Hıncal Abi senin ne işin var gericilerle?

26 Kasım 2008 11:23 tsi
Hıncal Abi "Sıkmabaş gericiliktir" diyorsun. Peki senin ne işin var gericilerin yanında? Ahmet Çalık'ın ailesinde sıkmabaş olmayan var mı? Balçiçek Pamir yazdı

Yine her şey kadınlar üzerinden dönüyor.
Birkaç gün Türkiye’den uzaklaştım, dönüşte bir de baktım ki
Garp cephesinde değişen bir şey yok
Bu ara CHP’nin çarşaf açılımı gündemde. Bakın türban, başörtüsü falan değil çarşaf diyorum. Çarşaf neyin simgesidir, kadını nasıl bir esaret altın alır, o ayrı bir yazı konusu. CHP çarşaflıya sahip çıkarak türban sorunun çözebilir yorumunu yapanlara ise hiç katılmıyorum.
Deniz Baykal çarşaf siyasi simge değildir türban siyasi simgedir anlayışıyla mı başörtüsü sorununu halledecek? Hadi canım.
Çok değil bir hafta önce kurmaylarından Canan Arıtman canlı yayında Söz Sende’de “Sokaktaki türbanlılara acıyorum” diyordu.  Prof. Dr. Necla Arat’ı bile isyan ettiren çarşaf meselesi Nur Serter cephesinde pek de eleştirilmedi. Oysa o değil miydi İstanbul Üniversitesi eski rektörü Kemal Alemdaroğlu ile ikna odaları yaratan? O odalarda kızları başını açması için zorlayan?
Dün Ertuğrul Özkök “Risk alarak iddia ediyorum” diye yazdı.
“Deniz Baykal Sultangazi’de başörtülü ve çarşaflı kadınların yakasına parti rozeti taktığı gün, yıllardır ülkemizin fena halde asabını bozan psikolojik bir sorunun halli yoluna girilmiştir.”
“Bonjour yani!” diyesim geliyor.
Baykal ilk defa mı çarşaflıya ya da başörtülüye rozet takıyor?
Fena halde yanılıyorsunuz.
Arşivlere bakmanız, seçim öncesi çalışmalara bir göz atmanız yeterli.
Sadece bu sefer yaptığını yüksek sesle dile getiriyor.
Olayla ilgili en eğlenceli yorum yine Başbakan Erdoğan’dan geldi.
“Dik dur” diye tavsiye verdi Başbakan.
Hani Obama’ya da öyle buyurmuştu ya!
                                                X X X
Neyse gelelim Hıncal Abi’ye…
Dün Hıncal Uluç Sabah Gazetesi’ndeki köşesinde CHP için fevkalade ağır bir yazı yazdı. “Atatürk’ün partisinde çarşaf isimli” yazının detaylarını burada aktarmayacağım. İsteyen gazetenin internet sitesinden bulabilir. Yazı aslında Hıncal Abi’nin düşüncelerinin geçen yıllarda bir arpa boyu bile değişmediğinin açık bir göstergesi. “Ben demokrat değil, Cumhuriyetçiyim” diyordu Hıncal Abi. Şimdi de aynısını söylüyor. “Ben Atatürk cumhuriyetçisiyim. Ben Atatürk ilke ve devrimleriyle doğdum. Onlarla büyüdüm. Tüm hayatım boyunca Atatürkçü oldum.”
Sonra ekliyor.
“Bir Atatürkçü çarşafı kabullenmez. Çünkü çarşaf da tıpkı sıkmabaş gibi (velev ki siyasi simge lafını hatırlayın) bir simgedir. Gericiliğin simgesidir.”
Şimdi ben bu cümlede durdum. Durdum çünkü adama sorarlar.
Madem türban siyasi bir simge…
Madem türban hatta senin deyiminle sıkmabaş gericiliğin simgesi…
Madem ki bir Atatürkçü sıkmabaşı kabullenmez…
Senin gericilerle işin ne?
Sabah Gazetesi’nin patronu Ahmet Çalık’ın eşi de sıkmabaş.
Kızkardeşleri de sıkmabaş.
Yanılmıyorsam ailede sıkmabaş olmayan sadece bir gelin var.
Peki Hıncal Abi, seninle aynı katta oturan, eskiden görevi medya grup başkanı’ydı şimdi değişti mi bilemem, Sn.Albayrak’ın eşi de sıkmabaş değil mi?
Eee şimdi adama sormazlar mı?
Peki sen o gericilerle o gazetede ne yapıyorsun?
Niye onlar için çalışmaya ve onlardan maaş almaya devam ediyorsun diye…
Sorarlar. Sormalıyız da!!!
Şimdi ortada iki şık var.
1-Hıncal Abi yazıyı kaleme alırken kimler için çalıştığını, Sabah’ın yeni patronunu unuttu. Bir anda kendisini eski Sabah’ta zannetti.
2-Hıncal Abi çok zeki bir adamdır. Hiçbir adımını öylesine atmaz.
Hiçbir yazıyı “Sıra savmak” için yazmaz. Bu yazıyı da Ahmet Çalık ve Hıncal’ın deyimiyle sıkmabaşlılarına rağmen yazdı. Açıkça meydan okuyor. “Sıkıysa atın beni” diyor.
                                                    X X X
Ben de diyorum ki Hıncal Abi kimsenin seni atmasına gerek yok. Sen yedinde neysen yetmişinde de aynı kişisin.Türbana ilk günden beri “Sıkmabaş” diyor, başörtüsünü gericilikle eş değer tutuyorsun. Peki ne işin var orada?
Gerek var mı orada bulunmaya?
Ben şimdi favori etik yazarımdan da konuyla ilgili bir yorum bekliyorum.
Ne demişti Ergun Babahan bir önceki yazısında?
“Herkes olayları kendi penceresinden yorumlar, değerlendirir. Bunu yaparken topluca aşağılama, hakaret etme, özetle ırkçı, ayrımcı bir yaklaşımda bulunma hakkına sahip olamaz. İnsanlar etnik kökenleri, inançları, yaşam biçimlerinden öte somut olaylarla değerlendirilip haklarında yargıya varılır. Kim, ne zaman, ne yaptı? Önemli olan bu sorunun yanıtıdır. Aynı şekilde kimse kadınları bir kalemde aşağılayıp karalayamaz. Cinsiyetçilik ve ayrımcılığın ölçüsünü aşanların, ırkçılık yapanların, böyle düşünenlerin Sabah’ta yeri yoktur ve olamaz.”
Yazdıklarının her kelimesine katılıyorum. Kesinlikle.
Sadece şeytanın avukatlığını yapıyorum.
Acaba diyorum Hıncal Abi’nin “Sıkmabaş ve gericilik” yazısı Ahmet Çalık ve ailesini aşağılamıyor mu?

NE ÖĞRENDİM?
Tanrı iradesini hakim kılmak için yeryüzündeki iyi insanları kullanır. Yeryüzündeki kötü insanlar ise kendi iradelerini hakim kılmak için Tanrı’yı kullanırlar. (Giordano Bruno ,İtalyan filozof, gökbilimci)
 

Bu haber 540 defa okundu.