En Sıcak Konular

Ergenekon'da Üzmez tepkisi

18 Kasım 2008 16:24 tsi
Tekin'in avukatı: 14 yaşındaki kıza tecavüz eden kişi serbest, müvekkilim 18 aydır tutuklu.

İstanbul 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam eden Ergenekon davasında tutuklu sanık Muzaffer Tekin’in avukatı Engin Çelik Kadıgil, 14 yaşındaki kız çocuğuna cinsel istismarda bulunduğu için tutuklanarak cezaevine konan ve daha sonra tahliyesine karar verilen Hüseyin Üzmez’i örnek gösterdi. Kadıgil, “14 yaşındaki kıza taecavüz eden kişi bırakıldı. Müvekkilim ise 18 aydır tutuklu. Din taciri olmak suç değil, vatansever olmak suç oldu bu ülkede” diye konuştu.

Kadıgil, Üzmez’in tahliyesinde bir anormallik görmediğini de belirterek, peşinen cezayı verip infaz etmenin yaygınlaştığını ve bu durumun yasalara ve insan haklarına aykırı olduğunu söyledi. Muzaffer Tekin’in 18 aydır tutuklu olduğuna dikkat çeken Kadıgil, “Her ne hikmetse Ergenekon’u MİT bilmiyor, Genelkurmay bilmiyor. Sadece sayın Savcı Zekeriya bey biliyor” dedi.

Kadıgil, savunmasına şöyle devam etti:

“Hiçbir şey bilmeyen insanları gizem yaratmak için ‘gizli tanık’ yaparsınız. İddianame ve belgeler kötü niyetle hazırlandı. Bir hukukçunun kullanamayacağı ifadeler var iddianamede. Bu nedenle iddianameyi sayın savcıların hazırladığına inanmıyorum. CIA bağlantılı olanlar iddanameye konmuyor. Haham Tuncay Güney'in ifadesi alınamıyor. Gazeteciler gidip görüşüyor ama sayın savcılar CIA bağlantılı kişinin ifadesini alamıyor. Mehmet Eymür’ün de ifadesi alınamıyor.”

-TEKİN’İN CEZAEVİNDEYKEN YURT DIŞINA ÇIKTIĞI İDDASINI ÇÜRÜTTÜ-

Kadıgil, iddianamede Muzaffer Tekin’in 2008 yılında pek çok defa yurt dışına girip çıktığına dair belgeler konduğunu belirterek, “Oysa Muzaffer Tekin 2007 yılından beri tutuklu” diye konuştu. Kadıgil, Eğirdir Jandarma Okulu’nda düzenlenen tatbikatta, Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’e Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un yaptığı espriye de atıfta bulundu. G3 mermilerinin çekirdeğini cebine koyarken, Başbuğ’un Çiçek’e “Dikkat et, Egenekon’dan içeri girebilirsin” esprisi yaptığını belirten Kadıgil, “Müvekkilimde bulunan bombalar bir kilo demir yığını. İçi boşaltılmış bu bomlalar delil oldu” diye konuştu.

İddianamenin bu kadar uzatılmasının ana nedeninin mahkemeyi hedef almak olduğunu da iddia eden Kadıgil, “Amaç yüce mahkemenin anlamasını engel olmak. Müvekkilimin tutuksuz yargılanmasını talep ediyorum” dedi.

-TEKİN, “BU BİR ASİMETRİK SAVAŞ”-

Avukatının savunmasının ardından söz alan tutuklu sanık Muzaffer Tekin, “İddianamede 'etki odaklı muharebe' ve 'Asitmetrik savaş' olduğunu" söyledi. Tekin, kendisini sabırla dinleyen mahkeme heyetine teşekkürlerini ilettikten sonra, medya lincine tabii tutulduğunu kaydetti.

Lise çağında Lawasie kanununu okuduğunu belirten Tekin, “Lavaziye kanununa göre var olan hiçbirşey yok olamaz, yok olan hiçbir şey de var olamaz. Ne kadar çaba sarfetseler de yok olan bir örgütü var edemeyecekler” diye konuştu.

-TEKİN, ALİ YİĞİT’İ AFFETTİ-

Muzaffer Tekin kendisi aleyhinde ifade veren Ali Yiğit’in daha sonra duruşmada ifadesini geri aldığını ve gerçeği ikrar ettiğini belirterek, “Ona kırgın değilim. Onu affettim. Hakkımı helal ediyorum, onun arkasındaki güçler önemli” diye konuştu.

