En Sıcak Konular

Mübadelede 200 bin kişi öldü!

17 Kasım 2008 09:48 tsi
Mübadelede 200 bin kişi öldü! Lozan Anlaşması sonrası yapılan mübadele sırasında neler yaşandı?

Hem Yunanistan'a giden Rumlar hem de gelen Türkler nelere maruz kaldı? Bu değişim etnik temizlik miydi? Soruları mübadele üzerine hem Yunanistan'da hem de Türkiye'de araştırmalar yapan Doç. Dr. Onur Yıldırım yanıtladı.

Ecevit Kılıç'ın röportajı:

Mübadele barışcıl olmadı 200 bin kişi hayatını kaybetti

Doç. Dr. Onur Yıldırım: Arada diplomasi vardı diye mübadele barışçıl olmadı. Büyük dramlar yaşandı. Şiddet vardı. Yaklaşık 200 bin kişi hayatını kaybetti..

Savunma Bakanı Vecdi Gönül, 10 Kasım'da "Bugün eğer Ege'de Rumlar, Türkiye'nin pek çok yerinde Ermeniler devam etseydi, acaba bugün aynı milli devlet olabilir miydi? Bu, mübadelenin ne kadar önemli olduğunu size hangi kelimelerle anlatsam bilemiyorum" dedi. Bu bir anlamda devletin, azınlıklara yönelik politikalarının itirafıydı. Yüzyıllardır bu topraklarda yaşayan Ermeniler tehcire maruz kaldı, Rumlar mübadele yoluyla gönderildi. Kalanlar ise Varlık Vergisi, 6-7 Eylül olayları gibi vahşetlerin sonunda gitmek zorunda kaldı. Bir de bu sözü söyleyenin kimliği çok önemli. Çünkü Gönül, İçişleri Bakanlığı Müsteşarlığı, Ankara ve İzmir Valiliği, Sayıştay Başkanlığı da yaptı. Cengiz Çandar'ın deyimiyle "devletin bir bedende cisimleşmiş hali." Peki, Gönül'ün sözleri var olan zihniyetin dışavurumu mu? Lozan Anlaşması sonrası yapılan mübadele sırasında neler yaşandı? Hem Yunanistan'a giden Rumlar hem de gelen Türkler nelere maruz kaldı? Bu değişim etnik temizlik miydi? Bunları mübadele üzerine hem Yunanistan'da hem de Türkiye'de araştırmalar yapan ODTÜ öğretim görevlisi Onur Yıldırım ile konuştuk.

GÜREL DE SÖYLEDİ
* Mübadele, etnik temizlik yöntemi mi?
Mübadele uluslararası diplomaside lanetlenmiş bir yöntem. Etnik temizliktir. Mübadeleyi telaffuz edenler bugün Filistin sorunuyla ilgili görüş belirten İsrailli aşırı sağcı gazeteciler. Birleşmiş Milletler, mübadele kavramını kesin bir şekilde topyekûn reddetmiştir. Kimse telaffuz bile etmiyor. Maalesef bizde ise bunu söylemek sıradan hal aldı. 57. Hükümet'in Bakanı Şükrü Sina Gürel de 1997'de Washington'da konferansta Karabağ'daki Azeri- Ermeni çatışmaları için mübadelenin en iyi yöntem olduğunu söyledi.

BÜYÜK BİR DRAM
* Arada iki devletin anlaşmış olması yani diplomasinin olması, masumiyet katıyor mu?
Araya diplomasinin girmiş olması buna maruz kalan ve hiçbir söz hakkı tanınmadan yerlerinden ve yurtlarından edilen kitlelerin hikâyesini önemsizleştirmiş hatta yok saymıştır. Aslında tarihe insanların değil de devletlerin gözüyle bakanların mübadeleye böyle bakması anlaşılır bir durum. "İki taraf da anlaştı barış içinde değişim yaşandı" demek absürt.

* Mübadelede şiddet yok muydu?
Aslında çok boyutlu bir dram. Özellikle belli gruplar için daha da zor. Anadolu'nun orta kısmında Karamanlar denilen 200 bin kişilik Rum grup mübadeleye son anda dahil edildiği için son derece hazırlıksız yakalandı. Onlar için büyük felaketti. Mübadele süreci resmi olarak başlamadan önce 1923'ün nisan ve mayıs aylarında Orta Anadolu ve iç kesimlerdeki Rumlar liman şehirlerine götürülmüştü; Mersin, Samsun, İzmir ve kısmi olarak da Trabzon'a. Son anda dahil edilenlere yönelik ciddi bir şiddet var. Hem mallarına yönelik hem de canlarına yönelik.

