kimin Atatürk'ü? | " /> kimin Atatürk'ü? | "/>

En Sıcak Konular

Mustafa Kemal kimin Atatürk'ü?

3 Kasım 2008 13:06 tsi
Mustafa Kemal kimin Atatürk'ü? Mustafa filmiyle birlikte başlayan tartışmalar devam ediyor. Bu tartışmalarla ortaya bir de gerçek çıkıyor: Senin Atatürk'ün, benim Atatürk'üm... Peki, aslında Mustafa Kemal, kimin Atatürk'ü? Ya da şöyle soralım: Bu tartışmalar kime zarar veriyor?

Mustafa Kemal kimin Atatürk'ü ve güme giden Sabancı Grubu'nun sponsorluğu 
 
Günseli Özen Ocakoğlu/Zaman

Mustafa Kemal kimin Atatürk'ü belgeselinin çekimini duyduğumda 'yaşasın' demiştim. YouTube'da da sayısız örneklerini gördüğümüz gibi yıpratılmaya çalışılan Atatürk olgusuna bir cevap olabileceği için sevinmiştim.
Mustafa filminin sponsorluk hikâyesine ilişkin ilk dedikodular filmin gösteriminden önce geldi. Turkcell CEO'su Süreyya Ciliv, ilk gösterimini izlediği filmin içeriğine ilişkin yorumunda, 'Ekrana yansıtılan, benim Atatürk'üm değil.' demiş ve son ana kadar olumlu bakılan sponsorluktan vazgeçmişti. Can Dündar da vazgeçiş süreciyle ilgili benzer şeyleri kendi köşesinde yazmıştı.

Vazgeçme hali pek çok sponsorluk görüşmesinde sıklıkla yaşanan bir durum, ama nedense bugüne değin sponsorlar tarafından hüsrana uğratılmış pek çok değerli sanatçının hiçbiri haber olmamıştı. Demek ki konu Atatürk, Can Dündar ve Turkcell olunca olay daha farklı bir boyuta taşınabiliyor. Bir de konu Karamehmet-Doğan reklam kavgası ile de ilişkilendirilince olay patladı. Konu manşete taşınınca Turkcell'den bir açıklama geldi. "Film, bir kişilik profili analizidir. Beklentimiz, Atatürk'ün askerî ve devlet adamı olarak dehâsının anlatımı biçimindeydi. Film, yaklaşım olarak beklentimizi karşılamadı. Bu nedenle de sponsor olmadık." deniliyordu. Medya, köşe yazarları, toplum, inananlar, inanmayanlar, Atatürkçüler, Atatürkçü olmayanlar, devlet düşmanları hatta PKK bile konuya en ortasından girdi. Peki, şimdi bundan sonra ne olacak? Konuya bir sponsorluk karmaşası olarak bakmak ve bu süreçte kimlere haksızlık edildiğini görmek gerek:

Can Dündar'a haksızlık: Filmin hazırlığı için 15 yıllık emek diyor. Önce bu emeğe sonra da internette herkesin birbirine gönderdiği o müthiş duygusal yazılarıyla 'köşe yazarlığının üstünde kabul edilen' statüsüne yapılan haksızlık. Şimdi Dündar deyince aklımıza Mustafa ile birlikte bu karmakarışık sponsorluk hikâyesi de gelecek. Duyduğum kadarıyla Turkcell'deki toplantıda tek başınaymış. Turkcellciler söylemediyse bu haber doğrudan kendisinden dışarıya çıkmış sonucuna ulaşabiliriz. Eğer öyleyse haksızlık söylemime bir de çok yazık eklemesi yapıyorum.

İzleyenlere haksızlık: Filmi izlemeden oluşturulan bu olumsuz hava ile perdenin karşısına geçti insanlar. Filme konsantre olmak yerine "Acaba neden Turkcell bu filmi desteklemedi?" sorularıyla izlendi film. Oysaki sinemaya giden bizler, içerideki değil dışarıdaki krizi de unutmak isterdik.

Filme haksızlık: Film, sponsorluk haberi üzerinden olumlu ya da olumsuz o kadar çok yorum aldı ki, yorumlanan film değil adeta Mustafa üzerinden Atatürk oldu. Gündem filmin içeriği olmalıyken değişti ve sponsorluk tartışmalarına dönüştü.

Sabancı Grubu: Bana göre en büyük haksızlık Mustafa'yı destekleyen Sabancı Grubu'na yapıldı. Sponsor olmayan Turkcell manşetlere taşındı. Projeyi destekleyen Sabancı Grubu'nun ise adı bile geçmedi. Bırakın basında yer almayı, tartışmalar ötekileştirme üzerine yoğunlaşınca acaba Sabancı bu ötekilerden hangisinin sempatizanı ya da destekçisi oldu sorusunu oluşturdu.

Sanırım o toplantıda konuşulanların toplumun giderek derinleşen ötekileştirme gayretine bu kadar olumsuz katkı yapacağını bilseydi Can Dündar, konuşulanları anlatmaz, kendine saklardı diyorum. En azından Can Dündar yazılarını keyifle okuyan biri olarak bu kadarını da ondan ummak istiyorum.

