En Sıcak Konular

Ekrem Dumanlı artık yeter dedi

18 Kasım 2008 16:42 tsi
Ekrem Dumanlı artık yeter dedi Ekrem Dumanlı,Türkiye'nin içinde bulunduğu kısır döngüye isyan etti ve artık yeter dedi.

Ekrem Dumanlı / Zaman

Buna dayanmak imkânsız

Hava soğuk mu soğuk. Ayaz, ruhları bile esir alacak neredeyse. Sis kaplamış dört bir yanı; göz gözü görmüyor. Fırtınalar esiyor. Çakal sesleri evlerin duvarlarını dövüyor sürekli.
Son sığınak.

Her karesinde maziye dair bir ışıltı, her köşesinde istikbale dair bir parıltı.

Sobalar yanıyor her odada, şömineler ışıl ışıl. Ne var ki herkes tir tir titriyor. Bütün pencereler, bütün kapılar ardına kadar açık...

Türkiye'mizin hali aynen budur!

İç enerji kaybının en zalim şartlarla yaşatıldığı bir ülke burası.

Bir yanda nüfusuyla ve nüfuzuyla göz kamaştıran bir potansiyel; diğer yanda her iyiliği boğmak için sağa sola çöreklenmiş haris ve hasis şebekeler.

***

'Gençlerimiz okumuyor, düşünmüyor' diye ağıt yakıp duranlar, onca asimilasyona rağmen bir gençliğin ayakta durma mücadelesini göremiyor. Onca çürümeye rağmen, hâlâ okumaya, yazmaya; dünyayı anlamaya dair çabaları görmüyor birileri. Her şey aslına rücu' ediyor belki de. İnsanımızdaki ruh saffeti, düşünme becerisi, hamle arzusu keşke daha iyi anlaşılabilseydi. Karşımızda soran, sorgulayan, araştıran ve en önemlisi ideolojik kodlamalara teslim olmayan bir gençlik var.

***

İşadamı neden ülkesi için katkı sağlamıyor, vatandaşı için fedakârlık yapmıyor deseniz; maazallah çarpılırsınız. Zira o kadar civanmert o kadar hasbi adam var ki bu güzel topraklarda! Yeter ki onların hamiyet duygularını rencide etmeyin. Her şeye rağmen dünya markalarıyla baş etmek isteyen bu insanların karşısında koca bir Çin Seddi çıkıyor: Bürokrasi! Onlarca yıldır 'istihdam üzerindeki yükleri azaltın' diye feryat ediyor bu insanlar; bir arpa boyu yol alınabiliyor on senede bir...

Yine de küsmüyor Anadolu müteşebbisi; dişini sıkıyor, var gücüyle ayakta kalmaya çalışıyor. 'Ha gayret kardeşim, bu ülkenin size ihtiyacı var' demesi gerekenler bunun farkında mı? Keşke!..

***

Hava desen pırıl pırıl; su desen gürül gürül.

İnsan desen kabına sığmıyor. Gencecik bir nüfus, deneyimli bir kuşak, başarıya aç bir nesil...

Eğitim desen, potansiyelin herkesi gıptaya sevk edecek kadar büyük.

Sağlık desen, yıllardır dünyanın en kaliteli sistemleri taşınıyor bu memlekete.

Neyin eksik senin ey güzel ülkem; neyin eksik?

***

Belli ki bu ülkenin en büyük meselesi iç enerji kaybı. Ruhlarımız yorgun, kalplerimiz yaralı, kafalarımız dağınık, rüyalarımız karışık...

İçteki kavgalarımız bizi tüketiyor sürekli. Nezaket çoktan Kaf Dağı'nın ardına atılmış; nezahat çoktan lügatlerden silinmiş. Herkes karşısındakinin gözünü oymak için çırpınıyor. Yükselen birine rastlansa paçalarına yapışıyor onlarca kirlenmiş el. Kıskançlık had safhada, çekememezlik genlerine sinmiş kimilerinin.

Nereye kadar?

Defalarca yığılıp kalmadık mı yolun ortasında? Ne dostlarımız tuttu elimizden; ne düşmanlarımız merhamet etti perişan halimize. Düştüğümüz yeri öperek kalktık bin defa. Kime ders oldu yitik kuşakların hazin akıbeti?

Bölündük, savrulduk, ayrı ayrı saflar tuttuk. Kim kazandı o amansız kavgaları Allah aşkına? Sağcılar, solcular, Aleviler, Sünniler, Kürtler, Türkler, laikler, anti laikler? Hani "Türkiye Malezya olur mu?" diye tartıştığımız o sıcak günler? Hatırlayan var mı o saçma sapan 'mahalle baskısı' tartışmasını? Yorgun ruhların irade dışı itişip kakışmalarından baronlar zevk aldı sadece. Onların düzenlediği ayinlerden yortulardan belki de hiç haberimiz olmadı; ancak tek bir kelime bile edemeden düşman kesildiğimiz insanlarla karşılaştık bir gün ve tek bir cümle kuramadık. Bakışlarımız 'değer miydi be kardeşim' diyordu.

Yeter!

Bu ülkenin iç kavgalara tahammülü kalmadı artık. Herkesin kendi işini dürüstçe yapması çok mu zor? Siyasetçinin, askerin, gazetecinin, öğretmenin, öğrencinin, esnafın... Herkes asli işine dönse ekonomik kriz mi dayanır bu dinamizme? Gelin evimize dönelim; küre-i arzın etrafında ufuk turları düzenleyerek. Önce kendimiz olalım; kendimizle barışalım; sonra da iç enerji kaybına sebep olan bütün kapı ve pencereleri kapatalım...



Bu haber 777 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    7,696 µs