT, Ergenekon ve Tuncay Güney konularında hükümeti bilgilendirdi ve bu iyi biliniyor.

Bugüne değin Ergenekon operasyonları ve soruşturma süreci ağırlıklı olarak Emniyet Teşkilatı tarafından yürütüldü. Elbette savcılıkların yönetiminde. Bu durumda MİT'in atıl kaldığı varsayılabilir mi?

Bunu bilmek şu gün için imkansız. İkinci konu, belge yüzünden konunun bir zamanlar MİT organizasyon şeması içinde bulunan Kontr-Terör Merkezi ve hem kurucusu hem başkanı Mehmet Eymür isminin gündeme gelmesi.

Müsteşarlığın yayınlanan belgeye ilişkin açıklamasındaki satırlar açık biçimde bu konuya gönderme yapıyor. 1997 yılında MİT'in yapısından çıkarılan Kontr-Terör Merkezi, "kuruşu ve işleyişi" tartışmalı olarak tanımlanıyor.

Ayrıca Merkezle birlikte "şemadan sorumluları da çıkarılmıştır" ifadesi kullanılıyor. Buradan ne anlaşılmalı? Bahis konusu belgenin sızması bu sorumluların bir eylemi mi? Bu sorunun yanıtı da meçhul ve öyle de kalacak gibi.

Eğer öyleyse anlamı ne? Eymür'ün ve bağlantılarının bunu gerçekleştirmiş olması kime muhalefet sayılmalı? Ve eğer öyle ise neden Sabah'a verilsin?

Ve Sabah bunu neden yayınlasın? Elbette konu böyle çetrefilli olunca üretilen senaryolar da artıyor. Bir başka fikre göre bu siyasi bir hamle ve aslında MİT veya Ergenekon davası ile ilgili yok.

Tansu Çiller ile ilgisi var! Bu oldukça iddialı bir iddia. Çünkü bağlantı nasıl kuruluyor net değil. Ama söylenen şu: Tansu Çiller ve ekibi siyasete dönüş hesabı yapıyor. Bu yolda kullandıkları en büyük araç da bilindiği gibi DP.

Eymür ve Çiller'in geçmişteki ortak çalışmaları ve mesaileri de bu yakınlık içinde değerlendirilip, (Eymür, Çiller'in daveti üzerine MİT'e dönmüştü.) Çiller'e bir mesaj gönderilmiş oldu. Dediğimiz gibi bu da bir senaryo ve biraz dolambaçlı.

Başkaları da var. Örneğin Fatih Altaylı bugün kendi senaryolarını yazmış; "Bana göre, Eymür tarafından “Yönlendirildiğini” anlayan Savcı Zekeriya Öz kendisine Eymür tarafından Tuncay Güney’in güvenilir bir kaynak olduğunu kanıtlamak için verilen belgeyi sızdırdı.

Bir başka olasılık ise Mehmet Eymür’ün başkalarını kullandığını zannettiği bir anda, bir kez daha kullanılıp bir tarafa atılmış olması.  Ergenekon soruşturmasının artık anlamını ve gerekliliğini yitirdiğinin düşünülmesi üzerine bu belge ortaya çıkarıldı."

Bu haber 2,847 defa okundu.