* Mübadele sırasında ölen veya öldürülen var mı?
İstanbul'daki mülteci kamplarında tutulan her 4 Rum'dan 1'i yaşamını yitiriyor. Buralara da toplama kampı demek daha doğru olur.

* Yani bir anlamda katliam...
Mübadele belli bir diplomasinin sonucunda uygulanmasına ve net bir belgeyle bu insanların nasıl bir sürece maruz kalacaklarının ortaya konmasına rağmen barışçıl şekilde gerçekleşmemiştir. Aksini söylemek her iki taraf için de haksızlık olur. Hem Anadolu'dan giden Rumlar, hem de Kuzey Yunanistan ve adalardan gelen Türkler açısından süreç acımasızdı. Büyük bir dram var. 1.5 milyon civarında Rum'dan bahsediyoruz. 200 bin civarında da can kaybı var.

Ortodoks Araplar bile gönderilmek istendi

* Ulus devletler tam da Vecdi Gönül'ün dediği gibi etnik temizlik üzerine mi kuruldu?
Etnik ve dini türdeşleştirme ulus devlet oluşum sürecinin bir parçası. Aslında bir Avrupa modeli. Özellikle 1. Dünya Savaşı sonrası Orta ve Doğu Avrupa'da farklı nüfus transfer yöntemleriyle kendini gösterdi. Azınlıklar savaş sırasında daha çok gönüllü olarak göç etti. Geride kalanlar da maalesef 2. Dünya Savaşı sonrasında aynı akıbete zorunlu maruz kaldı.

* Bizdeki etnik temizlik ne zaman başladı?
İttihatçıların azınlıklardan kurtulma çabaları Balkan Savaşları sırasında doruk noktasına ulaştı. Bulgaristan'la başarılı, Yunanistan'la da 1. Dünya Savaşı patlak verdiği için yarıda kalan iki gönüllü nüfus mübadelesi yaşandı. İttihatçıların etnik temizliği mübadele, tehcir ve yıldırma yoluyla göç ettirmek gibi bir paketten oluşuyordu. Paketten azınlıkların çoğu nasibini aldı.

* Temelinde İttihatçılık var...
Evet. Memleketi etnik türdeşleştirme İttihatçıların projesidir. Bunun temelini 1910'larda attılar. Aslında sürekliliği olan bir zihniyet. 1950'lere kadar gayet dimdik ayakta kalmış. Mübadele aslında etnik değil dini kriterli bir değişim. Yunanistan'dan gelenlere baktığımız zaman Müslüman olmayan Türk yok. Buradan gidenler arasında da Ortodoks olmayan Rum yok. Bu nedenle Ermenileri mübadelenin içine dahil etmeleri kolay oldu. Hatta 1928-29 yıllarında Mersin'deki Ortodoks Arapları mübadeleye maruz bırakma çalışması var.

Gitmeselerdi daha medeni olurduk

* Devletin, azınlıklara yönelik politikası tam olarak ne?
Yok farz etmek. İstanbul'da sınırlı kalan azınlıkları mümkün mertebe uluslararası dünyadan izole etmeye yönelik bir politika. Tecrit. Bu politikaya göre Lozan'da mübadele yaşanmasaydı 1930'lu yıllarda, 1960'larda, hatta 1974 sonrasında da gerçekleşmesi kaçınılmazdı.

* Sizce Vecdi Gönül bu sözleri neden bugün söyledi?
Bu tür mesajlar genellikle geri dönük değil ileriye dönük projeler için veriler. Ama uzun vadede 85 yıl geriye dönüp "İyi ki bunlar yaşandı, bugün türdeş bir ulus olarak barış içindeyiz" demek akıl kârı değil. "Ermeni ve Rumlar yok oldukça bizim ulus devletimiz daha sağlam temellere oturdu" diye düşünmek ise fantezi. Vecdi Gönül'ün söyledikleri aslında devlet katında azınlıklarla ilgili hakim anlayışın dışa vurulmasından başka bir şey değil.

* Ermeni ve Rumlar kalsaydı nasıl olurdu?
Ermeni ve Rumlar kalsaydı bu ülkenin beşeri sermayesi hiç şüphesiz çok yüksek olurdu. İttihatçıların baltaladığı cumhuriyet dönemi sanayileşmesi kesintiye uğramadan devam ederdi. Etnik ve dini farklılıkları demokratik şekilde çözebilmiş bir siyasi kültüre sahip olurduk. Bu siyasi kültürü özümsemiş bir toplumun sağlam bir kurumsal çerçeveyle kendi iktisadi ve sosyal gelişimini yönlendirecek kapasitesi olurdu. Cumhuriyetin modernleşme süreci daha etkin olurdu. Daha hoşgörülü, daha az fanatik vatandaş profili şekillenirdi.

