AKP kendi mahallesinde boğulur mu?

25 Kasım 2008 15:11 tsi
CHP'nin 'çarşafa rozet' açılımı, göründüğünden daha stratejik bir hamle. Derinliğini anlamak için Ankara'nın derin mahzenlerine inmek, önünüzü görebilmek için de meşaleler gerekiyor. Bu plan kısa sürede medyatik bir kampanyaya dönecek. İşte planın ayr

CHP'nin 'çarşafa rozet' hamlesini, yerel seçimlerden nemalanmak adına yapılmış bildik popülizm saymak, sonuçları açısından hayli yaralayıcı olabilir.

Çünkü değil. Sonuçları ne olur şimdiden bilinmez ama, iyi düşünülmüş ve parti ile sınırlı kalmayacağı da şimdiden görülüyor. Hatta denebilir ki, bu girişim kısa sürede medya kampanyasına dönüşecek.

Peki ama CHP içinde de tartışma yaratan, yaratacağı başından belli bu girişimin detayları ne? Aslında planın dayandığı mantık basit. CHP, AKP'nin oy kesitinin "muhafazakar" tabana dayandığının herkes gibi farkında.

Bu kaba tahlil, iki parti arasındaki dengeyi daha işin başında bozuyor. Zira Türk seçmen, ağırlıklı olarak "merkez sağ ve muhafazakar" değerlere sahip. CHP'nin bugüne değin yürüttüğü politika ise "buna muhalefet" etmek.

Çalmıyor, bölüyor!

Kısaca işlemesi mümkün değil. Ve işlemedi de zaten. Doğal olarak bu dengesizliği bozmanın yolu, tıpkı "çarşafa rozet" gibi, muhafazakar ve AKP taraftarı kesime şirin göstermek görülebilir!

Ama değil. Zaten bugün CHP üzerine yapılan eleştirilerin hatası da bu! CHP'nin planı, AKP seçmin kitlesinden oy çalmayı değil, bölmeyi planlıyor. Bu ikisi aynı gözükse de hiç değil.

CHP'nin kurduğu strateji, muhafazakar seçmenin AKP ile birlikte uğradığı hayal kırıklıkları ile kamusal tartışmalara odaklanıyor. Peki bu ne demek?

Örneğin; "CHP'nin çarşafa rozet açılımı, üniversitelerde yaşanan türban sorununun aşılmasına basamak olur mu?"

Görüldüğü gibi bu sorunun içeriği, popülizm sayılabilecek bir adımın, aslında türban meselesinin çözülememesi yüzünden AKP'ye kendi tabanından tepki duyan kesime mesaj veriyor.

Peki bu algı doğru mu ve medyatik sunumu nasıl? Ertuğrul Özkök'ün bugünkü yazısından aktaralım:

"Türkiye, üniversitede türban sorununu meşru bir yöntemle çözme yolunda ilk adımını atmıştır. Üstelik de, bu adım, tam atması gereken kurum ve kişiler tarafından atılmıştır. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, türbanlı ve çarşaflı kadınların yakasına parti rozetini taktığı gün, yıllardır ülkemizin asabını fena halde bozan psikolojik bir sorunun halli yoluna girilmiştir."

Oldukça parlak!

Kırgın cemaatler?

Bu güçlü karinelere rağmen, CHP stratejisinin plan olabilmesi için, başka maddeler de gerekiyor. Bu maddelerden önemli bir tanesi cemaatler.

Bu da ilk bakışta, seçim yatırımı sayılabilecek çizgide algılanıyor ama yine değil. Çünkü bu açılımın dayanağı, AKP iktidarı yönetiminde kayrıldığı varsayılan cemaatler varsa, bundan muzdarip olan cemaatler de var mantığını içeriyor.

Öyle ki bu cemaatler adlı adınca zikrediliyor da; Süleymancı, Kadiri, Melami, Halveti-Şabani geleneğe bağlı yerel cemaatlerin bu kıstaslara uygunluğu değerlendirilmiş bulunuyor.

Bu bakış, CHP'nin çok gizli-saklı planı da değil aslında. Genel Merkez, partinin temel ilkelerini zorlamadığı sürece bu cemaatlerle ilişkiyi onuyor.

Elbette bu konuda uygun formatla medya üzerinden güçlüce işlenecek gibi. Burada önemli isim İstanbul İl Başkanı Gürsel Tekin. Bu ismin sıkça duyulacağından kimsenin şüphesi olmasın.

Tekin zaten bu stratejinin yaratıcısı olarak görülüyor. Medyanın da sıkı bir şekilde Tekin'i destekleyeceği anlaşılıyor.

Özetle; CHP planının ana ekseni, AKP seçmenine çiçek atmaya değil, AKP hedef kitlesinin içindeki çatlaklara dayanıyor.

Bu plan AKP'yi kendi mahallesinde boğmaya yeter mi? Muhtemelen hayır. Ama zaman zaman nefessiz bırakabilir. Bu da "erken genel seçim" için yeterli imkanı yaratabilir.

www.iyibilgi.com

Bu haber 1,291 defa okundu.