İki ayrıntı: Trabzonspor ve Avea

Okurumuz Osman Orhan, geçen haftaki yazıma atıfta bulunarak, "Üç büyükler demişsiniz. Trabzonspor'u neden yazmadınız? Ayrımcılık yapıyorsunuz." eleştirisinde bulunmuş. Sayın Orhan, ayrımcılık yapmak aklımın ucundan bile geçmez, ben Sports Marketing Dergisi'nden bir araştırmayı paylaştım. Araştırmada geçen genel bir tanımı kullandım. O halde herkes ayrımcılık yapıyor diyebilir miyiz?

Bütün abonelerin Avea lehine numara değiştirdiğini ifade eden reklâm filmine ilişkin bir yorum da okurumuz Osman Bilgin'den geldi: "Stadyumda söyleşi yapan spikerin bir anda tamamıyla boşalan tribünlere bir anlam veremediği reklam filminde çelişki, tüm stadyumun bugüne değin bir başka GSM operatöründe olduğudur. Bu da şimdiye değin Avea'nın başarısız olduğuna vurgu yapmıyor mu?" Sayın Bilgin, soyadınıza uygun bir ayrıntıyı yakalamışsınız. Ne diyeyim, helal olsun!

Reklam yıldızı kargalar

Anadolu Hayat Emeklilik reklam kampanyasında küçük Mustafa, kız kardeşi Makbule ile el ele kargaları kovar. Filmin mesajı, 85. yılına erişen Cumhuriyet'imizde Türk kadınına duyulan güven, ülkenin kurucusu aracılığıyla verilmekte. 85. yıl, Mustafa filmi ve milli duyguların galeyana geldiği bir dönemde doğru bir zamanlama ile ekrana gelen filmin amacı, kadınlarımız için hazırlanan Elele adlı ürünü tanıtmak. Reklam filminde sıkı bir prodüksiyon çalışması yapılmış. Yüksek bütçeli bu filmin görünen iki küçük oyuncusunun yanı sıra kargalarını oynayan ünlü konuk kuş sanatçıları da var. Harry Potter filminde de oynayan kargaların ülkemize gelmesi bile epey zor olmuş. Potansiyel kuş gribi taşıyıcısı prosedürü uygulanan kargalar, çekimden bir ay önce ülkemize gelmiş ve yönetmenin isteği doğrultusunda gaklayarak uçmuşlar. Filmi, yabancı yönetmenlerin ilgi gördüğü reklam piyasasında Reha Erdem yönetmiş. Animasyon zannedilen artist kargaların yönetiminin ne kadar zor olduğunu bilmem ama, filmin başarısında etkin rol oynadıklarını söyleyebilirim.

Bloglar kapandı ama kim, neden kapattı?

Geçen hafta, blogger.com birdenbire kapatılınca pek çok blogger'dan konuyu gündeme getirmem için mesaj aldım. Zaten YouTube da kapalıydı, blogspot da kapatılmıştı, peki internet dünyamız karartılmak mı istenmekteydi? Neler oluyordu!

Böyle zamanlarda insanın aklına kanun koyucu ve onun bu konuda yetkili merci olan Telekomünikasyon Kurumu (TK) geliyor ve "Evet, yine onlar kapatmıştır" diyorsunuz. Oysaki durum "İlk akla gelen doğru değildir" teorisine uygun işliyor. Bloggerların kendi bloglarını yaptığı bu site, Digiturk tarafından bir mahkeme kararıyla kapatılmıştı. Geçtiğimiz hafta Digiturk, İnteraktif Pazarlama Dergisi IP'ye yaptığı açıklamada kapattırma gerekçesini şöyle ifade etmişti: "Digiturk aboneleri bedelini ödeyerek kanallarımızı izlerken, bazı bloglar özellikle maçları bloglarından herkese ücretsiz izletiyor. Bu yasal değildir." Neredeyse başlangıcından bu yana Digiturk abonesi olarak bedelini ödediğim bu hakkın, başkalarınca ücretsiz kullanılmasına ben de razı gelmedim. Bu sebeple Digiturk'ün kararının bu bölümünü haklı buldum. Ancak Pirelli lastiklerinin reklam sloganını, "Kontrolsüz güç, güç değildir" söylemini hatırlatan bu topyekün kapatma meselesine de takılmış durumdayım. Neden mi? Bloglar, entelektüel birikimi olan zeki insanların yazdığı günlükler. Bir kere kapanma süresince bu birikimlerden faydalananlar mahrum bırakılıyor. Ayrıca düşüncelerini paylaşan, paylaştığı için de kendini özgür hisseden, yorum alan, veren ve okurlarına da bu kendini ifade etme özgürlüğünü hissettiren bloggerların hakları gasp edilmiş olunuyor.

Gelelim internetteki kanun koyucunun koruyucusu TK'ya. YouTube'u kapattılar ya, şimdi nerede bir site kapatılsa hedef tahtasında onlar var. Unutmadan söyleyeyim; kapatma şalterinin başında bile fiilen ve fiziken TK oturmuyor. Günah keçisi başka yerde!

Not: 6 Kasım 2008'de İnteraktif Pazarlama Zirvesi (www.ipz2008.com) yapılacak. TK İnternet Başkanı Sayın Osman Nihat Şen de ilk kez pazarlama profesyonellerine yönelik bir konuşma gerçekleştirecek. 9 kusurlu hata ve YouTube gerçeğine ilişkin soru soran olursa cevaplayacak.

 



Bu haber 519 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,504 µs