* Son "Ya sev ya terk et" söylemi siyasetçilerin ağzından düşmüyor...
Böyle diyenler, terk et kısmına maruz kalan insanların yaşadıklarından haberdar değil. Az çok biliyor olsalardı söylemeden önce bir kez daha düşünürlerdi.

Rumlara da tehcir uygulanacaktı

* Mübadele üzerine araştırma yaparken neler dikkatinizi çekti?
Yerinden yurdundan edilen insanlar, yeni ülkelerinde neredeyse yoktan var olmaya çalışıyor; bazıları hiç bilmedikleri bir dili, bazıları hiç ekmedikleri bir ürünü, bazıları da hiç alışık olmadıkları yaşam biçimlerini öğrenmeye çalışıyor. Bir aile düşünün 15 ferdi var. Ama mübadeleden sonra hiç birbirini görmemişler. İki kız kardeş gördüm mübadeleden sonra hiç ayrılmamışlar, evlenmemişler.

* Mübadele, tehcirin devamı mı?
Mübadele azınlıklara yönelik imha paketinin bir parçası. Tehcir o günün şartlarında İttihatçıların yavaş yavaş başlayıp zamana yaydıkları bir süreç. Osmanlı, devam ediyor olsaydı tehcir Rumlar için de uygulanacaktı. Ama cumhuriyetin kuruluşu bunu farklı platforma taşıdı. 1910'lardaki şartlar 10 yıl devam etseydi İttihatçılar, tehcirle Ermenileri tamamen temizlerlerdi. Sonra da Rumlar buna maruz kalırdı. Çünkü mübadele sürecine Ermeniler de dahil edildi.

* Ermeniler de Yunanistan'a mı gönderildi?
Evet. Bir kısmı orada kaldı. Gerisi de oradan Avrupa, Lübnan ve Amerika'ya gitti.

* Varlık Vergisi, 6-7 Eylül olayları bahsettiğiniz imha paketinin parçaları mı?
Mübadele, tehcir, boykot, özel vergi ihdas etme ve şiddet yoluyla yıldırma bir bütün. Devlet eliyle bir orta sınıf yaratma çabası ve milli iktisadı esas kılma anlayışı nedense hep azınlıklar pahasına oldu. Bu çabalar azınlıkları dışlamadan gerçekleştirilseydi belki de "Bunca yıldır iktisadi olarak neden bocalıyoruz" sorusunu sormamıza gerek kalmazdı. Ama Varlık Vergisi ile mübadele karşılaştırılamayacak kadar farklı. Çünkü mübadelenin bedelleri daha ağır. Varlık Vergisi'nde ise bir yıl sonra hiç olmamış gibi davranılmıştır. Ama mübadelede özellikle giden Rumlar açısından yaralar bugüne kadar sarılamadı.

* Neden Rumlarda daha ağır oldu? Şiddetle mi ilintili?
Türkiye'den giden Rumların, Yunanistan'dan gelen Türklerden farkı buradaki köklerini çok iyi bilmeleri. Anadolu'da nerede hangi şartlarda yaşadıklarını gayet iyi biliyorlar. Çünkü bu toprakların insanları. Köklerinden koparılmış olmanın acısı kuşaktan kuşağa aktarılıyor. Bu da ciddi bir travma. Travma bile hafif kalıyor. Bugünün gençleri bile atalarının yaşadığı yerleri dün görmüş gibi anlatmakta. Canlı toplumsal hafıza travmatik olduğunun en büyük göstergesi.

* Gelen Türklerde neden aynı durum söz konusu değil?
Böyle bir kolektif hafızaya sahip olmak için belli bir eğitim, gelişim, sosyal ve kültürel düzeyde olmak lazım. Niğde'den giden Rumlar bile çok zengin ve kültürlüydü. Mübadele şartlarında sefil olmalarına rağmen 10 yıl sonra yeniden eski konumlarını kazanacak kadar girişimciydiler. Türkiye'ye gelen nüfusun büyük kısmı eğitimsiz, dağınıktı.

Onur Yıldırım kimdir ?
ODTÜ Tarih Bölümü'nü bitirdikten sonra, New York Eyalet Üniversitesi'nde yüksek lisans yaptı. Doktorasını Princeton Üniversitesi'nde tamamladı. ODTÜ İktisat Bölümü'nde Osmanlı, Türkiye ve Avrupa İktisat Tarihi dersleri veren Yıldırım'ın "Diplomasi ve Göç: Türk-Yunan Mübadelesinin Öteki Yüzü" adlı kitabı İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları'ndan çıktı.

sabah



Bu haber 2,757 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,636 µs