Aleviler eşit yurttaşlık istiyor

9 Kasım 2008 15:10 tsi
Aleviler "eşit yurttaşlık" talebiyle Ankara'da. Büyük katılımla gerçekleşen mitinge damgasını vuran gelişmeler... Alevi isteklerine Bakan Yazıcıoğlu'nun cevabı ve Alevilerin Kemalizm'le İmtihanı kitabının yazarı Cafer Solgun'dan dikkat çekici bir ön

Bugün, Ankara'da düzenlenen Alevi mitingi, yurdun dört bir yanından, özellikle Alevilerin yoğun yaşadıkları il ve ilçelerden büyük bir katılımla gerçekleşti. Ankara Garı'nda miting için biraraya gelen gruplar, buradan mitingin yapılacağı Sıhhiye Meydanı'na yürüdü.

Mitinge katılan gruplar, yürüyüş boyunca “Sivas’ın ışığı sönmeyecek” şeklinde sloganlar atarken, hükümet karşıtı sloganlar da dikkat çekti. Kalabalık nedeniyle miting alanına girişlerin geciktiği gözlendi.

Mitinge katılan yurttaşlar, miting alanına arama noktalarından geçilerek alındı. Mitinge çok sayıda siyasetçi, milletvekili ve sivil toplum örgütü temsilcisinin yanı sıra Sivas Madımak olaylarında hayatını kaybedenlerin aileleri de katıldı.

Öte yandan, mitingin yapıldığı Sıhhiye Meydanı’ndaki yoğun güvenlik önlemleri de dikkati çekti. Çevrede bulunan yüksek binaların çatılarına keskin nişancılar yerleştirildi.

Alevi-Bektaşi Federasyonu (ABF) tarafından düzenlenen miting, "eşit yurttaşlık" istemini dile getirmeyi amaçlıyor. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın lağvedilmesi, zorunlu din derslerinin kaldırılması, Madımak Oteli'nin müze yapılması, cem evlerinin ibadethane olarak kabul edilmesi gibi taleplerin dile getirildiği mitingde, sivil bir anayasa yapılması ve anayasada Alevilerin haklarının da güvence altına alınması istemi öne çıkıyor.

Yoğun güvenlik önlemleri miting dağıldığında da devam etti. Mitingte yapılan konuşmalarda Diyanet İşleri Başkanlığı'nın kaldırılması, cem evlerinin ibadethane olarak tanınması ve zorunlu din derslerinin kaldırılması istekleri dile getirildi. Mitinge katılan sanatçılar da konser verdiler.

Bakan Yazıcıoğlu: Talepler aşırı

Bu arada, partisinin Kadirli ilçe kongresine katılmak üzere Osmaniye'ye gelen Devlet Bakanı Prof. Dr. M. Sait Yazıcıoğlu, konuyla ilgili gazetecilerin sorularını yanıtlarken, mitingi düzenleyenlerin taleplerini "aşırı" bulduğunu kaydetti. Yazıcıoğlu şöyle dedi:

"Diyanet İşleri Başkanlığı Atatürk'ün Cumhuriyete kazandırdığı önemli kurumlardan bir tanesidir. Bugün ülke içerisinde en ücra yerlere kadar temsilcisi olan gerçekten güzide bir kuruluşumuzdur. Bütün İslam dünyasından, Orta Asya Türk Cumhuriyetlerinden her gün Türkiye'ye heyetler gelir, diyanetin yapısını incelerler. Diyaneti örnek alarak kendi ülkelerine nasıl taşıyabileceklerinin hesabını yaparlar. Bu durumda iken şimdi biz bu uç fikirlere itibar etmemiz söz konusu değil."

"Diyanet İşleri Başkanlığı Osmanlı devletindeki Şeyhülislamın devamı gibidir" diyen Bakan Yazıcıoğlu, "Türkiye, imparatorluk birikimlerinin yerine 85 yıllık Cumhuriyet deneyimlerini oturtmuş bir ülkedir" şeklinde konuştu.

"Biz Alevi vatandaşlarımızı sıkıntıları konusunda onları kaile alıyoruz, onlarla görüşüyoruz ve diyalog halindeyiz" diyen Yazıcıoğlu, "Bir kısım çevreler faklı bir kısım sivri fikirleri öne çıkarmak suretiyle bir politika güdüyorlar. Bunun ülkenin menfaatine olmadığını söylemek istiyorum. Ama biz her inanç gurubuna mensup olan vatandaşlarımızın, kendi inanç sistemleri içerisinde bu ülkede rahat ve huzur içerisinde yaşamalarını arzu ediyor, istiyoruz. Genel çerçevemiz budur. Ama bu çerçevenin içerisini doldurmak konusunda bazı sıkıntılar oluyor, onları da karşılıklı diyaloglar ile çözeceğimize inanıyorum" dedi.

