En Sıcak Konular

19 Kasım 2008 14:35 tsi
Yerel seçimler öncesinde partiler alan kapma yarışında.

Yerel seçimler öncesinde partiler alan kapma yarışında. Erdoğan’ın ses tonu ‘devletvari’ bir şekle bürünürken Baykal çarşaflı bir seçmene parti rozeti takabiliyor. DTP garip bir sessizliğe bürünürken MHP’nin Alevi açılımı bu yapbozun diğer parçasını oluşturuyor. Seçimlere aylar kala en büyük pasta dilimi kimi bekliyor? Gelin bu sorunun yanıtını birlikte verelim... iyibilgi özel

Geri sayım başladı… Hafta başında partilerin resmen ilan ettiği seçim kampanyaları Türkiye’nin çok kritik bir seçim devresine girdiğini muştuluyor. Özellikle iktidar partisi, anamuhalefet ve DTP için ‘hayati’ olan bu seçimlerde oy kapma telaşı partileri dümenlerinde ani kırılmalara zorluyor. Zira seçimler yaklaştıkça anketlerden çıkan sonuç şu: Kararsız kitle gittikçe büyüyor. Örneğin CHP’nin oyları hala %20’lerde seyretse da bu belli oranda dalgalanma yaşıyor. Aynı şey MHP için de geçerli. Ancak kararsız oy kitlesinden en çok zarar görecek ya da en çok kazançlı çıkacak AK Parti gibi duruyor. Haziran ayından bu yana yapılan seçimlerde AK Parti’nin oyları ilk kez dalgalanıyor. Bu oy oranları kimi zaman %55’i buluyor, kimi zaman da %40’a kadar iniyor. İşte bu büyük pastanın kararsızlar dilimi partilerin iştahını kabartıyor. Ancak iştah kabartan dilimler sadece bundan ibaret değil. Zira ani rota değişiklikleri bir gerçeği daha vurguluyor: Her parti diğerinin tabanına göz kırpıyor. Böylece partiler sadece oy kazanmayı amaçlamıyor, rakiplerine de darbe vurma stratejinin temel parametresini oluşturuyor.

Erdoğan: Kazanabilir de kaybedebilir de

Bu ani ‘rota değişikliği’ örneklerinden birisi şüphesiz Başbakan Erdoğan’ın ‘Çillerleştiği’ şeklinde yorumlara yol açan sert çıkışları. İktidara geldiği süre boyunca reformlar ve demokrasi konularında yaptıklarıyla sadece yurtiçinde değil yurtdışında da dikkatle izlenen Başbakan Erdoğan’ın Aktütün saldırısından sonra değişen üslubu gazetecilerin çokça üzerinde durduğu konulardan. Erdoğan o saldırı sonrasında Taraf gazetesiyle girdiği tartışmayla, daha sonra da sarfettiği ‘ya sev ya terk et’ olarak algılanan sözlerle hatırlanıyor. Erdoğan’ın ‘tek bayrak, tek millet, tek devlet’ vurgusu liberal aydınlarca sadece eleştiri konusu olmuyor. Bu sözler Erdoğan’a ‘devlet ağzıyla konuşuyor, oy kaybedecek’ şeklindeki suçlamaların da yönlenmesine sebep oluyor.

Doğu ve Güneydoğu illerinde DTP’nin elindeki belediyeleri alarak iktidarını pekiştirmek isteyen Başbakan Erdoğan’ın bu çıkışları elbette garipseniyor. Ancak Erdoğan’ın ne yapmaya çalıştığı, aklında ne olduğuyla ilgili soru işaretleri henüz yanıt bulmuş değil. Kimileri Erdoğan’ın ‘devlet jargonuna yenildiği’ eleştirisini getirirken, kimileri ise Erdoğan’ın bu söylemle iç Anadolu ve batı illerinde oylarını artıracağı, diğer yandan doğu ve güneydoğu illerinde oy kaybı yaşamayacağı, bilakis PKK teröründen uzaklaşmak isteyen geniş kitlelerin Erdoğan’la ortak bir dil yakalayabileceğini belirtiyor. Seçim öncesinde artan terör saldırıları sonrasında Erdoğan’ın rotasını bu şekilde kırması tartışma yaratsa da aslında herkes şu gerçeğin farkında: Erdoğan seçim öncesi yaptığı manevrayla seçim öncesi sayısı gittikçe artan kararsızlara, MHP ve CHP tabanına gözkırpıyor, diğer yandan bölgede DTP ile arasına mesafe koyan geniş kitlelerin oyuna talip oluyor. Erdoğan’ın hamleleri elbette bundan ibaret değil. Hala danışmanlık koltuğunu koruyan Reha Çamuroğlu’nun girişimleriyle başlayan Alevi açılımı Erdoğan’ın yine hem kararsızların hem de CHP oylarının bir bölümünü oluşturan Alevi oylarına talip olduğunu gösteriyor.

Baykal: İşi çok zor

Diğer yandan CHP lideri Baykal’ın da eli boş durmuyor. Baykal parti içinde de tartışma yaratan bir hamleyle, muhafazakar vatandaşların ağırlıklı olarak yaşadığı Sultanbeyli’de çarşaflı bir kadına parti rozeti taktı. Elbette Baykal’ın bu adımla ne söylemek istediği ortada: Yerel seçimlerde yerel vurgular. Yani Moda’da ‘içkini kap da gel’ kampanyasına verilen destek bir yanda, Sultanbeyli’de çarşaflı hanıma parti rozeti diğer yanda.

