En Sıcak Konular

Can Dündar Mustafa'yı anlattı

10 Kasım 2008 10:34 tsi
Can Dündar Mustafa'yı anlattı Can Dündar: Bazıları "Atatürk bir din adamıydı aslında" diyor. Sürekli dininde, imanında. Günah ya. Bütün hayatı mücadeleyle geçmiş bir insan...

Ayşe Arman/Hürriyet

BUGÜN Atatürk’ün kaybettiğimiz gün. İmkansız zannedileni mümkün kıldığı için biz kendisine bu kadar şükran duyuyoruz.

Ölümünün üzerinden 70 yıl geçmesine rağmen Ata, tartışılmaya devam ediyor. Dün başlayan Can Dündar röportajı da bugün devam ediyor. Bir sürü mail alıyorum. Can’ı vatan hainliğiyle suçlayanlar, bu memleketi terk etmesini isteyenler (mümkünse beni de yanına alarak!), tahmin edeceğiniz üzere çok var. Ama onlar kadar "Tam da benim hissettiklerimi anlatmış!" diyenler de var. Eleştiriler ve övgüler kafa kafaya. Siz en iyisi filmi izleyin, kendi kararınızı kendiniz verin...

Freudyen bir yaklaşım da var...

- Evet. Vamık Volkan’ın bir kitabı var: "Ölümsüz Atatürk." Bir dönem Türkiye’ye girişi yasaklanmıştı. Bence çok başarılı bir kitap. Orada Atatürk’e dair Freudyen denemeler var, onlardan ipucu aldım. Ben her insanda olduğu gibi Atatürk’ün de çocukluğundaki birçok şeyin, ileride yaptıklarında etken olduğunu düşünüyorum.

İyi de siz psikolog değilsiniz, bu ruh çözümlemelerine varabilmek için profesyonel destek falan mı aldınız?

- Hayır. Zaten yegane etken budur demiyorum. Ama çocuklukta size anlatılan bir dehşet hikayesi, sizin bugünkü kaygılarınızın kökeninde yatıyor olabilir. Yediğiniz bir tokat, hayata bakışınızı değiştirebilir. Ya da babasız büyümek, bir ülke için baba figürüne dönüşmenizde etken olabilir.

Ama böyle bir formasyonunuz yok...

- Evet yok ama ben onun tüm yaşantısını çocukluğunda yaşadığı travmalar üzerine inşa etmiyorum ki. Film, belgelerle yürüyen bir film. Elimde belgesi olmayan çok az laf ettim. Ettiysem de şimdi "Keşke etmeseydim!" noktasına geldim.

Tokat meselesi gibi mi?

- Evet "Kaymak Hafız’dan yediği tokadın intikamını almıştı" dedim ve "Vay efendim koskoca Atatürk medreseleri bu yüzden mi kaldırmış" oldu. Hayır. Elbette o yüzden değil. Ama o devrimin bir sonucu da bu. O tokadın acısını hiç unutmadığını biliyoruz. "Ben bir daha asla o okula gitmeyeceğim" diyor ve askeri okula yazılıyor. Ondan sonra da kaderi değişiyor, başka bir hayata başlıyor. Tüm bunlara atıf için konulmuş masum bir cümleydi, ama üzerine o kadar çok yorum yapıldı ki, "Keşke o cümleyi koymasaydım!" dedim.

22 Nisan’ı 23 Nisan’a kaydırıyor, çünkü fark ediyor ki o gün bir cuma. Bu ayrıntıyı filme koyarak Atatürk düşmanlarının eline koz vermiş olmuyor musunuz?

- Ben hayata böyle bakmıyorum. Mesela Türkiye’de, maçta seyirci sahaya bir şey atar, kameraman onu göstermez. Neden? Çünkü Türkiye’nin imajı zedelenir! Ben hiç böyle bakmam hayata. Beni sadece gerçekler ilgilendirir ve o hıyarın bir daha sahaya bir şey atmaması için onu göstermem lazım diye düşünürüm. Yani "Bundan ne sonuç çıkar?"ın peşine düşmek bir belgeselci için büyük hatadır. İslamcılar ve Atatürk düşmanları bu ayrıntıyı bilmiyorlar mı? Hepsi bizden çok iyi biliyor. Ben şimdi geniş kitleye söylüyorum. Çünkü geniş kitlenin de bunu bilmesi lazım. Bu tarihsel bir gerçek ve Nutuk’ta yazıyor. Nutuk’ta yazan bir şeyi tekrarlamamanın ne gibi bir sakıncası var?

Bir de şöyle bir eleştiri var, Atatürk üzerine üç tane gümbür gümbür kahramanlık filmi çekilmiş olsaydı, ondan sonra zaaflarını gösteren böyle bir film çekmekte bir mahzur olmazdı...

- Ama bir sürü çekildi...

İyi de hiçbiri çok iyi filmler değildi...

- Bütün hayatımız bunlarla geçti. Bundan sonra inşallah daha iyisini yaparlar...

İnsan, her şeyin, her kesin belgeselini yapabilir mi? Bir çizgisi olmaz mı?