Cafer Solgun'un öngörüsü: Aleviler demokratikleşmenin güvencesi olabilir

Bugün Taraf gazetesinde konuyla ilgili bir analizi yayınlanan Alevilerin Kemalizm'le İmtihanı kitabının yazarı Cafer Solgun, sorunu güncel boyutlarının ötesine taşıyarak Aleviler için ciddi öngörülerde bulundu. Solgun'un yazısı:

Aleviler rejimin 'muhafızı' olmayı reddecek

Alevi-Bektaşi Dernekleri Federasyonu (ABF) tarafından Ankara’da düzenlenen miting, Alevi meselesinin, Alevi istemlerinin gündemleşmesi açısından önemli bir gelişme.

Uzun süreden beri ilk defa çok sayıda Alevi örgütü, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın lağvedilmesi, zorunlu din derslerinin kaldırılması, cem evlerinin ibadethane olarak kabul edilmesi ve “eşit yurttaşlık” talepleriyle önemli bir miting düzenliyor. Bazı Alevi örgütlerinin mitingin “siyasallaşması” endişesiyle mitinge katılmayacaklarını belirtmelerine rağmen, mitinge büyük katılım bekleniyor. İstanbul’un yanı sıra Ordu’dan, Malatya’dan, Adana’dan, Varto’dan ve Alevilerin yoğun olarak yaşadıkları çok sayıda il ve ilçeden mitinge büyük gruplar katılıyor. Sadece İstanbul’da 10 bini aşkın Alevinin mitinge katılması bekleniyor. Bu nedenle otobüs ve ulaşım sıkıntısı var. Dün İstanbul’dan Ankara’ya hareket eden grupta yer alan ABF Genel Başkan Yardımcısı Ali Kenanoğlu, katılım konusunda beklentilerinin “en az 50 bin kişi” olduğunu ifade etti.

Talepler siyasi

Mitingin “siyasallaşması” yönündeki eleştiriler ne denli gerçeği ifade ediyor; bunu mitingin sonuçlarından biri olarak izleyeceğiz. Ancak şu bir gerçek ki, Alevi camiasında farklılıklar olmasına rağmen, üzerinde ortaklaşılan taleplerin tamamı, aslında “siyasi” nitelikte. Daha yerinde bir ifadeyle “rejimle” doğrudan ilgili.

AKP karşıtı gösteriye dönüşebilir

Eleştiri sahipleri, “siyasallaşma” kaygılarını dile getirirken, aslında mitingin “AKP karşıtı bir gösteriye dönüşmesi” olasılığından bahsediyorlar. Kuşkusuz Alevi sorunu AKP hükümeti ile başlayan ve onunla da sonuçlanmayacak olan bir sorun. Zira Alevi sorunu, öncesi bir yana, cumhuriyetin bütün süreçleri boyunca ağırlaşarak günümüze değin taşınan bir sorun. Fakat arkasında yüzde 47 oy desteği bulunan AKP hükümetinin Alevi sorununda ciddi bir açılım gerçekleştirmekten uzak durması, ister istemez eleştiri ve tepkilerin odağında bulunmasını biraz da kaçınılmaz kılacak. Reha Çamuroğlu’nun önayak olduğu bir girişimle “Alevi açılımı” yapmaya niyetlenip bunun gerisini getiremeyişi, AKP’ye yönelik tepkileri daha da tetikleyen bir etki yarattı. AKP’nin, konuyu demokratikleşmeyle ilgili başka birçok konu gibi gündeminden çıkarması, “Alevi oylarına yatırım yapıyor” eleştirilerini doğrulayan bir pratik oldu. Zaten sonrasında da Çamuroğlu, “danışman” sıfatından arınmak gereği duydu. 

Rejim muhafızlığı rolü

Ancak sorunun mahiyetini doğru koymak noktasında artık sözü dolandırmamak durumundayız. Kemalist-ulusalcı çevrelerin uzun zamandır Alevilere “rejimin muhafızı” rolü yüklemek istediklerini biliyoruz. Oysa Alevilerin bırakalım rejimin “muhafızı” rolünü oynamayı, aksine, rejimle çok ciddi problemleri var. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın lağvedilmesi, 12 Eylülcülerin anayasal bir mecburiyet haline getirdikleri zorunlu din derslerinin kaldırılması, Alevi haklarının da güvence altına alındığı demokratik-sivil bir anayasa gibi istemlerin mevcut rejim ve statükoyla doğrudan “çelişen” bir nitelikleri olduğu görmezden gelinebilir mi? Ulusalcı güç ve çevrelerin bu açık gerçekleri çarpıtma konusunda eskisi kadar “rahat” hareket edemeyeceklerini düşünüyorum. 

Artık sorguluyorlar

Kendi durumlarını ve rejimin kendilerine reva gördüğü uygulamaları sorgulamaya başlayan Aleviler, Türkiye’nin demokratikleşmesinin de güvencesi olmaya adaydırlar.

Bugün de Ankara’da Alevilerin “eşit yurttaşlık” ve sivil-demokratik anayasa taleplerini boğuntuya getirmek isteyenler de olacak. Ancak bu mızrak bu çuvala artık sığmıyor…

www.iyibilgi.com

Bu haber 869 defa okundu.