En Sıcak Konular

Amerika'nın ironisi ve biz

10 Kasım 2008 15:13 tsi
Amerika'nın ironisi ve biz ABD, çok yakın geçmişteki ırkçılık ayıbı ile yaşamak yerine, bir siyahı başkan yapabilecek kadar kendini yeniden kurabilecek bir yapıya sahip. Ya biz...?

Ersin Tokgöz/Radikal

İki hikâye... Ve doğduğu bedeni yiyen çocuk!

HİKÂYE 1: 40 yıl önce siyah ile beyazın aynı otobüse binemediği Amerika, şimdi, tüm renklerin içinde olduğu otobüsün kaptanlığını siyahî Obama’ya teslim etti. İroni mi arıyorsunuz? İşte bu.
HİKÂYE 2: Bu bölüm ‘Obaması’nı Arayan Ülke’de geçiyor ve biraz trajik aslında. Onun için, açalım...
Önce yarasa gerçekliği:
Yıllar yılı ‘Biz bize benzeriz’ diyerek kendi karanlığımızı yaratıp her türlü garabeti içinde barındırmasına rağmen sırf ışık yetersiz olduğu için görmüyoruz diye karanlığa gömülüp güvende sandık kendimizi... Çocuğun anne karnındaki o ‘karanlığın güvenliği’ydi bu.
Bu, bir şey...
Ama zaman geçiyordu ve tarihten biliyorduk ki çocuğun anne karnındaki güvenli sığınak algısı/durumu, ortalama 9 ay 10 gün sonra karşılaştığı yeni gerçeklikle başka bir forma kavuşuyordu. İşte o güvenli karanlığın ilahi dili ‘hadi, dışarıda apaydınlık bir dünya var’ diye biz istemesek de zorlayacaktı dışarı. Zorladı.
Doğal seleksiyon...
Doğal olan anlaşılırdır da aynı zamanda. Onun için çocuğun karanlık algısının ilk eldeki şaşkınlıkla aydınlığı bir tehdit olarak görmesi ve çığlığı basmasını da anlayabilirdik. Ki o çığlık hep duyuldu ve biz her zaman anladık. 
Doğal tepki...
Psikiyatrlar bunu ‘ayrılma anksiyetisi’ olarak adlandırıyor. Ve bundan dolayı ağlayan çocuk, o karanlığa en yakın yere konuyor: Anne kucağı.
Bu da bir şey... Ama sadece burada kaldığı müddetçe ‘bir şey’.
Şimdi tarihi karıştırın ve değişmeyen ezbere bakın: ‘Vatan elden gidiyor, birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz bu günlerde haydi ileri...’ çığlıklarından ‘rejim çöküyor, bekçiler göreve’ naralarına... ‘Emperyal güçler bizi yutacak, bütün dünya birleşmiş Türk’ü yok edecek...’ korku pompalamalarından, bu pompadan hareketle ezilmemek için hep ezen hâkim konumuna yerleşip kulaklarınızı sağır eden, dimağınızı kurutan, gerçeklikle kurduğunuz ilişkiyi ters yüz eden, ağzından çıkan militan salyalarla insan olma durumunun gereği olarak beyniyle düşünenleri bile ‘çığlık kardeşliği’ne hızla çeken bağırtıları düşünün. 9 ay 10 günün 85 yıl bilmem kaç gün olduğunu, karanlıktan beslenenlerin aydınlığa yüce değerler giydirip zarfı değiştirirken o karanlık mazrufun hep aynı kaldığını göreceksiniz.
Doğal tepki miydi? Anlaşılır değil miydi?
Hayır hayır... İlk başlarda olsaydı, belki... Geride koskoca bir tarih kaldı ve çocuk, anne kucağına sığmayacak kadar gelişti... Yaklaşarak, abanarak, etrafına üşüşerek korunmaya/korumaya çalıştıklarını söyledikleri o doğdukları beden, yükleri altında eziliyor. Dönmek istedikleri rahme tekrar giremeyecek kadar devasalar ve çoklar. Ve üstelik yeni formları, güvenliğin o karanlık değil, dışarılarda, başka yerlerdeki aydınlıkta olduğunu kavramaları için yeterli duyargaları da sundu kendilerine.
Ama yok... Kabul etmediler. Kendi ters-kabulleri de kesmedi üstelik. Yaptıklarının açıklanamaz ve kabul edilemez olduğunu söyleyenlere aileden dışarı atılması gereken hain evlat muamelesi yaptılar, fişlediler, mimlediler, yetmedi ölüm listelerine aldılar, ‘ya bizdensin ya hain’ diyerek linçe ortak etmeye davet ettiler, olmayınca zorladılar, bastırdılar.
Oysa geldikleri karanlık, hâlâ doğurganlığı kalmışsa, dışarı çıkıp aydınlıkta hayat bulsun, insanca yaşasın, yeni doğuşların bir kenarından da o tutsun diye içindekileri besleyebilir ancak. Ama öyle bir baskı altında, öyle bir can derdinde ki ana organizma; yavrusu tarafından yenmek ve yavrusunu yemek arasında gidip geliyor.
Ve bu yamyamlık ikileminde zaman geçiyor, tarih tükeniyor, ibre karanlığa dönüyor, güneş üzerimize battı batacak.
Geri kalan sessiz çoğunluk; Bu deli diyalektten, bu, uzuvlarının gelişmesine rağmen hala büyüyemeyen ve büyümemekte ısrar eden çocuklardan ve dayattıkları çocukça yıkımdan, tecavüzlerinden ve arsızlıklarından çok fena sıkıldı, korktu ve kenara çekildi.
HİKÂYELERİN SONU:
Ama yapmayın... Onlar, onlara bakmaktan vazgeçince değil, üstlerine gittikçe, arsızlıklarını deşifre ettikçe, onlardan daha yüksek bir sesle çığlıklarına mukabele ettikçe sinecekler, yok olacaklar. Kim bilir belki de olgunlaşacaklar ve karanlık çökmeden geri kalan ömrümüzde biz de aydınlığın tadını doya doya çıkaracağız.
Bakın... Aslında bir zamanlar üç kıtada at koşturmuş bir neslin devamı olarak bugün kıtaların hepsinde at koşturduğu için fena halde kıskanıp bunu da her şeylerine gıcık olma şeklinde dışa vurduğumuz ABD, çok yakın geçmişteki ırkçılık ayıbı ile yaşamak yerine, bir siyahı başkan yapabilecek kadar kendini yeniden kurabilecek bir yapıya sahip. Kırk yıl önceki ezberi tekrarlamıyorlar, her yerde onlar var ve biz, 85 yıl önceki kavgalardan bir adım ileri gidemeden tarihi yerinde saydırmak için ısrar ediyoruz.
Ve uzlaşmazlıklarımız siyah ve beyaz kadar da zıt değil üstelik. Değişince, uzlaşınca, yenilenince rüya bitmiyor. Gördük. Ne Amerikan ne Türklük rüyası.
Yeter ki kâbusu gerçek olarak dayatan mazoşist yanınızı törpüleyin. İnanmıyorsanız Beyaz Saray’daki siyah Obama’ya bakın. Göreceksiniz!

 



Bu haber 378 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,638 µs