En Sıcak Konular

Dört yılda ne değişti?

24 Kasım 2008 13:46 tsi
Dört yılda ne değişti? ABD’li istihbarat kuruluşlarının çatı örgütü NIC, 2004 yılında yayınladığı bir raporda yine gelecekte ne olacak dedi, Türkiye’ye hiç yer vermedi. Bu kez yıl 2008… Aynı kurum yayınladığı raporda Türkiye’yi yere göğe sığdıramıyor. So

ABD’li istihbarat kuruluşlarının çatı örgütü NIC, 2004 yılında yayınladığı bir raporda yine gelecekte ne olacak dedi, Türkiye’ye hiç yer vermedi. Bu kez yıl 2008… Aynı kurum yayınladığı raporda Türkiye’yi yere göğe sığdıramıyor. Soru şu: Dört yılda ne değişti? Türkiye neden önemli hale geldi?

Bu kurum, yani ABD’deki NIC (Ulusal İstihbarat Konseyi) Türkiye’nin gündemine 2007 yılında girdi. Kurumu dünya genelinde ünlü yapan elbette CIA ve NSA dahil tam on altı istihbarat örgütünün çatı kuruluşu olmasından ibaret değildi. NIC, Bush’un İran’a yönelik eleştirilerinin arttığı ve artık dünyanın olası bir saldırı beklediği 2007 yılında hazırladığı İran raporuyla açıkça yönetime karşı çıkmış ve İran’ın 2003 yılından bu yana nükleer çalışmalarına ara verdiğini duyurmuştu. NIC’ın yaptığı açıklama dünya gündemine bomba gibi düştü. Zira belki de İran’a saldırmak isteyen Başkan Bush’a dünya ile birlikte bizzat kendi dev istihbarat teşkilatı da karşı çıkıyordu. İşte kurumun bu açıklaması onu Türk okurunun da ilgi alanına soktu.

Geçtiğimiz hafta açıklanan Küresel Trendler 2025 raporuyla NIC yeniden dünyanın gündeminde. Çünkü Amerikan istihbaratının yayınladığı rapor bizzat dünya üzerindeki ABD hakimiyetinin biteceğini söylüyor. Bu ABD’nin tek kutuplu sisteminden açıkçası bıkan dünyanın geri kalanı için heyecan verici. Ancak dikkatli gözler bununla yetinmiyor. Zira aynı kurumun 2004 yılında yayınladığı bir rapor daha var: Küresel geleceğin haritasını çıkarmak: 2020.

2004 ile 2008 yıllarında yayınlanan rapordaki farklılıklar dikkatlerden kaçmıyor. Özellikle Türkiye ile ilgili kısımlardaki farklılık gözalıcı…

Daha önceki raporun ismi Mapping the Global Future. Yani küresel geleceğin haritasını çıkarmak… Aslında raporu İngilizce ismi yine bir ‘imparatorluk vizyonu’nu, hegemon bir gücün yaklaşımını yanıtıyor. Çünkü ‘geleceğin haritasını yapmak’tan bahsediyor. O haritayı şekillendirmeyi ima ediyor. Yeni raporun ismi ise Küresel Trendler… Yani küresel güç dengesindeki değişimi yansıtıyor.

Meselenin Türkiye boyutu da bu değişimin bir yansıması. Zira 2004’teki raporda Türkiye’nin ismi 4 yerde geçiyor. Ve bu dört vurgu da AB çerçevesinde ele alınıyor. Yani Türkiye AB’nin bir parçası olarak görünürken rapordaki atıflar AB nedeniyle yapılıyor. Bunlardan bir tanesi AB’nin gelişme sürecinin anlatıldığı bölümde Türkiye’yi içine almasının hem avantajlar hem de dezavantajlar barındırdığı belirtiliyor. O bölümde Türkiye’nin lafzı bundan ibaret. 2004’teki raporda Türkiye isminin geçtiği ikinci bölüm nüfusla ilgili. Rapor Türkiye nüfusunun devamlılık oranı olan 2,1’in altına düştüğünü vurguluyor ve ‘yaşlanma’ iması yapıyor. Diğer vurgular ise enerji ile ilgili. Elbette AB’nin enerji ihtiyaçları sözkonusu olduğunda Türkiye konuşuluyor.

Kurumun 2008’de yayınladığı rapor ise ismiyle daha alçakgönüllü bir yaklaşım içeriyor. Küresel Trendler: 2025 adlı bu rapor daha çok geleceğin resmini çekme telaşında. Ancak bu raporda Türkiye tam 16 yerde geçiyor. Üstelik Türkiye AB ya da ABD ile ilişkili değil, bizzat kendi özellikleri nedeniyle raporda değinilmeye değer bulunuyor.

Rapora göre Türkiye, gelecek 15-20 yılda, ekonomik büyümesi, canlı orta sınıfı ve jeostratejik konumuyla Ortadoğu'da ve uluslararası alanda daha büyük bir rol oynayacak.
ABD'nin küresel etkisinin zamanla azalacağı, Çin'in ve Hindistan'ın ise güçleneceğinin dile getirildiği ‘Küresel Eğilimler’ raporunda, Türkiye'nin, eğitimli iş gücü ve yatırıma elverişli ortamıyla geleceğin ‘yeni ekonomi kaplanlarından biri olmaya aday’ olduğu belirtiliyor. İran'la birlikte daha büyük uluslararası rol oynayacağı tahmin edilen Türkiye için, ‘Yakın dönemlerdeki ekonomik büyümesiyle, canlı orta sınıfıyla ve jeostratejik konumuyla Ortadoğu'da daha büyük bir bölgesel rol oynaması ihtimali artıyor.’ deniliyor.

Elbette bu iki rapor kıyaslandığında Türkiye’ye dönük ilginin yoğunluğu dikkatlerden kaçmıyor. Son dört yılda ne olduğu ne değiştiği bu noktada sorulaması gerekenlerden. Nitekim Graham Fuller gibi isimlerin de Türkiye için övücü sözler söylemesi ve Türkiye'nin büyük bir bölgesel güç olacağını belirtmeleri sürpriz değil. Kimileri ‘bu dört yılda ABD’nin politikaları değişti, bu yüzden Türkiye’ye ihtiyacı var’ diyebilir ki bu haklı bir tespit. Ancak bu değişim sadece bu tespitle açıklanamıyor. Çünkü madalyonun bir de diğer yüzü var: O da Türkiye’nin yavaş yavaş iplerini koparmaya başladığı gerçeği. Bu son dört yılda Türkiye ne yaptı, neden artık kendisinden bölgesel güç olarak bahsediliyor? Bu sorunun yanıtı yarını bekliyor. 

 www.iyibilgi.com Özel



Bu haber 820 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,434 µs