Suçsuz olduğunu altını çizen Tekin, böyle bir olayla ilişkilendirilmeyi bile kendisinin yaşamama nedeni sayacağını kaydederek, şöyle devam etti:

“Lehe deliller, aleyhe delil yapıldı. Ali Yiğit benim evladım. Hakkımı helal ediyorum. Aslanın sırtından geçinen aslana yem olur, Ali Yiğit bunu bilsin. Muzaffer Tekin’in tutukluluğunun devamı için emniyet ve savcılık kol kola çalışıyor"

-SAVCI PEKGÜZEL'İN SORULARI-

Tekin’in çapraz sorgusuna duruşma savcısı Mehmet Ali Pekgüzel’in sorularıyla devam edildi. Savcı Pekgüzel, Muzaffer Tekin’e Alparslan Aslan’ı yüz yüze kaç defa gördüğünü sordu. Muzaffer Tekin de, “Üç dört kez avukat olarak yüz yüze görüştüm. Abi olarak nezaketten gelip çayımı içmiş. Son bir seneye kadar da bir kez görüştüm. Sizin diddianamenizde 30-35 kez telefon ile görüştüğüm yazıyor. Ben o kadar görüşmedim” yanıtını verdi.

Savcı Pekgüzel, Tekin’e Alparslan Arslan ile irtibatını neden gizlediğini sordu. Tekin de, “Gizlemiyorum, irtibatım yok” yanıtını verdi.

Savcı Pekgüzel, Tekin’in ofisinde Ergenekon’un mastır planının CD’sinin ele geçirildiğini hatırlatarak, o CD’nin cezaevinde hayatını kaybeden Ergenekon tutuklu sanığı Kuddisi Okkır’ın hazırladığı planı da sordu. Muzaffer Tekin, bu soruyu şöyle yanıtladı:

“Vatansever güç birliği hareketi içinde tanıdım onları. Benim katıldığım toplantılara katılmışlar. Bu doküman oralarda hazırlanmış. Kuddise Okkır bana bıraktı belgeleri. Sonra o belgenin bende olduğunu bile unutmuşum, hatırlayamadım.”

Savcı Pekgüzel, Tekin’e önceki gün yaptığı savunmasında hiçbir sivil toplum örgütünde yer almadığını açıkladığını hatırlatarak, Kemal Kerinçsiz’in ofisinde ele geçirilen bir belgede hazırlanan bir basın açıklamasında imzası bulunduğunu hatırlatarak, “Bu sivil toplum örgütü değil mi?” diye sordu. Tekin de, imzasının olduğu belgeyi hatırlamadığını, destek imzası olmuş olabileceğini, imzasının arkasında olduğunu ve herhangi bir sivil toplum örgütüne üye olmadığını yineledi.

Savcı Pekgüzel, Danıştay saldırı olduğu gün Muzaffer Tekin’in nerede ve ne yaptığını sordu. Tekin de, saldırının olduğu gün Zekeriya Öztürk’ün bürosuna geldiğini iki bayanın Yarhan’da yer tuttuğunu ve yardımcı olmak amacıyla görüştüklerini söyledi. Bunun üzerine Savcı Pekgüzel, büroda olanların isimlerini vermesini istedi. Muzaffer Tekin bu soruya tepki göstererek, “Unuttum. Ben kompütür değilim. Zekeriya Öz’e sorun” yanıtını verdi.

Öğle saatlerinde Danıştay saldırısını duyduğunu ve “meczup” birinin yapmış olabileceğini söylediğini kaydederek, şöyle devam etti:

“Daha sonra akşam saatlerinde saldırıyı düzenleyenin avukat Alparslan Arslan olduğu açıklandı. Alparslan Arslan’ın benim görüştüğüm Alparslan Arslan olup olmadığını merak ettim. Aramayı da düşündüm. Saat 20:00 sularında eşim aradı. Eve polislerin geldiğini söyledi. Zekeriya Öztürk, komutanım ‘Biz bakalım7 dedi. Eve avukat gönderdik. Danıştay olayının içine Türkiye Cumhuriyeti’nde kimse beni sokamaz dedim. Bir cümle ismim basına çıksın canıma kıyarım dedim. Televizyonda adım geçmeye başladı. 12 Eylül’de ordudan ihraç edilen yüzbaşı diye çıktı. Çok büyük bir çuval olayı diye düşündüm.”

Savcı Pekgüzel, Tekin’in intihara kalkıştığı bıçağın kendisine ait olup olmadığını sordu. Tekin, “Bana aitti, sustalıydı. Soktum çıkarttım, soktum çıkarttım” yanıtını verdi.

Tekin’in çapraz sorgusu devam ediyor.

haber 10



Bu haber 764 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,107 µs