- Durduğun çizgi şudur: Güvenilir bir belgeselci olursun, belgesel senin için kutsal hale gelir ve o çizgiden herkesin belgeselini yaparsın... Şevket Süreyya da, hem İnönü’yü hem Menderes’i yazdı. Bu sayede ikisine ait de iyi bir biyografi okuma imkanımız oldu. Günah ya Bazıları da "Atatürk bir din adamıydı aslında" diyor. Öyle bir Atatürk anlatıyorlar ki ellerini duaya açmış, sürekli dininde, imanında. Günah ya. Bütün hayatı dinle mücadele ile geçmiş bir insan.
 

İyi ama insan bir yerden para alınca ne kadar objektif olabilir ki?

- Bu filmin sponsoru Sabancı ama filmi, bittikten sonra izlediler. İzlettirdim, "Var mısınız, yok musunuz?" dedim. "Şurasını beğenmedik" deselerdi, filmi alıp çıkacaktım. Bu böyledir, "Arkadaşlar bir yol buluruz, istemediğiniz yerleri çıkarırız" gibi bir anlayış yoktur. Maalesef sponsora muhtaç durumdayız. Bu film için Kültür Bakanlığı’na da başvurdum. Dünyada da bunun raconu şudur, devletlerin kültür politikaları vardır, bağımsız yapımcılara destek çıkarlar, o sayede bağımsız eserler çıkar. Türkiye’de böyle bir müessese nerede var? Kültür Bakanlığı’nda. Biz de başvurduk. Ama kabul etmediler. İyi ki etmemişler. Düşünsene, ben yanmıştım o zaman.

Diyelim ki Aydın Doğan size sponsor oldu, onun belgeselini yapacaksınız. Onu kötü gösterebilir misiniz?

- Bu sorunlu bir şey, kabul ediyorum. Ama bir süre sonra güçleniyorsun.

Ne diyeceksiniz, "Sizden para aldım ama şunlar şunlar vardı, hoşunuza gitmeyecek ama mecbur koydum..."

- Ama ben Sabancı’dan para alıp Sabancı belgeseli yapmadım ki. Orada bir sorun olabilirdi. Ben bitirdiğim işi götürdüm gösterdim "Tamam biz bunun arkasında duralım" dediler. Bu başka bir şey. Ama götürüp de "Fethulah Bey, iyi günler, sizin için bir film düşünüyoruz, paranız varsa gelin birlikte yapalım" demek, aşağılık bir şey!

"Atatürk’ün defterleri bunca yıl kimseye açılmamış. Ama Can Dündar’a açılıyor. Neden? Bu belgeseli, ona bu imkanı sağlayan hükümetle ilişkilendirmekte haksız mıyız yani?" diyenlere verecek cevabınız nedir?

- En komiği de bu! Bunu televizyonda bir akademisyen de söyledi, "Niye efendim ona açıyorlar da akademisyenlere açmıyorlar?" diye. "Yayınlasınlar kitabı. Biz de alıp okuyalım" diyor. Laf aramızda, bu kitaplar yayınlandı.

Nasıl yani?

- Hayır, şimdi sen gitsen Genel Kurmay’ın Yayınevi’ne parasını versen o kitaplardan alabiliyorsun. 2001’den beri yayınlanıyor, yeni değil yani.

Atatürk’ün Cumhuriyet kurulduktan sonraki haline üzüldüm. "Aman Ata’yı öyle göstermeyeyim şöyle göstereyim" diye düşündüğünüz olmadı mı?

- Çok insani bu söylediğin. Ama sen de beni anlamaya çalış: Bu, bir hayat hikayesi. Bunu, Tek Adam böyle yazmış, Çankaya böyle yazmış, Lord Kinros böyle yazmış. Bütün o kitapların son 50 sayfası, 100 sayfası bunu anlatır. Bu filmin de son 15 dakikası bunu anlatıyor. İstemiyor insanlar, bunu anlıyorum. Saygı da duyuyorum. Ama siz de bana saygı duyun.

Diktatör müydü?

1930’da Fethi Okyar’ı çağırıp diyor ki, "Fethi bizim şu anda yurt içi ve yurt dışındaki görüntümüz tam bir diktatörlük manzarası. Muhalefet partisi yok. Ben, tek adamım." Gerçekten de manzara öyle, bunu kendisi itiraf ediyor. Mecliste bir tane muhalif milletvekili yok ve Atatürk’ün söylediği kanun, gazetelerde aleyhine tek bir yazı çıkmıyor. "Bir şey yapmamız lazım" diyor. Fethi Okyar da "N’apacağız paşam?" diyor. "Sen bir parti kuracaksın. Başına geçeceksin, böylelikle ikili parti sistemine geçeceğiz" diyor. Serbest Cumhuriyet Fırkası işte böyle kuruluyor. Fethi Okyar’ın anılarında var bu. Ama Atatürk’ün 70 yıl önce rahatsız olduğu ve dile getirdiği bir şeyden biz bugün bahsedemiyoruz bile.



Bu haber 339 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,041 µs