Elbette Türkiye şartlarını doğru okuyan bir siyasi partinin yerel seçimlerde atacağı en makul adımlardan birisi bu. Yani aslında CHP lideri akıllıca bir hamleyle Erdoğan’ı zor durumda bırakacak bir projenin startını veriyor. Ancak Baykal’ın işi o kadar da kolay değil. Zira CHP liderinin bu adımı parti içinde tartışma yaratırken, CHP’ye ‘sadece AKP karşıtlığı’ nedeniyle oy vermiş kesimlerde güvensizlik duygusu yaratabilir. Zira CHP’nin kemikleşmiş bir oy kitlesi var ve bu kitle ‘yaşam tarzının geleceğinden kaygı duyanların’ önemli çoğunluğu oluşturduğu bir kitle. İşte Baykal bu adımla bu kitleyi huzursuz ediyor.

Ancak Baykal’ın ikilemi bundan ibaret değil. Zira atılan ‘çarşaflı’ adımı partililere anlatmak için yapılan açıklamalar, aslına bakılırsa AK Parti ve MHP’ye oy sağlayan muhafazakar kesimi daha da rahatsız edecek cinsten. Deniz Baykal’ın CHP’sinin başörtüsü değişikliğini Anayasa Mahkemesi’ne götüren parti olması zaten muhafazakar kesimin hafızasına kaydettiği bir gelişme. Bu tartışmanın üzerinden çok geçmeden, Yasemin Çongar’ın deyimiyle, Baykal’ın ‘çarşaflı adımı’nı ‘muhafazakar kesimi aşağılayan ve o kesime üstten bakan’ bir tavırla savunması o kesimin dikkatinden kaçmıyor. Bu sebeple Baykal’ın o büyük pasta diliminden umduğu payı alması biraz zor görünüyor. En azından değerlendirmeler bu yönde.

MHP: Bıçak sırtında

Seçim öncesinde rotasını kıran diğer bir parti ise MHP. Son günlerde yaptığı açıklamalarla ‘ya sev ya terk et Ergenekonvari söylemdir, bizimle ilgilisi yok’ diyen MHP, bizzat lideri Devlet Bahçeli’nin ağzından hükümetin yapmayı planladığı Alevi açılımına sahip çıkıyor. Devlet Bahçeli daha önceki açıklamalarının aksine MHP’nin herkesi kucaklayan bir parti olduğu imajını veriyor. Her ne kadar başörtüsü konusundaki önce destekleyici ardından sükunet ağırlıklı politikasıyla AK Parti hakkında kapatma davası çıkmasını ‘sağladıysa’ da MHP’nin bu adımıyla üç kesimin oylarını hedeflediği ortada. MHP Alevi açılımı ve demokrat duruşuyla CHP tabanındaki ılımlı sola gözkırparken, Ergenekon ile arasına mesafe koyarak ve ‘ya sev ya terk et’in patenti bizim değil’ diyerek liberal kesime selam gönderiyor. Üstelik Taraf gazetesinden Yasemin Çongar’ın yazısı neredeyse MHP’nin bu selamının alındığı anlamı taşıyor.

Ancak bu da MHP için bıçaksırtı bir konu. Zira CHP tabanının ‘ılımlı sol’ kesiminin MHP’ye ne kadar güven duyduğu soru işareti. Üstüne üstlük MHP’nin son tavrını takdir edenler bile parti ile aralarına mesafe koyma konusunda dikkatli davranıyor. Partisinin geçmişi ve söylemi Bahçeli’nin en büyük ikilemi olma özelliğini korurken, MHP’nin bu seçimlerde de kemik kitlesini koruyacağı, ancak o pastadan istenilen düzeyde pay alınamayacağı yapılan analizlerden.

DTP neden suskun?

Bu sürecin belki de en çok dümen kıran partisi DTP olarak öne çıkıyor. Bu DTP’nin yüzdüğü suların fırtınalı özelliğinden kaynaklanıyor olabilir. Ancak Öcalan’ın fiziki şiddete uğradığı iddiasıyla korsan gösteriler başlatan, çocuklarla polisleri çatıştıran ve toplumsal tansiyonu yükselten DTP, bir anda bu tansiyondaki koltuğunu boşalttı ve kendisini geriye çekti. Daha önce oturma eylemleri, sert söylemler, Öcalan’ın Meclis’te dolaşan talepleri gibi konularla dikkat çeken DTP şu anda susuyor.

DTP’nin tavrı ile ilgili yapılan analizler şu yönde: Parti tansiyonu yükselterek ‘ben buradayım’ mesajı veriyor ve kitlesini kendisine bağlı tutmaya çalışıyor. Ancak yapılanlar öylesine tepki çekti ki, sokakların karışması ve gündelik yaşamın bu çatışmalardan etkilenmesi DTP’yi oy kaybıyla karşı karşıya getirdi. Zira Erdoğan’ın DTP’ye sert çıkarak söylemini netleştirmesi bile bu anlamda DTP’ye kaybettiren bir tutum olarak yorumlanıyor. DTP’nin tekrar sessizliğe bürünmesi ise bu kaybın telafisi amacını taşıyor.

iyibilgi.com



Bu haber 463 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,934 µs